Ne yazık ki yönetenlerimiz adalet konusunda, kalkınma konusunda ve 3Y konusunda sınıfta kalmıştır.. “Merkez Bankası’nın döviz rezervinin -60 milyar dolarda olduğu, vatandaşın bankalara olan borcunun 2002 yılında 6,6 milyar liradan 2020 sonunda 943 milyara yükseldiği, yani vatandaşın bankalara olan borcunun 150 mislinden fazla arttığı, özel sektörün borcunun yine bu dönemde 88 milyardan 4 trilyona çıktığı, çiftçinin köylünün banka ve kooperatiflere olan borcunun da 2,5 milyardan 160 milyara yükseldiği, yani 80 kat arttığı bir durumda kalkınmadan bahsedebilir miyiz? Kalkınan halkımız ve ülkemiz değil, kalkınan torpilliler, imtiyazlılar dolar ve milyarderleri olmuştur.”
İktidarımız swaplarla, kredilerle günü kurtarma peşine düşmüştür.. Son olarak Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankasıyla 64 milyar liralık bir swap anlaşması yapıldı.. Bugüne kadar Çin, Katar, Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan swap anlaşmalarının büyüklüğü yaklaşık 30 milyar doları bulmuş.. Taşıma suyla değirmen dönmez, taşıma dolarla da ekonomi yönetilmez.. Bir kere swap anlaşması demek devlet olarak borç alabilme kredibilitenizin ne de ülke olarak bastığınız milli paranızın konvertibilitesi kalmış demek.. Ne döviz alabiliyorsunuz ne de Türk Lirası karşılığında döviz ver dediğinizde size döviz veriyorlar.. Ancak eşe dosta giderek rica, minnet Katar Riyalı alıp da dövize çevirip vadesi gelen dış borcunuzu ödüyorsunuz.
Ne demiş atalarımız; taşıma suyla değirmen dönmez…
