KURULUŞUNUN 98. YILINI KUTLADIĞIMIZ CUMHURİYET! - Ahmet Arıtürk

KURULUŞUNUN 98. YILINI KUTLADIĞIMIZ CUMHURİYET!


Mübeccel Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. yılını kutluyoruz. İnanır mısınız, artık Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Bayramlarını geçmiş yıllardan çok daha fazla sevdiğimi ve sevmek mecburiyetinde olduğumu idrak ettiğimi bütün içtenliğimle söylüyorum. Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve beraberliğini tehlike içinde görünce, bu Devletin ve Cumhuriyetin hangi şartlar altında ve ne gibi zorluklarla kurulduğunu anımsayarak, Cumhuriyet rejimine ait bütün kazanımların korunması gerektiğine, bu konuda, bu ülkenin bütün vatandaşlarına önemli görevler düştüğüne bir kere daha yürekten inandım.

Türkiye Cumhuriyeti, hiç de kolay kurulmadı. Bu Devletin kurulması için ülkemiz insanları YEDİ DÜVELLE mücadele etmek zorunda bırakıldılar. Onbinlerce Vatan evlâdı şehit, onbinlercesi gazi oldular. Bize bu güzel vatanı armağan edenler, ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için kan verdiler, can verdiler. Cephelerde aylarca aç-çıplak savaştılar.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti, çok zor şartlar altında kuruldu. Şimdi, içte ve dışta hainler var. Bu devleti bölmek, parçalamak ve dağıtmak istiyorlar. Bunun için de yerli işbirlikçileri devreye koymuşlar.

Türkiye Cumhuriyetinin 98. yıldönümü kutlanırken, büyük ATATÜRK’ÜN İŞARET ETTİĞİ “DAHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLAR” işbaşındadırlar. Bu ülkeyi ve cumhuriyeti nasıl batıracaklarının hesabı içindedirler. ABD, AB ve iç düşmanlar, Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, parçalamak için ellerinden gelen gayreti göstermektedirler. Amma, onlar dışarıdan, bizdeki hainler içeriden ne kadar yıkmak isteseler istesinler, Türkiye Cumhuriyetini ne yıkmaya ve ne de bölmeye asla muvaffak olmayacaklardır.

Onlar dışarıdan bizdeki hainler içeriden ne kadar çaba gösterseler göstersinler yine Büyük ATATÜRK’ün işaret ettiği gibi, TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAİDAR KALACAKTIR.

Bir de şöyle düşünelim. Atatürk sağ olsaydı ve Türkiye’nin bugünkü durumunu görseydi, acaba ne derdi. Türkiye’nin dünya genelindeki durumu nedir. Yaşanılacak ülkeler listesinde kaçıncı sıradayız. Demokraside, adalette, eğitimde konumumuz ne!

Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler Cumhuriyeti koruyacaklarına, birbirlerine düşmüşler. Bölücü örgütlerin tuzaklarına düşenler var.

Atatürk’ün, muasır medeniyetin seviyesine çıkılmasını istemesine karşılık, ekonomide ve demokraside sınıfta kaldığımız ortada. Siyasiler, ülkenin sorunlarını çözmeye uğraşacaklarına, birbirlerinin kuyularını kazmakla meşguller. Mustafa Kemal’in hedefindeki bağımsız, bağlantısız Türkiye ABD’nin ve AB’ın uydusu olmuş durumda.
Atatürk’ün eseri olan Türkiye Cumhuriyeti, maalesef, O’nun gösterdiği hedeflerden çok uzak. Hem öyle uzak ki, günümüzde tartışılan konu birlik ve beraberliktir. Yaşanan korku, bölünme korkusudur. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini iyi okumak ve iyi anlamak gerekir.

Nur içinde yat, Büyük Atatürk. Türkiye Cumhuriyetinin gençleri olarak emanetine sahip çıkmaya ve kurduğun Cumhuriyeti yaşatmaya bir kere daha söz veriyoruz!

Yazımı büyük ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİYLE NOKTALIYORUM:

“Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
*
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Cumhuriyet Bayramımız bir kere daha kutlu olsun…

CUMHURİYET GERÇEKTEN KİMSESİZLERİN KİMSESİ Mİ…

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN deyimiyle (Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir) bunu elbette yürekten benimsiyoruz. Ancak ve maalesef adı cumhuriyet olan bu rejim giderek zayıflatılmakta, dolayısıyla kimsesizlerin kimsesi olmak karakterini yitirmektedir.

Cumhuriyet, ATATÜRK döneminde elbette kimsesizlerin kimsesiydi. Ancak, O’nun ilke ve inkılâplarında saptıkça, kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğini yitirdi. Tarikatlar, aşiretler, ağalar yine hükümferma olmağa başladı. Kimsesizler yine kimsesizleştirildi. Bir rejimin adının cumhuriyet olması önemli değildir. Cumhuriyet rejiminde olsak bile yöneticilerin tutum ve zihniyetleri önemlidir. Tarikatlara, aşiretlere, ağalara öncelik tanıyan zihniyetler, cumhuriyet zihniyeti olamaz. Bütün vatandaşlara aynı gözle bakılmadıkça, insanlar arasında ayırım yapılmadıkça, cumhuriyet kelimesinin anlamı da manasını kaybeder.

Evet, Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyet rejimini kimsesizlerin kimsesi olsun diye kurmuştu. Şimdi Cumhuriyet rejiminin bu özelliğini görebiliyor musunuz.

Yeniden kimsesizlerin kimsesi olmak özelliğine kavuşması dileklerimizle aziz milletimizin cumhuriyet bayramlarının 98. yıldönümünü yürekten kutluyoruz.

NEDEN 29 EKİM?

Cumhuriyetin kuruluşunun 29 Ekim olarnak tespit edilmesi, tesadüfi değildir. Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK) istese Cumhuriyetin ilanını 29 Ekim’in birkaç gün öncesinde veya sonrasında ilan edebilirdi.
Kendisine (NEDEN 29 EKİM?) sorusunu yöneten muhatabına şu cevabı vermişti:

-Mondros mütarekesi 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Biz de, 29 Ekim’de Cumhuriyeti ilan ederek, 1 gün öncesinde Mondros mütarekesinin cevabını vceriyoruz.

TAŞLAMA

ATATÜRK KALKSA BUGÜN
DEMEZ Mİ LİDERLERE
“BEN BÖYLE Mİ ÖĞRETTİM
CUMHURİYETİ SİZE”

CUMHURİYETİ KURDUM
EMANET ETTİM SİZE
EY GENÇLER NERDESİNİZ
GELİNİZ KENDİNİZE

EMANETE İHANET
ETMEYİNİZ EY GENÇLER
BUNU KESİN BİLİNİZ
KUTSALDIR EMANETLER

KİMSE PADİŞAH DEĞİL
SULTAN DEĞİL, ŞAH DEĞİL
CUMHURİYETSE REJİM
BU İŞLER MÜBAH DEĞİL

CUMHURİYET FAZİLET
REJİMİDİR İNANIN
İHANET VAR ÜLKEYE
BU UYKUDAN UYANIN

CUMHURİYET BAYRAMI
KUTLU OLSUN MİLLETE
EBED, MÜEBBED OLSUN
CUMHURİYET BİZLERE

YAŞASIN CUMHURİYET
VE DE YAŞASIN CUMHUR
TÜRKİYE İLELEBET
YAŞAYACAK YOL BUDUR

YAZIYI PAYLAŞ!