BÜYÜK HIRSIZLAR, KÜÇÜK HIRSIZLAR!!! - Ahmet Arıtürk

BÜYÜK HIRSIZLAR, KÜÇÜK HIRSIZLAR!!!


Siirtçe lisanımızda hırsızlara (ŞABBAT) deriz. İki çeşit ŞABBAT vardır. KÜÇÜK ŞABBATLAR ve BÜYÜK ŞABBATLAR! Aç olduğu için ekmek çalan; camiye eskimiş, tabanı delik ayakkabısıyla giderek, yeni bir ayakkabıyla değiştiren; kış mevsiminde evinde yakacak odunu, kömürü olmadığı için, komşusunun istiflediği odundan, kömürden aşıran; tiryaki olduğu halde, sigara alacak parası olmadığı için, fırsat kollayıp, girdiği bakkal dükkânından bir paket sigarayı cebine indiren; komşusunun kümesinden yumurta yürüten ve benzerleri KÜÇÜK ŞABBATLAR ZÜMRESİNDENDİR! Gerçekte, küçük şabbatların veballeri, ülkeyi yönetenlerin boynundadır. Çünkü ülkenin gelirlerinden, toplanan vergilerden, öncelikle bu gibilerin yararlandırılmaları gerekir!

Gelelim BÜYÜK ŞABBATLARA! Büyük şabbatlar, her ne hikmetse toplumun en saygın kesimleri arasında sayılırlar. Bunlar genelde büyük müteahhitlerdir, büyük iş adamlarıdır. Aldıkları ihalelerde yaptıkları inşatların demirinden, çimentosundan çalarlar. Bankalardan kredi alarak, aldıkları kredileri sözde batırırlar! Vergiden, harçtan çalarlar! Hazinenin, belediyelerin, vakıfların gayrimenkullerine çöreklenirler.
Bir de yüksek mevki sahibi ŞABBATLAR vardır. Onların çarkları ise RÜŞVETLE DÖNER! Gerçi, Diyanet teşkilatından akl-ı evvelin biri bir ara (RÜŞVET, HIRSIZLIK DEĞİLDİR) diye fetva vermişti. Evet, rüşvet hırsızlık değildir. Gelin Kur’an’ı Kerim’in ve hadis-i şeriflerin ışığında RÜŞVETİN ne olduğunu öğrenelim:

*Her kentin ileri gelenlerinden, hileler, hilekarlıklar yapanlar da vardır. Lâkin onlar hilelerini ve hilekarlıklarını ancak kendilerine yapmış olurlar. Kendi hilekârlıklarının, suçlarının açığa çıkacağı günün farkında bile değiller. (EN’AM)

*Bile bile insanların mallarından bir kısmını rüşvet, dolandırma, adam kayırma, nüfuz gözetme, makam ve mevkii kendi menfaatinize kullanma gibi haksız ve adaletsiz bir biçimde yemeyin, Bunlar ve bunlar gibi şeyler için hâkimlere rüşvet vermeyin. Mallarınızı batıl olan, hak olmayan, adaletli olmayan bir şekilde yemeyin, Rüşvet almayın. (BAKARA)

*Kim bir vazifeye tayin edilir, maaş bağlanır da, maaşının haricinde, onun aldığı her şey Devlet Hazinesinden çalmasıdır, rüşvet almasıdır. (HADİS)

*Bir kimse, birinin işinin görülmesinde aracı olur, bu aracılığı için, bu yardımı için, kendisine bir hediye gönderilir, o da o hediyeyi kabul ederse, rüşvet almış olur, faiz almış olur. (HADİS)

*Mevki, yetki sahibi zalim bir amir, halkın gözü önünde yağmacılık, yolsuzluk, vurgunculuk, haksızlık yapsa da, mümin Müslüman, yağmacılık, yolsuzluk, vurgunculuk, haksızlık ve çapulculuk yapamaz. (HADİS)

*İdarecinin, hâkimin, hediye alması, rüşvet alması demektir ve dahi Allah Zül Celal indinde küfürdür. (HADİS)

*Ey İnsanlar, birbirinize olan ikramlarınızı, hediyelerinizi, karşılıksız olarak verdiğiniz müddetçe alabilirsiniz, Bir fayda ya da menfaat elde etme için ikram ve hediye olduğunda, dininizin hükümlerinden vazgeçirilmek için olduğunda, ikram veya hediye verilmesi veya alınması zorunlu kılındığında, o ikramı veya hediyeyi almayınız, vermeyiniz. almak ya da vermek yasaktır, Haramdır. (HADİS)

*Allah Zül Celal, bir iş için, rüşvet alana, rüşvet verene, rüşvet vermek ya da almak için aracılık yapana lanet etti, Rüşvet alan da, veren de, aracılık yapan da Cehennemdedir. (HADİS)

ANEKDOT

Geçmiş yıllarda kalender meşrep bir Siirtli varmış. Cebinde sadece 10 kuruşu olan ve çok acıkan kalender meşrep önce bir helvacının yanına giderek parasını peşin verip 5 kuruşluk helva istemiş. Helvayı tartıp veren Helvacı, herhalde parayı aldığını unutmuş olacak ki:
-Parayı ver! demiş.
Bizim kalender meşrep her ne kadar:
-Parayı verdim ya! oemişse de, kabul ettirememiş. Çâr nâçar çıkarıp cebindeki diğer 5 kuruşu vermiş.
Helvacıdan, fırıncıya giden kalender meşrep, fırıncıdan da 5 kuruşluk ekmek istemiş. Fırıncı ekmeği vermiş. Parasını isteyince de:
-Demin verdim ya! diyerek, yalan söylemiş.
Fırıncı, parayı alıp unuttuğunu zannederek:
-Ya öyle mi peki kusura bakma! diye cevap vermiş.
Bu suretle ekmeği bedava getiren bizim kalender meşrep köşeyi dönünce, içinden şöyle dua etmiş:
-Ya Rabbi, işin gerçeğini sen biliyorsun, helvacıdaki 5 kuruşumu al, fırıncıya ver, seni vekil tayin ettim.

YAZIYI PAYLAŞ!