FARELER, GEMİYİ TERKETMEYE BAŞLADILAR, BİLE!!! - Ahmet Arıtürk

FARELER, GEMİYİ TERKETMEYE BAŞLADILAR, BİLE!!!


(En son kaptanlar gemiyi terkeder) deyiminin zıttı bir deyimimiz vardır. (İlkönce, fareler gemiyi terkeder) deriz. Batacak gemiyi en son kaptanların terketmesi hep bir umut peşinde olmalarından kaynaklıdır. (Acaba, bir mucize olur da, gemiyi batmaktan kurtarabilir miyiz) düşüncesindedirler. Farelerin ise, geminin batmaktan kurtarılıp, kurtarılamaması konusunda pek bir dertleri yoktur. Tek amaçları, batacak gemiden kurulabilmek ve kapağı yeni bir gemiye atabilmektir!

Fare, kimilerimizin aşırı derecede tiksindiği memeliler sınıfından bir hayvandır. DNA’sı insana çok benzediği için KOBAY olarak kullanılır. Aşılar, ilaçlar, önce fareler üzerinde denenir. İlaçların yan etkileri var mı, yok mu, varsa, yararı mı, zararı mı daha çok, fareler üzerinde denendikten sonra kullanılıp, kullanılamayacağına karar verilir.
Gemiyi en son terkedenin kaptan olmasına karşılık, ilk terkedenin fareler olması şeklindeki deyimlere açıklık getirelim. (Gemiyi ilk önce fareler terkeder) deyimi, gerçekte bu hayvanların seziş kabiliyetlerinin yüksek olmasıyla ilgili bir durumdur. Fareler, bir tehlike sezdiler mi, savuşturmak için hemen yerlerini değiştirerek, kendilerini sağlama alırlar. Kolay-kolay yakalanmazlar.

Bilindiği gibi, fareler aynı zamanda kemirgen hayvanlardır. Yiyecek, sebze, meyve gördüler mi tırtıklarlar. Bazı insanlarda da bu tırtıklama huyu vardır. Kimi, kendisine ait olmayan veya kendisine emanet edilmiş bulunanları, kimileri devletin hazinesini tırtıklarlar. Tırtıklama kapasiteleri kendi güçlerine göredir. Küçük fareler, az tırtıklayabilirken, büyük fareler, büyük parçaları tırtıklarlar.

Farelerin, batacağını hissettikleri gemiyi terketmeleri gibi, tırtıklayıcı karektere sahip insanlar da, bindikleri geminin batacağını hissetmeleri halinde terketmeğe yönelir, kendilerini kurtarmağa çalışırlar. Onlar da fareler gibi bindikleri geminin esen rüzgarlara dayanamayarak batacağını bilir, boğulmamak için tedbirlerini alırlar. Bu nedenle tehlikeyi görünce gemiyi de ilk onlar terkeder ve kendilerine yurt tutacakları başka bir gemi bulurlar. Çünkü onlar için ha o gemi, ha bu gemi farketmez.

Unutulmasın ki, okyanusun azgın dalgalarına dayanacağı iddiasıyla inşa edilen TİTANİK GEMİSİ bile batmıştı. Gemi su almaya başladı mı, sonu batmaktır! Batacak gemiyi terketmemekte direnenler, ahmaktır!
Evet, bindikleri geminin batmak üzere olduğunu hisseden fareler, kendilerini kurtarabilmenin telaşındadırlar. Gemiyi terketmeğe başladılar, bile!

AŞK ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ!

Sadece insanların ve dünyamızın değil, kâinatın kuruluşunun temelinde de aşk vardır. Bir hadis-i kutsi de YÜCE RABBİMİZİN “KÜNTÜ KENZEN MEĞFİYEN FE ĞALAKTÜL HALKA LİYA’RÜFUNİ” buyurdukları bilinir. Bu hâdis-i kutsinin anlamı (BEN GİZLİ BİR HAZİNE İDİM. BİLİNMEYİ MURAT ETTİM. MUHABBETİMDEN İNSANLARI BENİ BİLSİNLER DİYE YARATTIM) olarak açıklanmaktadır. Görüldüğü gibi, yaratılışın kaynağı da MUHABBET, YANİ AŞKTIR.
Şairin biri, bu durumu şöyle bir beyit ile ifade eder:

(BİZ SANA MUHTAÇ İDİK)
(SEN BİZE MÜŞTAK İDİN)

Aşkı dillere destan olan ve aşkın simgesi olarak dillendirilen KAYS’IN adının MECNUN’A çıkması da LEYLA’YA olan aşkı sebebiyledir. O Mecnun ki, (LEYLA’YI ARARKEN, MEVLA’YI BULMUŞTUR.)
Aşk, çeşit-çeşittir, kademe kademedir. Şairlerin ilham kaynağıdır. Âşık Veysel’in:

(GÜZELLİĞİN ON PARA ETMEZ)
(BENDEKİ BU AŞK OLMAZSA)

Dediği gibi, aşk ve âşıklar olmazsa, hiçbir şeyin değeri bilinmez, tanınmazdı.

Bakın, aklımıza gelen aşk türlerinden bir kaçını sıralayalım:

*ALLAH AŞKI,
*PEYGAMBER AŞKI,
*DİN, İMAN AŞKI,
*KUR’AN, VATAN, BAYRAK AŞKI.

Bunların yanında bir erkeğin, kadına; bir kadının erkeğe duyduğu aşk vardır. Helal dairesi içinde kaldığı zaman O DUYGU DA KUTSALDIR.

Bir de (AŞK) değil de (SEVGİ) olarak nitelendirilecek duygular vardır. Evlat sevgi, kardeş sevgisi, anne, baba sevgisi! İnsan sevgisi, doğa sevgisi, yardım sevgisi, adalet sevgisi, hatta hayvan sevgisi.

Meczubun birine (AŞK NEDİR) diye sormuşlar. (EL AŞK-U NARUN = AŞK, ATEŞTİR) demiş ve dönmeğe başlamış.
Bir de adına (HIRS) diyebileceğimiz durumlar vardır. Banlar PARA HIRSI, MAKAM HIRSI, MAL-MÜLK EDİNME HIRSI VE BENZERİ DURUMLARDIR

YÜCE RABBİMDEN DİLEĞİM, HANGİ YAŞTA OLURSAM OLAYIM, GÖNLÜMÜ GERÇEK AŞK DUYGUSUNDAN MAHRUM BIRAKMAMASIDIR.

“KÜRDİSTAN” DİYALOĞU!!!

İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, hemşerilerimizin ve esnaflarımızın sorunlarını yerinde tespit için İlimize gelmişti ya! Kurtalan ilçemizde HDP’li olduğu anlaşılan vatandaşın biri (BURASI KÜRDİSTAN) deyince bir vavelaydı koptu. Şahsı, önce tutukladılar, sonra serbest bıraktılar. Ama iş bununla da bitmedi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde nerdeyse haftanın konusu oldu. AKP’liler, MHP’liler, Büyük Birlik Partililer kısacası CUMHUR İTTİFAKINA mensup partilerin sözcüleri (VUR ABALIYA) misali AKŞENER’E salvolara başladılar.

Bunu defalarca yazdım, yine tekrar ediyorum. Ben anne tarafı KÜRT, Baba tarafı ARAP KÖKENLİ bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bulunduğum bölgeye KÜRDİSTAN adını yakıştırmıyorum. Buranın adı GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİDİR. Bölgede sadece KÜRTLER de yoktur. Araplar var, Türkmenler var. Zazalar var. Ama, KÜRDİSTAN tabirini kullananlar için bir yaptırım yapılması gerektiği inancında da değilim. Bu tabiri, bir zamanlar bizzat Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da kullanmıştı. Yani, Sayın Cumhurbaşkanı kullanınca, normal karşılanıyor da, başkaları kullanınca SUÇ mu oluyor.

Bu suçlamalarda bulunanların asıl hedefleri SAYIN AKŞENER’İ yıpratmak ise, iş ters tepiyor. Bilmeyerek de olsa İYİ PARTİNİN propagandasını yapmış oluyorlar.

TAŞLAMA

GEMİYİ TERKETMEYE
BAŞLADI MI FARELER
GEMİ BATACAK DEMEK
ARANMALI ÇÂRELER

GEMİYİ EN SON KAPTAN
TERKEDER BU KURALDIR
GEMİSİNİ KURTARAN
BELLİ GERÇEK KAPTANDIR

FARELER KEMİRGENDİR
NE BULSA KEMİRİRLER
ALTIN, GÜMÜŞ VE PARA
FARKETMEZ YÜRÜTÜRLER

BU KAPTAN GEMİSİNİ
KURTARABİLECEK Mİ
YOKSA GEMİYİ MECBUR
OLUP TERKEDECEK Mİ

YAZIYI PAYLAŞ!