Ahmet Arıtürk Yazdı.. KUR'AN-I KERİM VE EZAN-I ŞERİF! - Ahmet Arıtürk

Ahmet Arıtürk Yazdı.. KUR'AN-I KERİM VE EZAN-I ŞERİF!


Hiçbir gereği yokken (TÜRKÇE KUR’AN, TÜRKÇ EZAN) konusu yeniden gündeme geldi. İBB tarafından düzenlenen Şeb-i Arus töreni tartışmalara neden oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Hazret-i Mevlana’nın ebediyete intikalinin yıl dönümünde, Şeb-i Arus töreni düzenlemişti. Öldüğü güne 'düğün gecesi' anlamına gelen 'Şeb-i Arus' diyen Hazret-i Mevlana’nın Hakk’a yürüyüş gecesi için İBB tarafından düzenlenen etkinlik, İstanbul’da Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapıldı.

İBB’nin Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı (EMAV) ile birlikte düzenlediği törende sema ayini kadın ve erkek semazenlerin birlikte katılımıyla gerçekleştirildi. Kadın ve erkek semazenlerin birlikte zikir icra ettiği, Kur’an’ın Türkçe mealinin okunduğu tören tepki çekti. AKP’liler fırsatı değerlendirerek peşpeşe açıklamalar yaptılar ve öyle anlaşılıyor ki yapmağa da devam edecekler.

Kur’an-ı Kerim’in ve Ezan-ı Şerif’in Türkçe okunması yeni değildir ve geçmişi vardır. 1932 yılı Ramazan ayında İstanbul'un birçok camiinde Türkçe ezan okunmaya başlanmıştı. Türkçe ezan yanında, Kuran'ı Kerim de yer-yer Türkçe okunmaktaydı. Kur’an-ı Kerim’in ve Ezanın Türkçe okunmasını savunan din adamları vardı. Bunlar, savunmalarını yine Kur’anın ayetlerine dayandırarak yapıyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf sure-i celilesinde YÜCE ALLAH “Ben size Kur’an-ı Arapça gönderdim ki halk kelamından anlatın” buyrulmakta, Kur’an-ı Kerimin Arapça olarak indiriliş sebebinin, indirildiği kavmin Arap olmasından kaynaklı olduğuna vurgu yapılmaktadır.

Mü’min süre-i celilesinde de “Biz Kur’an’ı kendi lisanlarında gönderdik ki anlaşılması kolay olsun, Ya Muhammed sen, onlara o suretle tebliğ et ki anlamış olsunlar” buyrulmaktadır.

Dört kitaptan Kuran-ı Kerim ARAPÇA, İncil ARAMİCE, Tevrat ve Zebur ise İBRANİCE olarak indirilmiştir. Bunun böyle olması, indirildikleri kavimlerin lisanları olması bakımındandır. Yani, önemli olan kitaplardaki hükümlerin anlaşılmasıdır.

Aramice, Büyük İskender zamanına kadar (M.Ö. 6. yüzyıldan M.Ö. 4. yüzyıla kadar olan dönem) yakın doğunun ortak lisanıdır. İbranice ise Yahudilerin lisanı! Görüldüğü gibi YÜCE ALLAH kitaplarını indirdiği toplulukların anlamaları için onların lisanlarıyla indirmiştir.
Elbette, Kur’ın-ı Kerim’in ve Ezan-ı Şerifin orijinallerini korumak gibi bir yükümlülüğümüz vardır. Ancak, okuduğumuzu anlamak da sorumluluğuz alanındadır. Müslümanlar olarak her gün beş vakit namazın sadece farzlarında 19 defa FATİHA süresini okuyoruz. Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım, günde en az 19 defa okuduğumuz Fatiha’nın manasını kaçımız biliyoruz!

Bu konuda son söz olarak deriz ki Kur’an-ı Kerim’i de, ezan-ı şerifi de Arapça okusak bile, okuduğumuzun manasını bilmek gibi bir yükümlülüğümüz vardır. Bunun için Kur’an-ı Kerimin tercümelerine ve meallerine ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim, ilk Kur’an-ı Kerim meali Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emriyle Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tarafından yapılmıştır.

Müslümanlar olarak, indirildiği şekliyle Kur’an-ı Kerimin bütününü Arapça olarak okuyabilmemiz elbette ki iyidir. Ancak böyle bir zorunluluğumuz yoktur, farz da değildir. Ancak, namazlarda okunması gerektiği kadar ayet bilmemiz yeterlidir. Onlar da SUBHANEKE DUASI İLE FATİHAYI ŞERİFE, bir iki kısa süre ve TAHİYYAT’TIR.

Ancak, Kur’an-ı Kerimi gerçekten kitabımız ve rehberimiz olarak kabulleniyorsak, Türkçe mealini, hatta tefsirini bilmemiz gerekir ki, emirlerinden haberdar olalım, uygulayalım.

Ezana gelince, EZAN gerçekte bir duyurudur. Namaz vaktinin geldiği konusunda Müslümanları uyarmak için gerçekleştirilir. Medine’de cemaatle namaz kılınması dönemi başlayınca, vakit girdiğinde ashaplardan biri sokak-sokak dolaşır, “Es-selah, es-selah” diyerek halkı uyarırdı. Ancak, yine de namaz vaktinin girdiğinden haberdar olmayanlar oluyordu. Sahabelerden bazıları Hıristiyanlar gibi (ÇAN çalınmasını), ya da Yahudiler gibi (boru öttürülmesini) önerirlerken, Hıristiyanları veya Yahidileri taklit etmek, Peygamber Efendimizin hoşuna gitmedi.

Müslümanlar, namaz vaktinin duyurulması için arayış içinde iken, ashab-ı kiramdan Abdullah bin Zeyd bir rüya görür. Rüyasında, elinde bir çan bulunan bir adam gördüğünü “Şu çanı bana satar mısın?” dediği Adamın “Ne yapacaksın?’ sorusuna “Onunla müslamanları namaza çağıracağım.’ Dediğini, Adamın da: “Bundan daha hayırlı bir şeyi sana öğreteyim mi?” diyerek bugün okunan ezanı öğrettiğini Peygamber Efendimize anlatır. Peygamber Efendimiz de: “Bilal ile birlikte kalk ve bildiklerini ona öğret, o da buna göre ezan okusun. Onun sesi seninkinden daha gürdür. Ben de rüyamda öğrendiklerimi Bilal’e öğrettim, o da onları söyleyerek ezan okudu. Bunları henüz evinde olan Ömer duyunca, elbisesini dahi doğru dürüst toplamadan ve onları yerde sürterek Efendimiz (sav)’e geldi ve ona şöyle dedi: ‘Seni hak olarak gönderen Allah (cc) yemin ederim ki, ben de bu rüyamda bu sözlerin aynısını gördüm. Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: ‘Allah’a hamd olusun. Böylece ezan tesbit edilip okunmaya başlandı. O günden günümüze kadar devam ediyor.

Ezanın Türkçe okunması elbette günah değildir. Ancak, yanlış bir uygulamadır. Şu bakımdan yanlıştır. Ezan, Müslümanlar arasında artık bir parola hükmüne girmiştir. Diyelim ki Türkçe ezan okundu. Namaza gidecek olan sadece Türkler değil ki, ülkemizde misafir bulunan Müslüman Araplar, Hindular, İngilizler, Fransızlar ve diğer dillerden olanlar okunanın

NAMAZA DAVET ÇAĞRISI OLDUĞUNU NEREDEN BİLECEKLER.

Bu bakımdan, Ezanın Türkçe okunması küfür veya günah olmamakla birlikte, Türkçe bilmeyenler açısından bir noksanlıktır. Parola değişmez.

ANEKDOT

Mustafa Kemal Paşa’nın (ATATÜRK) annesi Zübeyde Hanım, ölmüşleri için hatim-i şerif okuturdu. Mustafa Kemal bir gün İzmir’deyken Annesinin kaldığı eve gider. Bakar ki, bir hafız Kur’an-ı Kerim okumaktadır. Kemal Paşa okunan Kur’an-ı kerimi dinler. Kur’an-ı kerim okumayı bitirdikten sonra Hafıza sorar:

-Hafız Efendi, okuduğunun manasını biliyor musun!

Hafız, samimiyetle cevap verir:

-Doğrusu pek bilmiyorum Paşam!

Kemal Paşa:

-Olmaz Hafız olmaz, okuduğunun anlamını bilmen lazım diyerek Kur’anı

Kerimden okuduğu bölümün açıklamasını kendisi yapar…

YAZIYI PAYLAŞ!