Yöneticilik Eşittir 'Retorik!' Bize Çözüm Üreten Gerek

Dinleyin efendiler, konuşmakla yönetilmez bu memleket.

Yönetim biliminin en sade ama en öğretici sınav sorusu şuymuş:
Hoca, öğrencilerine demiş ki: “Yöneticinin kafasını çizin.”

Hepsi aynı şeyi çizmiş:
Kocaman kulaklar, büyük gözler, küçücük bir ağız.
Hoca hepsini geçirmiş.

Çünkü yönetici, çok konuşan değil, çok dinleyen insandır.
Bugün ise tam tersi:
Konuşmayı makam zanneden, dinlemeyi zül sayan bir bürokrasiyle karşı karşıyayız.

Vatandaş derdini anlatamadan “tedavi”ye alınıyor

Bir bürokratın kapısını çalıyorsunuz, daha derdinizi anlatamadan başlıyor:
“Bizim de elimiz bağlı… Şartlar zor… Sistem karmaşık… Diğer kurumlar görevini yapmıyor…”

Kısa sürede sizin sorununuzdan çıkılıyor, onun iç döküşü başlıyor.
Sanki siz vatandaştan çok psikologsunuz.
O anlatıyor, siz dinliyorsunuz, sonra da “Buna da sabır, belki sevap olur”, “Bunun yanında benimki dert mi?” dedirtene kadar sizi ikna ediyor.
Ve gerçekten de hipnozu atlatana kadar ikna oluyorsunuz, çıkıyorsunuz odadan.

Vatandaş dert anlatmaya gidiyor, terapiye dönüyor görüşme.
Ama reçete yok, çözüm yok.

Siyasetçinin bahanesi olmaz, çünkü sandık var

Siyasetçi konuşur, çünkü konuşmak zorundadır.
Sandık önündedir, halk hesap sorar.
Ama bürokratların işi farklıdır. Onların görevi “anlatmak” değil, “çözmek”tir.

Devlet, öğüt verme değil, çözüm üretme makamıdır.
Ama bürokrat öyle mi?
Ne hesap soran var, ne sonuç isteyen.
“Yaptım” demese de “anlattım” diyerek görevini tamamlamış hissediyor.

Oysa devlet memurunun işi retorik değil, sonuçtur.
Milletin sırtındaki yükü hafifletmeyen her cümle, süslü de olsa bir bahanedir.

Fotoğraf yarışı bürokrasisi

Bugün birçok kurumda “çözüm üretme” değil, fotoğraf üretme yarışı var.
Kimin daha çok paylaşımı var, kim daha çok beğeni almış, kimin logosu daha büyük, kimin etkinliği daha parıltılı…
Devletin bazı birimleri artık birer “fotoğraf karesi” gibi; ışıltılı, hareketsiz ve alanda da donuk.

Oysa millet, ekran değil; eylem görmek istiyor.
Kamu hizmeti, PR çalışması değildir.
Yönetici, halkın gözünde influencer değil, sorumludur.

Son söz: Küçük ağızlı, büyük kulaklı yöneticilere selam olsun

Gerçek yönetici az konuşur.
Dinler, not alır, icraatla cevap verir.
Ama bizde bazıları hâlâ lafla yol yapıyor, kelimeyle köprü kuruyor.

Oysa bu milletin kulağı artık doldu.
Söz değil, sonuç istiyor.

O meşhur sınav sorusunu hatırlayalım:
Kocaman kulaklar, büyük gözler, küçücük ağız.
Sınıfı geçen yöneticiler, işte o çizimde gizli.

Ve son olarak…
Artık bürokratlara ulaşmak da zor.
Vatandaş dinlenmek değil, duyulmak istiyor.

Bakmadan Geçme