BU VATANIN TESCİLLİ ADI, TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR! - Ahmet Arıtürk

BU VATANIN TESCİLLİ ADI, TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR!


İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener 28 Ekim Perşembe günü Siirt’teydi. Amacı, esnaflarla görüşmek, düşürüldükleri ekonomik sorunlarla ilgili durum tespiti yapmaktı. Ancak, geziyi provoke etmek isteyenler mutlaka olacaktı. Nitekim vatandaşın biri "Dilimiz inkar ediliyor, kimliğimiz inkar ediliyor, 'Kürdistan' inkar ediliyor. Biz buna karşıyız. Şu an sizin bulunduğunuz yer 'Kürdistan'dır ama ne yazık ki Meclis'te bu 'Kürdistan' inkar ediliyor." sözleri üzerine Akşener:

"İnsanların Kürt, Türk, Alevi, Sünni olması etnik aidiyetleridir. Dini aidiyetlerine, mezhepsel aidiyetlerine herkes saygı duymak zorundadır. Sen, 'Burası Kürdistan' diye tariflersen… Ben başından beri bir şey söylüyorum. Biz bu ülkenin sınırları içerisinde bir bütün müyüz, değil miyiz? Sorunun cevabı bir. O cevabı da verecek olan hem sensin hem benim. Ben Türk'üm, sen Kürt'sün. Dolayısıyla bir Kürt'le bir Türk'ün vereceği bir cevaptır. Diyeceğim ki 'Cemil, bu coğrafyada, bu Anadolu coğrafyasının bir bütün olarak, ta Edirne'den Kars'a denir ya, oraya kadar olan sistemin içinde pek çok etnik aidiyet var, pek çok dini, yani Müslümanlığın içinde farklı farklı inançlar var, mezhepler var. Bunlarla ilgili biz bir miyiz, bütün müyüz? Sen buna 'evet' diyorsan… Seni inkar eden yok. Onu böyle kabul etmem mümkün değil. Bu ayrışmadır. Bunu kabul etmem mümkün değil" diye cevap vermiş.

Sayın Akşener’in söylediklerinin altına imzamı atarım. Ben kendim, Anne tarafı Kürt, Baba tarafı Arap olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Kürt ve Arap kökenli olmaktan dolayı da hiçbir sıkıntım yoktur. Bu ülkede yaşayan 85 milyon vatandaş olarak hepimiz yasalar önünde Türkiye Cumhuriyetinin eşit vatandaşlarıyız. Kürtler de, Araplar da, Türkler de, diğer ırklar, dinler ve diller de bu ülkenin vatandaşlarıdır. Devletimizin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ olarak tescil edilmiştir. Birleşmiş Milletlerdeki adı, sanı budur. Bu ülkede adı Kürdistan olan bir bölge yoktur. Kürtlerin yoğunluklu yaşadıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri vardır. Kaldı ki bu bölgelerde Araplar, Zazalar, Türkmenler de vardır. Kürt nüfusu yoğun olduğu için bu Bölgeye Kürdistan dersek, o zaman Karadeniz Bölgesinin adı da LAZİSTAN olur, Çerkezlerin yoğun yaşadıkları bölgelerin adı ÇERKEZİSTAN olarak adlandırılır. Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelere de ALEVİSTAN adını veririz. Sünnrilerin yoğun oldukları yörelere SÜNNİSTAN deriz. Bir olan vatanımızı yüz parçaya böleriz!

Bakın, dünyanın bir numaralı süper gücü olan ABD’de, dünyanın hemen her ırkından, dilinden, dininden olanlar var. Renkleri, ırkları, dinleri, dilleri o kadar çok farklı topluluklar var amma, hiç biri ABD vatandaşı olmak dışında bir talepte bulunmuyor. ABD’de 50 eyalet bulunmakta. Bu eyaletlerin tümünün eğitim dilleri İNGİLİZCE’dir.
Yeri gelmişken birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan bir SİİRT ANEKDOTUNU sunduktan sonra yazımı noktalayacağım. Anekdot şu:

Bir Siirtli’nin on çocuğu varmış. Öleceğine yakın, çocuklarını yanına çağırmış. Normal kalınlıkta on sopayı bir ipe bağlamış olan baba, büyük oğlundan başlayarak sırayla sopa demetini ellerine vererek kırmalarını istemiş. Tabii, hiç biri kıramamış. Sonra, sopaların içinden birini almış, yine çocuklarına kırmaları için elden ele dolaştırmış, yine kıran olamamış. Baba bu suretle ve her defasında sopa bağından bir sopayı alarak çocuklarına kırmalarını istemiş. Ta ki, tek sopaya düşene kadar. Sopa, teke düşünce, çocuklar rahatlıkla kırabilmişler.
Bunun üzerine baba çocuklarına şu nasihatta bulunmuş:

-Bakın çocuklarım, birlik ve beraberlik içinde olursanız, hiç kimse sizi ezemez, kıramaz. Ancak, birbirinizden ayrılır ve dağılırsanız, tek sopayı kırdığınız gibi, sizi sevmeyenler, düşmanlarınız rahatlıkla sizi kırar, tasfiye ederler. Aman, siz-siz olun da birlik ve baraberlikten ayrılmayınız. Bir ve beraber olun ki, kimse size güç getiremezsin.
Evet, Türkiye Cumhuriyetinin durumu da işte budur. 85 milyon vatandaşı Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Zaza, Sünni, Alevi, Ermeni, Yahudi diye ayırmaya kalkışırsak, düşmanların oyunlarına gelmiş oluruz. Zaten istedikleri de budur!

SONUÇ OLARAK, BU DEVLETİN TESCİLLİ ADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR, VE BİZ DE YASALAR ÖNÜNDE BU DEVLETİN EŞİT VATANDAŞLARIYIZ. HAK ARAYACAKSAK, BU ÇERÇEVE İÇİNDE KALMALIYIZ.
CUMA HUTBESİNDE ATATÜRK YİNE YOKTU

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (ATATÜRK) ADINA AMBARGO MU UYGULUYOR!!!

Dün, 29 Ekim’di. Yani, mübeccel Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. Yıldönümüydü. Aynı zamanda, günlerden Cuma’ydı. ATATÜRK’ÜN adına ambargo koymuş olan Diynet İşleri Başkanlığı, Cumhuriyet Bayramının yıldönümünde de ambargosnu sürdürdüğünü gösterdi.

Bilindiği gibi, Cuma hutbeleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanmakta ve İl Müftülükleri kanalıyla imam-hatiplere servis edilmektedir. Gerçekte, hutbelerin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanarak basma kalıp servis edilmesi yanlış bir uygulamadır. İmam Hatipler, kendi muhitlerindeki duruma ve önceliklere göre kendileri hutbelerini hazırlamak ve hatta irticalen söylemek durumundadırlar. İslami olan hutbe şekli de budur.
Diyanet işleri Başkanlığı tarafından hazırlanarak 29 Ekim Cuma günü verilmek üzere teşxkilata servis edilen basma kalıp hutbenin asıl konusu, yaşlılara saygı babında Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED’İN (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) Hazret-i Ebubekir’in yaşlı babasına karşı gösterdiği ilgi ve alakayla ilgiliydi. Cumhuriyetin 98. Yılından sadece iki cümle ile bahsedildi. ATATÜRK’ÜN adı yine anılmadı. Şehitlere ve gazilere rahmet okumakla yetinildi. Oysa, pekala (Cumhuriyetimizi kuran Mastafa Kemal Paşa’ya ve silah arkadaşlarına rahmet diliyoruz) denilerek (ATATÜRK) ADINA UYGULANAN AMBARGO DELİNMEYEBİLİRDİ. Ama dedik ya, Dyanet İşleri Başkanlığı Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN ADINA ALENİ BİR ŞEKİLDE AMBARGO UYGULAMAKTADIR.

Şimdi, bu yazımı okuyanlardan istirham ediyorum. Lütfen Diyanet İşleri Başkanlığının Ambargosuna inat, Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının aziz ruhlarına birer FATİHA-İ ŞERİFE HEDİYE EDİNİZ. İLK FATİHAYI BEN OKUDUM…

TAŞLAMA

KEMAL KILIÇDAROĞLU
“KARA KIŞ FONU” DİYE
BİR FON ÖNERMİŞ DOSTLAR
KATILIYORUZ BİZ DE

ELEKTRİK, DOĞALGAZ
ZAMLANDIKÇA ZAMLANDI
KARA KIŞ GELDİ ARTIK
VATANDAŞ ŞAŞTI KALDI

TRT PAYI DAHİ
DÜŞÜLSE FATURADAN
YÜZDE YİRMİ UCUZLAR
HER İKİ META İNAN

BİR DE BEŞLİ ÇETEDEN
FON İÇİN BİRER MİLYAR
LİRA TALEP EDİLSE
VATANDAŞLAR RAHATLAR

YAZIYI PAYLAŞ!