TARKAN’IN, SİYASİ İÇERİKLİ VE  MESAJLARLA DOLU YENİ ŞARKISI! - Ahmet Arıtürk

TARKAN’IN, SİYASİ İÇERİKLİ VE  MESAJLARLA DOLU YENİ ŞARKISI!


Türkiye’de 7’den 70’e herkesin tanıdığı Pop müziğinin mega starlarından Tarkan yeni şarkısıyla gündeme damgasını vurdu. Tarkan’ın yeni şarkısını, günümüz Türkiyesini yöneten siyasilere bir mesaj olarak algılayanlar var. Ben de, şarkının sözlerini okuyunca aynı hisleri yaşadım. Özellikle de:

GEÇÇEK GEÇÇEK ELBET BU DA GEÇÇEK

GÖR BAK UMUDUN GÜNÜNÜ GÜN ETÇEK

Beytine takıldım. Kendi kendime (GEÇÇEK, GEÇÇEK AMMA, DELEREK GEÇÇEK) dedim.

Bütün toplumlarda bu böyledir. Adaletsizliğe, haksızlığa, zulümlere,  kayırımcılığa karşı seslerini ilk yükseltenler hep OZANLAR olmuşlardır. Ozanların yazdıkları bir tek beyit bile, isyanların fitilini yakan ateş olabilmiştir. Şairlerin, toplum içindeki görevlerine işaret eden Merhum Mehmet Emin Yurdakul, (BIRAK BENİ HAYKIRAYIM) şiirinde şöyle sesleniyor:

Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;

Bende esîr yaratmayan bir Tanrı'ya îman var;

Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.

Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;

Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;

Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,

Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;

Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk! ..

Yaşadıkları toplumlar içinde şairlerin, ozanların önemli yerleri ve görevleri vardır. İşleri TABASBUS-U KELBİYE ile devlet büyüklerine yaltaklanmak değildir. Osmanlı tarihine bir bakarsanız, haksızlıklara, zulümlere karşı ozanların nasıl isyan ettiklerini göreceksiniz. Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Köroğlu, Nesimi gibi halk ozanları yaşadıkları dönemlerde yapılan zulümlere sazlarıyla, sözleriyle ve hatta kıyam ederek isyan etmişlerdir.

Pir Sultan Abdal’ın:

Hızır Paşa bizi berdar etmeden,

Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Siyaset günleri gelip çatmadan,

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

Deyişindeki isyanı ile Dadaloğlu’nun:

Belimizde kılıcımız kirmani,

Taşı deler mızrağımın temreni.

Hakkımızda devlet etmiş fermanı,

Ferman padişahın, dağlar bizimdir.

Deyişindeki isyan havasını hissetmemek mümkün mü.

Ya Köroğlu’nun, Bolu Beyinin zulümlerine meydan okuyan:

Benden selam olsun Bolu Beyi' ne

Çıkıp su dağlara yaslanmalıdır.

Ok gıcırtısından kalkan sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir.

Deyişine ne demeli!

Mahsuni Şerif’in:

Yoksulun sırtından doyan doyana

Bunu gören yürek nasıl dayana

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

Bilmem söylesem mi söylemesem mi

Deyişi yaşanan zulmü yansıtmıyor mu! Açlık çekenlerin varlıklarının sebebini ilan etmiyor mu!

Şu anda adını anımsamadığım bir halk ozanı da, döneminin Osmanlı Padişahına şöyle sesleniyor:

Devletlü hünkarım eyle bir nazar

Urumu, acemi, ortaya yazar

Kani usul, kani yol padişahım

Gerek adaletli ol padişahım

Yine aynı ozan şiirinin bir beyitinde:

Vezir kullarının hepsi de hayın

Fakir fukaraya vermezler tayın

Diye seslenmekte ve Padişahın dikkatini yapılan zulümlere çekmektedir.

Ozanların, halk adına isyanlarını dile getirdikleri deyişleri toplamağa kalkışırsak, çok kapsamlı bir kitap yazmak gerekir. Biz sadece birkaç örnek vererek, okuyucularımızın dikketlerine sunduk. (Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!) diyerek yazımızı noktalıyoruz…

TAŞLAMA

OZANDIR, ZULME KARŞI

İSYAN BAYRAĞI AÇAN

TOPLUMUN VİCDANI VE

SESİDİR GERÇEK OZAN

OZANLARI OLMAYAN

TOPLUMLAR SUSKUN OLUR

HAKSIZLIK KARŞISINDA

EZİLİR, ZEBUN OLUR

HAKSIZLIK KARŞISINDA

İSYAN ETMEK İŞİDİR

GERÇEK OZAN SÖZÜNÜ

ESİRGEMEZ KİŞİDİR

OZANIN BİR BEYİTİ

BEDELDİR BİR KİTABA

BÖYLE OZANLAR VAR MI

GÜNÜMÜZDE ACABA

YAZIYI PAYLAŞ!