• Haberler
  • Siirt Haber
  • Bülent Arınç'tan Selim Sadak'la İlgili Duygusal Açıklama: ''Siirt'te Belediye Başkanlığı Yapmış, İnançlı Bir İnsandı''

Bülent Arınç'tan Selim Sadak'la İlgili Duygusal Açıklama: ''Siirt'te Belediye Başkanlığı Yapmış, İnançlı Bir İnsandı''

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22'nci Başkanı Bülent Arınç, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, uzun yıllar cezaevinde kalan ve bir dönem Siirt Belediye Başkanlığı yapan Selim Sadak ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Arınç, 1994 yılında kapatılan DEP’in milletvekillerinin yaşadığı zorlukları hatırlatarak, Sadak’ın cezaevinden çıktıktan sonraki süreçte kendisiyle kurduğu diyalogdan bahsetti. “Selim Sadak, inançlı bir insandı. Cezaevinden çıktıktan sonra vakıf arazilerinin işgali konusunda çok hassasiyet gösterdi, ‘Bu işgalleri kaldırırsak ben de minnettar olurum’ dedi ve birlikte hareket ettik” ifadelerini kullandı.

Selim Sadak’ın bugün sağlık sorunları nedeniyle Almanya’da tedavi gördüğünü belirten Arınç, “Kendisi oruç tutan, namaz kılan bir insandı. Birlikte iftarımızı açtığımızı hatırlıyorum. Siirt’te belediye başkanlığı yapmış, inançlı bir insan olarak her zaman samimiyetini gördüm. Şimdi hastanede zor durumda olduğunu öğrenince çok üzüldüm. Allah’tan acil şifalar diliyorum” dedi.

Arınç, Sadak’ın yanı sıra Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Leyla Zana’nın da çözüm sürecinde önemli roller oynadığını belirterek, “Bu insanların bir gün vatan topraklarına dönmesi gerekir. İnşallah sağlıklarına kavuşurlar” şeklinde konuştu.
İşte Arınç'ın komisyonda yaptığı konuşma;

"… Burada bir hatıramı nakledeyim: 1994 yılı, DEP kapatılmış ve 4 DEP milletvekili başlarından sürüklenerek araçların içerisinde cezaevine götürülmüştü. Ben o tarihte milletvekili değildim ama 2004'te bu 4 milletvekili on yıl cezaevinde kaldıktan sonra çıktılar; herkesten randevu istediler, herkesten cüzamlı muamelesi gördüler. Ben Meclis Başkanıyım, bu arkadaşlar da milletvekiliydi. "Siyasetçilerin içerisinden on senesini cezaevinde geçirmiş kaç insan vardır." dedim ve kendilerini bir akşam yemeğine davet ettim. Hatta günlerden ramazandı, iftar yemeği demedim -ola ki oruç tutmuyor olabilirler- "Akşam sekizde yemeğe buyurun." dedim. Bana tahsis edilen konutta kendilerine bir yemek verdim. Rahmetli Orhan Doğan -ki kızının milletvekili olduğunu duydum ama bu Komisyonda yok galiba, onu da rahmetle anıyorum- Selim Sadak, Hatip Dicle ve Leyla Zana gelmişlerdi. Selim Sadak dedi ki: "Başkanım, ben oruç da tutuyorum, namaz da kılıyorum; gel bakalım, önce orucumuzu açalım." O da çok hoşuma gitti. Dün öğrendim, çok da üzüldüm, Selim Sadak Bey şu anda Almanya'da bir hastanede zor durumda, ona Allah'tan şifalar diliyorum. Yurt dışına gitmek mecburiyetinde kaldı, hakkında bir mahkûmiyet kararı vardı, kesinleşmişti. Bana geldi -ben onu Belediye Başkanlığından tanırım, Siirt'te Belediye Başkanlığı yapmıştı- ve inançlı bir insan olduğu için, vakıf arazilerinin işgal edilmiş olması karşısında -o zaman Vakıflardan Sorumlu Başbakan Yardımcısıydım- "Selim Bey, sen inançlı bir insansın, bizim inancımızda da vakfın çok önemli bir yeri var. Bak, bu kadar önemli vakıf arazileri işgal edilmiş, sen bunları kaldırırsan ben sana minnet duyuyorum." dedim. "Sözü olmaz Başkanım, ben de aynı düşüncedeyim." dedi ve biz işgal altındaki vakıf topraklarını kurtardık. Geldi, "Ben cezaevine girecek durumda değilim, mecburun dışarı çıkmaya." dedi. Ondan sonra da yapacağını yaptı. Dolayısıyla, bu sürecin sonunda bu insanların vatan topraklarına gelmesi lazım. İnşallah, şifa bulurlar, Sırrı Süreyya Önder gibi o günü görmeden ölmesinler, bugünü bekleyenler çok var içimizde; Doğan da onlardan birisiydi, Hatip Dicle de Leyla Zana da. Bunlar barış sürecinin içerisinde çok önemli roller oynadılar. O gece dört saat kadar birlikte kaldık. Arkadan Kemal Burkaylar geldi çözüm süreci içerisinde, onlarla el ele verdik, olumlu noktalarda çalışma yaptık ve halk çok memnun oldu. …"

Bakmadan Geçme