AKIL HASTALIĞININ CEZA HUKUKUNDAKİ ETKİSİ - Av. Bayram Sizer

AKIL HASTALIĞININ CEZA HUKUKUNDAKİ ETKİSİ


Merhaba sevgili okurlar,

Artı Siirt gazetesinin, bana ayrılan bu haftaki köşe yazısında Akıl Hastalığının Ceza Hukukundaki Etkisini ele alacağım.

Akıl hastalığı; Tck ‘nın 32. Maddesinde kusur yeteneğini etkileyen bir neden olarak düzenlenmiştir. 32. Maddenin 1. Fıkrasında ceza sorumluluğunun olmadığı haller,2. Fıkrasında ise azaltılmış ceza sorumluluğunun olduğu haller düzenlemiştir.

Madde 32- (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.

      (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.

Akıl hastalığının kusur yeteneğini kaldıran veya azaltıcı bir etki yapmasının nedeni, akıl hastalığının varlığı durumunda, kişinin işlemiş olduğu fiilinin anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya işlediği fiil ile ilgili olarak irade yeteneğinin önemli ölçüde etkilenmesinden dolayıdır.

Akıl hastalığının ne olduğu kanunda tanımlanmamıştır. Pekala akıl hastalığın tespitinin psiko analitik açıdan irdelenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.Kanunda kullanılan akıl deyimini geniş anlamda yorumlamak; gerek zeka, gerek iradeyi etkileyen bütün patolojik halleri kapsamına alacak  tarzda değerlendirmek gerekecektir.Bu itibarla kişinin akli melekelerindeki her türlü bozukluğun akıl hastalığı olduğunu söyleyebiliriz.

A-) Madde 32/1 ceza sorumluluğunun ortadan kalkması:

32. maddenin 1. Fıkrası uyarınca akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin anlam ve sonuçlarının algılamayacak derecede davranışlarını yönlendirme yeteneği olmayan bir kimse hakkında cezaya hükmedilmez.Ancak bu kişi hakkında Türk Ceza Kanunun 57. maddesinde sayılan güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Anılan TCK’ nın 57 maddesi:

(1) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.

   (2) Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilir.(1)

  (3) Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.

 (4) Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır.

(5) Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak, infaz hâkimliğince yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, bir ve devamı fıkralarda belirlenen işlemler tekrarlanır.(1)

 (6) İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, infaz hâkimi kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.(1)

(7) Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilir.(1)

B-) Madde 32/2 Ceza Sorumluluğunu Azaltan Akıl Hastalığı:

32 maddenin 2. Fıkrasında, 1. Fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiil ile ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış, olan kişiler ile ilgili suçun ön gördüğü cezada indirimler yapılır. Burada hangi suçta ne kadar bir indirim olacağına değinmeden önce, 32.maddenin 1. Fıkrası ile 2. Fıkrası arasındaki farklılığı açıklamak gerekir.

Birinci Fıkrada işlediği fiil ile ilgili fiillin anlam ve sonuçlarını algılayamayacak derece yönlendirme yeteneğini önemli ölçüde kaybetmiş kimseler tanımlanmaktadır. İkinci Fıkrada ise yine aynı şekilde işlenen suçun anlam ve sonuçlarını algılamayacak derecede yönlendirme yeteneği azalmış kimselerden söz edilmektedir. Kısaca cezasızlık sebebi için algılamada davranış biçimlerindeki yeteneğin tamamen yok olması gerekir.

Algılama yeteneği azalmış olan kişiye ;

-Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl,

-Müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası,

Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebileceği öngörülmüştür.

Bütün anlatılanlar ışığında; Yargıtay kararlarında yerel mahkemelerce, sanık aleyhinde kurulan hükümlerde, TCK’ nın 32. Maddesinin araştırmaması eksik inceleme olarak kabul görmüştür.

Örneğin;

 Yargıtay 6. Ceza dairesi 01.02.2007 tarihli bir kararında ;

‘’Sanık aşamalarda yıllardır uyuşturucu madde kullandığını, bağımlısı olup tedavi gördüğünü ileri sürmesi karşısında; 5237 sayılı yasanın 32. maddesinin sanığa uyarlanabilirliği gözetilmeden irade yeteneğinde azalma olup, olmadığının araştırılıp yöntemince raporla saptanarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, ‘’ bozma nedeni olarak sanık lehine karar vermiştir.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.

Av. Bayram SİZER

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
03Oca
22Kas

Çocukların Cinsel İstismarı!

18Ekm

Nafaka Artırımı Davası

11Ekm

Trafik Cezaları Ve İptali

01Ekm