ÇOCUĞUN KİŞİSEL VERİLERİNİN SOSYAL MEDYADA EBEVEYNLERİ TARAFINDAN PAYLAŞILMASININ HUKUKİ SONUÇLARI - Av. Evin Korkmaz

ÇOCUĞUN KİŞİSEL VERİLERİNİN SOSYAL MEDYADA EBEVEYNLERİ TARAFINDAN PAYLAŞILMASININ HUKUKİ SONUÇLARI


Kişiler çeşitli sosyal medya uygulamaları ile duygu, düşünce, haber veya mizah içerikli yazılarını, çektikleri fotoğrafları, gittikleri yerleri, anlık bulundukları konumu, internette gördükleri içerikleri üzerinde pek fazla düşünmeden, rahatlıkla paylaşabilmektedir. Bu paylaşımlarda paylaşımın içeriğini herhangi bir kişiyle ilişkilendirebilecek bir detay olması durumunda da kişisel veri ve dolayısıyla kişilik hakkı ihlalleri meydana gelmektedir. Kişisel veri niteliğindeki bilgilerin paylaşılması mahremiyet kavramı ile ilişkilidir. Mahremiyet hakkını ihlal eden olayda, ilgilinin rızası başta olmak üzere bir hukuka uygunluk nedeni yoksa fiil, hukuka aykırı saldırı teşkil eder. Günümüzde bunların çocuk üzerinden daha fazla yapıldığını görüyoruz.

Çocuğun adı, soy adı, yaşı, doğum tarihi, fotoğrafları gibi ona ilişkin olan ve onu niteleyen her türlü bilgisi kişisel verisidir. Çocukla ilgili masum gibi görünen bu paylaşımlar basit ve masum görünse bile büyük tehlikelere yol açabilir. Paylaşımın çocuk için incitici, onur kırıcı olması durumu bir yana, paylaşımda çocuğun rahatsız olabileceği bir olumsuzluk görülmese bile ilgili içerik, kötü niyetli kişilere davetiye çıkarabilir. Bu kapsamda paylaşımın yapıldığı sosyal medya platformunun teknik özellikleri belirli bir oranda koruma sağlasa da asıl sorumluluk paylaşan kişiye düşmektedir. Paylaşımı görüntüleyebilecek kişilerin sınırlanması olmak üzere çeşitli önlemler alınmalı ve çocuğun bulunduğu paylaşımın içeriği olabildiğince titizlikle, barındırdığı riskler gözetilerek belirlenmelidir. Çocukların paylaşılan fotoğraflarını alıp bunlar üzerinde yapılan oynamalarla, pedofili hastalarının hesaplarında paylaşım yaptıkları bilinen bir gerçektir. Bu yüzden ebeveynin çocuklarının kişisel verilerini yayarken daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Pedofilinin yaygınlığı düşünülürse havuzda, banyoda, denizde çocuğun çıplak ya da kısmen giyinik halde olduğu fotoğrafların paylaşılması, pedofili sitelerinde yayımlanma riski taşımaktadır. Kimlik hırsızlığı da çocukların karşıya kalabileceği risklerden diğer bir tanesidir. Özellikle, paylaşımlarla birlikte çocuğun adının soyadının tam olarak verilmesi, doğum tarihi gibi bilgilerin tam olarak paylaşılması gibi durumlarda çocuklar, kimliklerinin çalınması durumu ile karşı karşıya kalabilmektedir. Ayrıca paylaşımlarda konum etiketlenmesi, çocuğun gittiği kreş ya da kurs hakkında bilgilerin internet ortamında belirtilmesi, kötü amaçlı kişiler tarafından kaçırılmasına ya da çocuğun istismar edilmesine sebep olabilir.

Çocuk istismarcılarının çocuklara ait fotoğraf, video ve kişisel bilgilerini kullanmalarının en çarpıcı örneklerinden biri de Dallas’ta yaşayan Danica Patterson olayıdır. Patterson’ın Facebook üzerinden dört yaşındaki kızı adına yaptığı paylaşımların New York’ta yaşayan yabancı bir adam tarafından çalınması ve Patterson’ın kızını kendi kızı gibi göstererek paylaşımlarda bulunması, durumun vehametini göstermektedir

Ayrıca sosyal medya araçlarını maddi kazanç elde etmek amacıyla kullanan ebeveynin paylaşımları ekonomik istismara yol açabilir. Son dönemlerde dünya genelinde blogger, social-mom ve instamom gibi kavramlarla adlandırılan ve çocukları üzerinden popülarite ve maddi kazanç elde eden ebeveyn, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çocuklarını istismar ederek çocuklarının psiko-sosyal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir

  • Bu yüzden anne ve babanın çocuk üzerinde herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir egemenlik hakkı olmasına rağmen bu hakkın çocuğun menfaatine uygun olarak kullanılması gerekir. Zaten kanun koyucu çocuğun menfaati ve gelişmesinin tehlikeye düştüğü takdirde, ana babanın duruma çare olamaması veya buna güçlerinin yetmemesi halinde hâkim, çocuğun korunması için önlemler alacağını hüküm altına almıştır. Hatta önlemlerin yetersiz kalması halinde velayetin kaldırılmasına karar verilebileceği belirtilmektedir
  • Bu davranışın süreklilik arz etmesiyle, çocuğun üstün yararı ve korunması ilkesinden hareketle, mahkeme tarafından velayetin kaldırılmasının yanı sıra tazminat ve diğer hukuki tedbirlere başvurulabilir.

Çocukların kişiliğinin korunmasını sağlamak üzere açılabilen, üç farklı dava düzenlenmiştir. Bu davalardan hangisinin açılabileceği, saldırının bulunduğu aşamaya göre belirlenir. Henüz gerçekleşmemiş; ancak gerçekleşmesi yönünde ciddi ve yakın bir tehlike bulunan hukuka aykırı saldırılar bakımından saldırı tehlikesinin önlenmesi davası açılabilir. Saldırı başlamış ve devam etmekte ise saldırıya son verilmesi; sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının da hukuka aykırılığının tespiti davaları açılabilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.

  • Saldırıya uğrayan çocuk, hukuka aykırı saldırının yarattığı zararları gidermek amacıyla koruyucu davalardan ayrı olarak tazminat davası açabilir
  • Ana babanın saldırı dolayısıyla elde ettiği bir kazanç varsa, bu kazancın çocuğa iadesi gündeme gelebilir

Günlük hayatta artık oldukça fazla yer kaplayan sosyal medyada çocukların kişisel verilerini paylaşırken, bunun çocuklara zarar verecek sonuçlara yol açabileceği ve onların psikososyal, bilişsel, cinsel ve bedensel gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebileceği gerçeği ebeveynin gözünden kaçabilmektedir. Bu kapsamda çocuğun kişisel verilerinin ebeveyn paylaşımlarıyla ihlalinin önüne geçmek için ebeveyn nezdinde gerekli bilincin oluşturulması gerekir.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
08Tem
05Tem

HÜKÜMLÜNÜN HAKLARI

16Haz
07Haz

YAŞ DEĞİŞTİRME DAVASI

01Haz