GERÇEKLERİ HAYKIRMAK İÇİN GEREKİRSE YANMAYA VAR MIYIZ!!! - Ahmet Arıtürk

GERÇEKLERİ HAYKIRMAK İÇİN GEREKİRSE YANMAYA VAR MIYIZ!!!


Haksızlıklara karşı susmamak gerektiği dinimizin bir emridir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’NA, AL VE ASHABINA SALAT VE SELAM OLSUN) BİR HADİS-İ ŞERİFLERİNDE (Sizden kim bir kötü iş görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu sonuncusu ise imanın en zayıf mertebesidir) buyurdukları bilinir. Bu hadis-i şerif, Müslümanlar için emir niteliğindedir.

Müslüman kişi, haksızlıklara boyun eğmez, ne kendisine, ne başkasına karşı haksızlık yapılmasına sessiz kalmaz. Kişinin, kendi nefsine karşı bile olsa hakikatı dillendirmesi gerekir. (Kendi aleyhinizde bile olsa, gerçeği söyleyiniz) emri vardır.
Bu gerçeklerden yola çıkan ve Komünist olduğu söylenen Nazım Hikmetin’in bile bu hakikati dile getiren güzel bir şiiri vardır. Bu şiiri Nazım’ı sevenler de, aleyhinde olanlar da sık-sık kullanırlar. Hatta, bir konuşmasında AKP’li Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da kullanmıştı! Özellikle son dört beyiti çok anlamlı olan şiirin tümü şöyldir:

HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR! BAĞIR, BAĞIR, BAĞIR, BAĞIRIYORUM.

KOŞUN, KURŞUN ERİTMEĞE ÇAĞIRIYORUM…

O DİYOR Kİ BANA:

– SEN KENDİ SESİNLE KÜL OLURSUN EY!

KEREM GİBİ YANA YANA…
DEEEERT ÇOK, HEMDERT YOK
YÜREKLERİN KULAKLARI SAĞIr
HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR…

BEN DİYORUM Kİ ONA:

– KÜL OLAYIM KEREM GİBİ YANA YANA.

BEN YANMASAM,
SEN YANMASAN,
BİZ YANMASAK,
NASIL ÇIKAR KARANLIKLAR AYDINLIĞA..

Karanlıktan aydınlığa çıkmak için gerçekten de birilerinin yanması gerekir. Birileri yanacak ki, aydınlık olacak önümüzü, yönümüzü, yolumuzu göreceğiz. Bir ışık yanınca, pervaneler etrafında uçuşmağa başlarlar. Yolları aydınlatıcı kişiliğe sahip olanlar, muma benzetilmişlerdir. Mum yanarak etrafını aydınlatır ama, kendisi de erir, gider. Mum yanarken, pervaneler etrafına üşüşürler. (Aydın) denilen insanlar da bu mumlar gibidirler. Çevrelerini aydınlatmak için erimeyi göze alırlar. Yanan ve mum gibi eriyen aydın kişiler olmasaydı, dünya hap karanlıklarda kalırdı. Yeter ki yananlar adaleti tesis ve gerçeği haykırmak için yanmış olsunlar.

Bir de (Susma, sustukça sıra sana gelecek) sloganı vardır. Bu slogan gerçeğin ta kendisidir. Bir toplumun fertleri (Bana dokunmayan yılan bin yaşasın) zihniyetinden vazgeçmedikleri sürece başlarına gelebilecek her türlü belaya müstahaktırlar. Özellikle ülkenin aydınları, akademisyenleri, medyası, gençleri, hatta gerektiğinde din adamları bile, yanmayı göze alacaklar ki, ülke aydınlansın, haksızlıklara, hukuksuzluklara boyun eğilmesin.

Boşuna (Adalet mülkün temelidir) denilmemiştir. Bir yerde adalet varsa, o toplumun temeli sağlamdır. Her badireyi kolaylıkla atlatır! Ancak, bizdeki gibi yapılan anketlerde güvenini büyük ölçüde yitimiş sözde bir adalet mekanizması varsa, toplumun temeli çürümüş demektir. En ufak bir sarsıntıyla çöker, gider.

Adalet, neden bu hale geldi. Bunun müsebbipleri siyasiler, cemaatler ve diğer bazı sözde sivil toplum örgütleridir. Bir toplumda yargı tarafsızsa, kurallar yanlış dahi olsa, toplumu yine de ayakta tutar. Çünkü yanlışlar bütün kesimlere şamil olur. Ancak taraflı, yanlı olursa, bunun adına adalet denmez, keyfilik denilir.

Asıl olan yargının kendi kendisini ayakta tutması ve denetlemesidir. Adaletin ayakta durması için, birilerinin yanması gerekiyorsa, öncelikle bunu göze alacak yiğit hakimlere, savcılara ihtiyaç vardır. Nazım Hikmetin şiirinde söylediği gibi (Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!)

Hele gençler yok mu, özellikle de ülkenin geleceği olan üniversiteli gençler! Ellerine ters kelepçe takılsa bile asla susmamalıdırlar. Karanlıktan aydınlığa çıkmak için, bir bedel ödemek gerekirse. bunu ancak ülkenin aydınlık yüzleri olan üniversiteli gençler başarabilirler. Unutulmasın ki, toplum olarak ancak bedel ödemeğe ve gerekirse yanmaya hazır olduğumuz zaman, işler rayına girecek, karanlıktan, aydınlığa çıkılacaktır.

Her zaman ve her yerde gerçekleri haykırmak için gerekirse yanmaya var mıyız!

TAŞLAMA

NAZIM HİKMET GERÇEĞİ
VURGULAMIŞ ELBETTE
ÜLKE İÇİN YANARIZ
EĞER YANMAK GEREKSE

DOĞRULARI KONUŞMAK
MÜSLÜMANA FARZ ELBET
EY MÜSLÜMAN GEÇİNEN
SEN VAR HALA SÜKUT ET

BİR KÖTÜ İŞ GÖRÜRSEN
DÜZELT DENMİŞ ELİNLE
GÜCÜN YOK İSE BUNA
DİLİNLE VE KALBİNLE

YAZIYI PAYLAŞ!