Minik Baran'a El Uzatın

TAKİP ET:
Yahya Kara

​Halk arasında Akdeniz anemisi olarak bilinen 'Talesemi' hastası 3 yaşındaki minik Baran, ameliyat olabilmek için hayırseverlerden 300 bin TL yardım bekliyor.

Gün geçtikçe zayıf düşen ve sık sık fenalaşan Baran, götürüldüğü Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları tarafından 'Talasemi' hastalığı teşhisi konuldu ve o günden bu yana küçük çocuğa haftada 2 kez kan tedavisi uygulanmaya başlandı.

Çocuğunun kurtuluşunun ancak ilik nakli ile mümkün olabileceğini öğrenen anne, hastalığın taşıyıcısı olmasına rağmen riske girip, Elvin adlı 3'üncü çocuğunu doğurdu. 3'üncü çocuğu, gayet sağlıklı olarak dünyaya gelen ve bu çocuktan alınacak olan ilik naklinin ikinci çocuğuna hayat vereceğini öğrenen anne, nakil için Ankara'daki Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne başvurdu.

Yıllardır bu anı bekleyen ve minik Baran'ın küçük kız kardeşi Elvin'den alacağı ilik nakli ile sağlığına kavuşacağını umut eden aile, karşılarına çıkan tedavi masrafı ile adeta yıkıldı. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan ailenin, çocuklarını tedavi edilebilmeleri için en az 300 bin TL'ye ihtiyaç var.

'Minik Baran, ayda bir yapılan kan nakli ile hayata tutunabiliyor'

Kaçar ailesinin içine düştükleri yürek burkan hikyeyi anlatan Ömer Kaçar'ın çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda mahallenin bakkalı olan Muhammed Kapazan, minik Baran'ın erken tedavi edilememesi durumunda hastalığın ilerleyeceğini ve geriye dönüşü olmayan bir sonuçla karşı karşıya kalacaklarını belirtti.

Kapazan, 'Ben Barış Mahallesi'nin esnafındanım. Arkadaşım Ömer ile çocukluktan beri 30 yıldır aynı mahallede bulunuyoruz. Birbirimizin her şeyini biliriz. Kendisinin üç çocuğu vardır. Üç çocuğundan ortanca çocuğu olan Baran, Talasemi denilen bir hastalığa kapıldı. 3 yaşında taşıyıcı oldu. Lakin Baran'ın ailesi bu hastalığın ne kadar ciddi olduğunun çok fazla farkında değil. Bu hastalığın ilk dönemlerinde lösemi, yani kan kanseri olduğunu zannediyorlardı ama daha sonraları Talasemi olduğunu öğrendiler. Bu hastalığın ilik nakli ile düzelebileceğini zannediyorlar. Ama Talesemi çok daha farklı bir hastalıktır. Talasemi hastası, belli bir yaşa kadar sadece taşıyıcılığı üstleniyor ve kişiye zarar vermiyor. Ayda bir kan nakli ile çocuk hayata tutunabiliyor. Hastalık, ilerledikçe hücrelere yayılıyor ve kişi taşıyıcı olmaktan çıkıp tamamen hasta oluyor. Erken müdahale edilmeyen ve ilik nakli yapılmayan bir Talasemi hastasına bugüne kadar bir çözüm bulunamadı.' dedi.

'Tedavi gecikirse ölüm Baran için kaçınılmaz bir son olacak'

Hastalık ilerledikten sonra ilik ve kan nakli yapılsa bile kemoterapi görmeye başlayacak olan Baran'a yapılacak tedavinin bir sonuç vermeyeceğini dile getiren Kapazan, 'Ölüm Baran için kaçınılmaz bir son olacak.' dedi.

Kapazan, 'Baran, daha 3 yaşında. Doktorların dediklerine göre, çocuk 6-8 yaşlarına geldiğinde mikrop hücrelere yayılmaya başlayacak. Hastalık hücrelere yayıldıktan sonra babanın maddi durumu ne kadar iyi olursa olsun çocuk kurtarılamayacak. Ailenin durumu gerçekten çok kötü. Ömer, bir inşaat işçisidir.' ifadelerini kullandı.

'Devlet tedavinin sadece yarısını karşılıyor'

Şu an Baran için kız kardeşi, dayısı hatta babasının iliğinin uygun olduğunun doktor tarafından tespit edildiğini ifade eden Kapazan, iliğin bulunduğunu ama paranın diğer yarısı karşılanamadığı için ameliyatın yapılamadığını ve Baran'ın en geç bir yıl içerisinde ameliyat olması gerektiğini belirtti.

Kapazan, 'Çocuk şu an sadece taşıyıcı, bir sene içerisinde bu ilik nakil edilmezse çocuk emin olun ki ölecek. Tamam, çocuk hemen ölmeyecek ama tedavi geciktiği için Ömer, çocuğunun öleceğini bildiği halde çocuğunun tedavisine devam edecek. Bu çocuk günahtır. Devlet, tedavinin yarısını karşılıyor. Altı ay veya bir yılda 200-300 bin TL bir ameliyat bedeli bulunsa ameliyat hemen yapılacak. Şu anda bu ameliyatın bedeli 600 bin TL civarındadır. Bu para bulunsa bile Türkiye'de bu ameliyatı sadece 4 merkez yapıyormuş. İstanbul, Ankara, İzmir gibi belli merkezler de özel doktorlar var. Çoğu hastanın en büyük sıkıntısı ilik ama biz iliği de bulduk tek sıkıntımız, paranın yarısını karşılayamamamızdır.' diye konuştu.

'Elbette buna göz yummayacak hayırseverlerimiz vardır'

Siirt'teki bütün iş adamlarına tek tek mail gönderdiğini ifade eden Kapazan, hiçbirinin dönüş bile yapmadığını hatta bazılarını dalga bile geçtiğini üzülerek anlattı:

'Bakın Ömer'le benin hiçbir akrabalık bağım yok, sadece çocukluk arkadaşım. 'Çocuğu ölecek' diye iyilik yapmak istedim başka da bir şey değil. Biz kendimiz için para istemiyoruz. Bir bankanın müdürü veya banka sahibi buna kefil olsun ya da Ömer'in adına 300-400 bin TL kredi versinler. Allah yapar, o krediyi illa ki öderiz. Çaresizlikten kredi çekmek istiyor ama onu da veren yok. Öncelikle Allah'tan gelen her şeye 'amenna' diyoruz. Allah'a inancımız sonsuzdur. Elbette buna göz yummayacak hayırseverlerimiz vardır. Allah-u Tel bir musibet gönderir, onun şifasına da bir insanı vesile eder. Allah, bu hayrı kime vesile ederse Allah ondan razı olsun.' ifadelerini kullandı.