KISKANMIYORSA SEVMİYORDUR(!)-OTHELLO SENDROMU - Ferhat Boz

KISKANMIYORSA SEVMİYORDUR(!)-OTHELLO SENDROMU


Psikanalitik kuramın savunucu Sigmund Freud kıskançlığı ‘’her zaman var olan evrensel bir duygu’’ olarak tanımlamıştır. Bazı düşünürler ise kıskançlığın kültürel tutumlar neticesinde öğrenilen bir tepki olduğunu ifade etmektedir. Kıskançlık evrensel bir duygu olsa da kültürler arası farklılıklar söz konusudur. Bu farklılıkta yetiştirilme tarzı, dini inanç farklılıkları , kültürel değerler ve aile dinamikleri etkilidir. Kıskançlığın altında özgüven problemi, düşük benlik saygısı, çocukluk döneninde aşağılanma, değersizleştirilme ve terk edilme kaygısı yatabilmektedir.

Kıskançlık rahatsız edici ölçüde ve duygusal ilişkiyi tahrip edici ölçüde olmadığı sürece tolere edilebilen bir durumdur. Yani sürekli tekrarlanmayan, kontrol edilebilen kıskançlık ilişkiye zarar vermediği sürece normal karşılanır. Burada Othello sendromu olarak bahsedeceğimiz durum ise patolojik bir kıskançlığı ifade eder. Yani kıskançlık hastalık boyutundadır. Eşin ya da partnerin kendisini aldatacağına yönelik kuvvetli ,yineleyen düşüncelere sahiptir birey. Bu düşünceleri genellikle eşi ya da partneri takip etme, sosyal medya hesaplarını kontrol etme, casusluk yapma, evden çıkarmama gibi mantıkdışı davranışlar izler. Bu problemi yaşayan birey telefona geç cevap verilmesini,işten eve geç gelinmesini, kapının geç açılmasını, arkadaşlarıyla buluşmak istenmesini,telefonuna şifre konulmasını ya da basit bir iş yemeğini güçlü birer kanıt sayabilir. Eşlerinin,hayali sevgililerini bulmak için yoğun uğraş verebilirler. Bu sanrılı kıskançlık için ortada mantıklı bir düşünce ya da kanıt olmasına gerek yoktur. Kıskançlığın gerçeklikle pek bağlantısı yoktur. Gerçeği değerlendirme yetisinde bozulmalar meydana gelebilir. Kişi bütün vaktini bu düşüncelerle geçirebilir bunun sonucunda işlevsellik azalır, mutsuzluk ve sinirlilik hali hakim olur. İlişkilerinde sürekli şüphe duyarlar bu şüpheyi ortadan kaldırması gereken kişinin de eşi/partneri olduğuna inanırlar. Fakat bu düşüncelerin,eşin ikna kabiliyeti ya da sadakati ile ortadan kaybolması mümkün değildir. Çünkü yanlış olan düşünce kalıplarının değişmesi gerekmektedir. Patolojik kıskançlar eşe yönelik psikolojik, sözel ya da fiziksel şiddet uygulayabilirler. Saldırgan davranışlar ve öfke patlamalarına sık rastlanır. İntihar ya da partnerin ölümüne sebep olmayla sonuçlanabilir. Zaten literatürde patolojik kıskançlık olarak değerlendirilen bu hastalığın Othello Sendromu olarak da isimlendirilmesinin altında hastalığın ölüme sebep olabilecek boyutlara gelmesi yatmaktadır . Patolojik kıskançlık ismini William Shakespeare’in ‘Othello’ adlı oyunundan almıştır. Teması kıskançlık olan bu oyunun kahramanı Othello eşi Desdemona’nın kendisini aldattığından şüphelenir ve bu şüpheler Othello’nun çok sevdiği eşini öldürdükten sonra intihar etmesi ile sonuçlanıyor. Othello oyunu size de tanıdık geldi mi ? Her gün saat 18’de açtığınız x bir haber bülteninde ya da çevirdiğiniz gazetenin üçüncü sayfasında rastlama olasılığınızın epey yüksek olduğu bir durum bu aslında. Kadın cinayetlerinde ‘’çok sevdim,çok kıskandım’’ gibi savunmalarla mahkeme salonlarında ifade veren binlerce saplantılı aşığın hikayesinden farkı yoktur Othello oyununun. Kadın cinayetlerinin azımsanmıyacak kadarı ‘kıskançlık’ adı altında yapılıyor. Bu cinayetlerin önlenmesi için cezalar daha caydırıcı olmalı, cezaevine girenlerin rehabilitasyon süreci tamamlanmalı, şiddetin önlenmesi için bilgilendirici ve önleyici çalışmalar yapılmalı, aile psikoloğu ile psikolojik iyilik halinin sağlanmaya çalışılması gerekmektedir. Çünkü sağlıklı toplum olmanın yolu sağlıklı bireyler yetiştirmekten geçmektedir. Her ne kadar kadın cinayetlerine değinsek de patolojik kıskançlığın cinsiyet değişkenine göre incelendiği araştırmalar değerlendirildiğinde erkekler ve kadınların eşit oranda patolojik kıskançlık yaşadığı görülmektedir. Fakat bu durumda kadınlar ilişkiyi korumak adına genelde yapıcı bir rol izlerken erkekler yıkıcı, saldırgan bir rol izlemektedirler.

Kıskançlık çoğunlukla sevgi ile karıştırılan bir kavramdır.Sevginin ölçütünün kıskançlık olarak görüldüğü bir toplum yapısı mevcuttur. Hz.Ali’nin ‘’eşini kıskanmayan erkekte hayır yoktur’’sözü gibi kıskançlığı normalize eden bir çok düşünce ifade bulmuştur. Güdümünde hareket ettiğimiz bir çok tutum ve davranışımızın altında dinin ve geleneklerin etkisini görmekteyiz. Çoğumuz Öğrenme sürecinde kıskançlığı sakıncalı olabilecek bir duygu olarak öğrenmedi. Bundan ötürü kıskançlık bir problem olarak algılanmaktan ziyade bir kişilik özelliği olarak algılanmakta bu durum da var olan problemi çözmek için harekete geçmeyi engellemektedir. Kıskançlık bir çok ilişkide şiddeti doğurur. Ve şiddetin görülmesi için kıskançlığın Othello sendromu boyutunda olmasına gerek yoktur. Kıskançlık ilişkinin bir şiddet sarmalı içerisine girmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla ilişki doyumu ve yaşam doyumu ciddi derecede azalabiliyor.

Othello sendromu ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Othello sendromunda psikolog ya da psikiyatrist önce hastalığın şiddetini ölçmelidir. Daha sonra hastalığın altında yatan sebepler bulunmaya çalışılmalıdır. Çift terapisi, bireysel terapi, davranışsal terapi,içgörü odaklı psikoterapiler etkili yöntemler arasındadır. Obsesyonel (takıntısal)kıskançlıkta gerçeği değerlendirme yetisi bozulur, hastalık bir psikoz örneğidir. Dolayısıyla bazı durumlarda terapinin yanında ilaç tedavisi gerekmektedir. Genellikle tedavide ağır depresif bulgulara rastlanır. İfade edilen belirtilere sahip bireyler terapi ve ilaç desteği ile semptomları azaltabilir ve bu sorunu aşabilir.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
18Haz
11Haz

KAÇINGAN BAĞLANMA PROBLEMİ

02Haz