- Haberler
- Siyaset
- TBMM eski Başkanı Bülent Arınç'tan dikkat çeken çıkış: 'Kimse gitmezse İmralı'ya ben gider, Öcalan'la görüşürüm'
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç'tan dikkat çeken çıkış: 'Kimse gitmezse İmralı'ya ben gider, Öcalan'la görüşürüm'
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, son açıklamalarıyla yeniden gündemde. Uzun süredir ekranlardan uzak kalan Arınç, katıldığı televizyon programında 'Terörsüz Türkiye süreci'ne dair dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Bir televizyon programında konuşan Arınç, Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe ulaşması için cesaretli adımlar atılması gerektiğini vurguladı ve sürecin “risk alınmadan başarıya ulaşamayacağını” ifade etti.
“Komisyonun İmralı’ya gitmesinde sakınca yok, hatta gitmeli”
Arınç, İmralı’daki görüşme tartışmalarına değinerek, “Bu mesele artık aşılması gereken bir konudur. Bence Meclis’te grubu bulunan partilerden birer temsilcinin İmralı’ya gitmesinde hiçbir mahsur yok. Aksine, bu çok faydalı olur” dedi.
Arınç, “Madem muhatap Öcalan ise, onun yazdıklarını, açıklamalarını referans alarak bir yol haritası çıkarıyorsunuz. O zaman neden doğrudan görüşmekten kaçınıyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
“Öcalan’ın birinci ağızdan dinlenmesinde fayda var”
Arınç konuşmasının devamında, “O kişinin söylediklerini ve yazdıklarını dikkate alıyorsunuz ama kendisini dinlemekten mi çekiniyorsunuz? Kaldı ki Devlet Bahçeli geçmişte Öcalan’ın Meclis’e getirilmesini bile önermişti. O zaman hepimiz şaşırmıştık. Şimdi geldiğimiz noktada, onun birinci ağızdan dinlenmesi daha faydalı olur” dedi.
“Kalıplar içinde kalırsanız süreç berbat olur”
Arınç, siyasi önyargıların süreci tıkadığını belirterek, “Adamın varlığını kabul ediyorsunuz, ondan açıklama bekliyorsunuz ama sonra görüşmeye gelince geri adım atıyorsunuz. Bu kalıplar içinde kaldığınız sürece süreç berbat olur. Cesur olmak gerekiyor” dedi.
“Eski kabulleri bırakın, korkmayın”
Eski kabullerin terk edilmesi gerektiğini belirten Arınç, “Bahçeli bu süreci yukarıdan başlattıysa, siz de eskiye ait kabulleri bir kenara atacaksınız. ‘Biz bunu bitirmek için ne gerekiyorsa yapacağız, ama Meclis çatısı altında yapacağız’ demeniz lazım. Çekinmeyin, korkmayın, kimin ne diyeceğini umursamayın” ifadelerini kullandı.
“Gerekirse ben giderim”
İmralı’ya gidecek komisyon tartışmaları üzerine de konuşan Arınç, sürecin başarıya ulaşması için risk alınması gerektiğini belirterek, “Barış, risk almadan gelmez. Eğer kimse bu konuda adım atmak istemezse, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm” dedi.
Arınç’ın bu sözleri, hem siyaset kulislerinde hem kamuoyunda yeni tartışmaların fitilini ateşledi.
Arınç, konuk olduğu programa ilişkin bir paylaşım yaparak şunları söyledi:
"Geçtiğimiz günlerde TV5 ekranlarında Oğuz İlgiç’in konuğu oldum. Bu yayında; İsrail’in küresel Sumud Filosu’na gösterdiği terörist tavrı, Hamas ile İsrail arasında imzalanan ateşkes anlaşmasını, Türkiye’de başlayan “Terörsüz Türkiye” sürecini, genel af tartışmalarını ve İmralı’ya olası bir ziyaretin gerekliliğini konuştuk.
Türkiye’de gündem hızla değişiyor. Ancak bazı meseleler var ki, bunları çözmeden gerçek bir toplumsal barışa ulaşmamız mümkün değil. Ben, bu tür derin sorunların üstesinden gelebilmemiz için somut, cesur ve hızlı adımların atılması gerektiğine inanıyorum. Örneğin, genel af konusunda yıllardır dile getirdiğim gibi:
Yargıdaki hak ihlallerini, toplumsal huzursuzluğu ve cezaevlerindeki tıkanıklığı giderebilecek tek adım, kapsamı belirli, adil bir genel af düzenlemesidir.
Bu, sadece hukukî değil, insanî bir zorunluluktur. Çünkü adaletin geciktiği yerde devletin merhameti konuşmalıdır.
Bununla bağlantılı olarak, Umut Hakkı konusu da uluslararası hukukta önemli bir ilkedir.
Bu kavram, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla ortaya konmuş olup, ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilen kişilere belli bir süre sonunda yeniden değerlendirilme imkânı tanınmasını öngörür.
Uygulama, suçun niteliğine bakılmaksızın, tüm müebbet hapis mahkûmları için geçerli bir çerçeve tanımlar.
Dolayısıyla bu konu, bireylerin affı veya aklanması değil; devletin kendi hukuk düzeni içinde evrensel standartlarla uyumlu hareket etmesi meselesidir.
Bu kapsamda, Öcalan da diğer müebbet hapis mahkûmları gibi bu hak kategorisi içinde değerlendirilebilir.
Aynı şekilde, yıllardır çözülemeyen terör meselesinin kalıcı çözümü için de gerçek bir diyalog ve cesaret gereklidir. Programda da ifade ettim:
"RİSK ALINMAZSA BAŞARI GELMEZ"
Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oluşturduğu komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bu konudaki cesur çıkışına ben de katılıyorum. Bugün hâlâ PKK üzerindeki fiili etki alanı devam eden bir figürle konuşmadan, sadece onun açıklamalarına dolaylı biçimde atıf yaparak ilerleme kaydedemeyiz. Doğrudan konuşmak, dinlemek ve bunun sonucunu şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşmak gerekir.
Kaçınmak, görmezden gelmek, “duymadım” demek çözüm getirmez. Bu görüşme, sürecin ahlaki ve siyasi sorumluluğunu taşıyan kurumların nezaretinde yapılmalıdır.
Röportajda da belirttiğim üzere, bu ziyaretin milletvekillerinin siyasi partilerden birer temsilci olacak şekilde yapılması mümkündür. Eğer milletvekillerinin bu ziyareti uygun görülmüyorsa, bu durumda toplumun her kesimi tarafından saygı gören, objektifliğiyle tanınan, geçmişte devlet hizmetinde bulunmuş veya akademik itibar sahibi kişiler görevlendirilebilir. Bu insanlar, devlet adamlığı vasfına sahip olmalı, geçmişteki çalışmalarıyla güven kazanmış olmalıdır. Çünkü barışın dili, inandırıcılıkla başlar.
Ve son olarak şunu açıkça söylüyorum:
Risk alınmazsa başarı da gelmez.
Başarı için risk almak gerekir.
Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm.
Görüşmenin tüm detaylarını da ister Meclis Komisyonu’yla, ister kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşırım.
Çünkü bu ülke, susarak değil; konuşarak, yüzleşerek, çözerek büyüyecek."
Bakmadan Geçme





