AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ!!! - Ahmet Arıtürk

AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ!!!


Klasik bir deyimdir (AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ) denilir ya! Oysa, açlıktan ölen bir değil, bin değil, onbin değil, milyonlarca insan var! Ancak, açlıktan ölümler böyle darağacına çekilir gibi gerçekleşmez. (Dolanı dolanı gelir, ölüm yavaşça yavaşça!) deyişindeki gibidir! Yetersiz beslenme yüzünden Afrika kıtasında her yıl milyonlarca bebek, çocuk, genç, yaşlı ölmekte. Sadece Afrika’da mı, elbette hayır! Sözde medeniyette zirve yapmış devletlerde bile açılıktan ölenler olmakta. Acaba, Türkiyemizde açlıktan ölen var mı! Şimdi, “MEHDİ DÖNEMİNDE AÇLIKTAN ÖLEN HİÇ OLUR MU” diyenler olacaktır. Hani, İslami anlayışa göre beklenen bir Mehdi var ya! Birilerine göre o Mehdi gelmiş, hem de şansa bakın Türkiye’de zuhur etmiş!

Mehdi dönemi bolluk ve bereket dönemidir. Firavunları, Nemrudları, Şeddadları, Hamanları, Karunları gören insanlık, son olarak Deccalı ve Süfyan’ı da gördükten sonra Hazret-i Mehdi zuhur edecek! Kimilerine göre Hazret-i Mehdi zuhur etmiş bile. Hem de Türkiye’de! Meğer, Deccal ve Süfyan da Türkiye’de zuhur etmişlerdi de akabinde, Hazret-i Mehdi zuhur eylemiş!

İşte, Hazret-i Mehdi’nin geldiğine inanan saf Müslümanlar, Türkiye’nin bolluk ve bereket içinde bulunduğunu, ekonomiyi bozuk göstermek isteyenlerin de Deccal’ın ve Süfyan’ın adamları olduğunu iddia etmektedirler.

Feraset sahibi okuyucularımız, Deccal’den ve Süfyan’dan kastedilenin kimler olduğu ile Mehdi olarak vasıfladırılanın kim olduğunu muhakkak biliyorlardır. Arife, tarif gerekmez. Yani, ekonominin bozuk gittiğine dair iddialar Deccal ve Süfyan'ın adamlarının fitneleridir!

Millet açlıktan kırılıyor amma, buna inanmayan, inanmak istemeyen ve Türkiye’de Hazret-i Mehdi döneminin yaşandığını iddia eden safdiller var. Açlıktan ölümler, öyle idam mahkumları gibi dar ağacına çekilerek gerçekleşmez. Yetersiz beslenme sonucu bebekler ve çocuklar başta olmak üzere, yaşlılar ve son katagoride gençler yavaş-yavaş ölürler de, kimseler, ölümlerinin açlıktan olduğunu bilmez! Böyle bir teşhis konulmaz…

Açlıktan ölenler yoksa, çöp bidonlarına dadananlar ekmek, sebze, meyve kırıntıları değil de para mı, altın mı, yoksa bir başka maden mi arıyorlar dersiniz!!!

Açlıktan ölenler çok amma, bunu ejder şerbeti içenlere kabul ettiremezsiniz!

ZENGİN YATIP, FAKİR UYANMAK!

Dilimizde (Zengin yatıp, fakir uyanmak) ile bunun tersi (Fakir yatıp, zengin uyanmak) deyimleri vardır. Bu nasıl olur derseniz, örnek verelim. Fakir bir vatandaş milli piyango bileti almıştır, ertesi gün uyandığında ve biletine baktığında bir de ne görüsn, büyük ikramiye kendisine çıkmış ve milyoner olmuştur. Tabii, bu durum ancak milyonda bir gerçekleşecek bir durumdur. Hele Milli Piyango’nun özelleştirilmesinden sonra, o dahi şaibeli hale gelmiştir.

Gelelim, zengin yatıp, fakir kalkmak durumuna. İş adamı vatandaş, döviz cinsinden borçlanmıştır. Akşamleyin başını yastığa koyduğu zaman dolar 7 TL iken, sabahleyin uyandığında doların 10 TL değerine yükseldiğini görür, fakirleştiğini anlar.

İşte, zengin yatıp fakir kalkmak durumu budur. Ancak bu durum milli piyango çekilişinde olduğu gibi sadece bir kişiyi değil, onbinlerce kişiyi etkiler!

ENFLASYON, DOLAYLI VERGİ DEMEKTİR

Enflasyon demek, dolaylı vergi demektir. Zengin-fakir, bütün vatandaşlara, enflasyon oranında dolaylı vergi ödetilmiş olur.

Peki, enflasyondan kimler etkilenmez. Paralarını TL olarak değil de, döviz veya altın olarak değerlendirmiş olanlarla, gayrimenkul sahipleri. Bu gibiler, enflasyon sayesinde varlıklarına varlık katmış olurlar!

TAŞLAMA

(AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ)
DİYE SÖYLEYENLER VAR
ÖLEN ÇOKTUR AÇLIKTAN
BİLMEK İSTEMEZ ONLAR

EJDER ŞERBETİ İÇEN
AÇLIĞI NE BİLECEK
ÇÖP BİDONDAN EKMEK
ARAYANLARA BİR BAK

BU ÜLKE ZENGİN ÜLKE
AMA TALAN VAR TALAN
BİRİMİZ TOK, BİNİMİZ
AÇ İSE BİL Kİ BUNDAN

BU TALANLAR SON BULSA
AÇ KALMAZ BU ÜLKEDE
TALANCILAR YÜZÜNDEN
ÇEKİLEN BU CENDERE

YAZIYI PAYLAŞ!