Cüneyt Arıtürk

ORUCU BOZAN VE BOZMAYAN HALLER

Cüneyt Arıtürk

RAMAZAN KÖŞESİ-10-

HAZIRLAYAN:  MUHAMMED CÜNEYT ARITÜRK

(Dünden Devam)

Yaraya sürülen merhemin, sindirim yoluna veya beyne gittiği bilinmiyorsa oruç bozulmaz.

Tozlu, dumanlı şey koklamak, başkasının içtiği sigara dumanı yahut tütsülerin dumanını çekmek orucu bozar. Fakat ağzından veya burnundan boğazına toz, duman kaçsa, oksijen gazı tüpü ile sunî hava verilse, başkalarının içtiği sigaranın dumanı ağzına, burnuna girmesinden sakınmak mümkün olmasa, oruç bozulmuş olmaz. Unlu işlerde çalışanın sakındığı halde, ağzına burnuna giren un tozları orucu bozmaz. Kömür işinde çalışan kimsenin ağzına, burnuna kömür tozu girse, orucu bozulmuş olmaz. Çünkü bundan sakınma imkanı yoktur. Diğer toz ve dumanların hükmü de böyledir. (Dürer)

SORU:

Damardan serum verilmesi, sadece imam-ı azama göre orucu bozduğu söyleniyor. Diğer mezheplere göre bozmuyor mu? Serumla gıda ve deva verilebiliyor. İhtiyacı olan suyu, gıdayı ve ilacı serumla alan kimsenin orucu bozulmaz mı? Oruçta gaye, yiyip içmeyi terk etmek olduğuna göre, ağız yolu ile değil de, damar yolu ile yiyip içenin orucu niçin bozulmaz?

CEVAP:

Dört mezhepte de, sağlam deriye konan ilaç, gıda ve deva, emilip içeriye nüfuz etse de oruç bozulmuş olmaz. Mesela kalp hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için dört mezhepte de orucu bozmaz. Bunun gibi, sağlam deriye konan nikotin yakısı da, vücut tarafından emildiği halde, dört mezhepte de orucu bozmaz.

Tabiî menfezlerden [deliklerden] giren şeyler orucu bozar. Şafiî’de, kulak tabii menfezdir. Kulağa konan sıvı-katı her şey, mideye girmiş gibi orucu bozar. Şafii’de idrar yolu da tabii menfezdir. Buraya ilaç, hatta pamuk konsa bile orucu bozar.

Dört mezhepte de ve bütün imamlara göre, yaraya konulan ilaç, cevfe [içeriye] giderse oruç bozulur. Şâfiî mezhebinde, dimağ [beyin], karın, bağırsak, mesane birer cevftir. Meselâ, baştaki kemik yarılsa, buradaki yaraya konulan ilaç, cevfe, yani beyne gideceğinden oruç bozulmuş olur.

Şafiî’de karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye, yani cevfe girdiği için oruç bozulur. Sağlam deriden bıçak cevfe girince oruç bozulduğu gibi, iğne ile adaleyi veya damarı yırtarak verilen ilaç, cevfe ulaşınca oruç bozulmuş olur. Hanefi’de ise, bıçak tamamen midenin içine girerse oruç bozulur.

Bugün tıpta, serumun mesaneye, dimağa ve vücudun her yerine gittiği kesin olarak bilinmektedir. O hâlde serum, dört mezhepte de orucu bozar. Sadece kaza gerekir. (Serum veya enjeksiyonla verilen ilaç, cevfe, [yani dimağ ve mesane gibi yerlere] gitmez) demek, çok yanlış olur, ilme ters olur.

Bütün doktorlar, damardan veya adaleden verilen ilacın, dimağ ve mesaneye gittiğini bildiriyorlar. O halde, işin aslını bilmeyenlere kanıp da, enjeksiyonla orucu telef etmeyelim.

[Buradaki Hanefi mezhebi ile ilgili bilgiler, Tahtâvî, Mebsut, Bedayi ve benzeri kitaplardan, Şâfiilerle ilgili bilgiler ise, Mecmû, Muğnil muhtaç, Tuhfe, Envâr, Kummesrâ, Bâcuri, Şerh-i İbni Bâcuri gibi muteber eserlerden alınmıştır.]

SORU:

Bir hoca, (Hanımı ile ilişkide bulunmak orucu bozmaz) dedi. İlişki orucu bozmaz mı?

CEVAP:

Bunu bir hocanın söylemesi mümkün değildir. Muhakkak bir yanlış anlama vardır. Cahil bir kimse bile böyle şey söylemez. İlişkide bulunmak orucu bozar ve kefaret gerekir. (Dürer)

Şâfiî mezhebinde, ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanıma ise kefaret gerekmez, fakat yine orucu bozulmuş olur, sadece kaza gerekir. (Tuhfe)

İlişkide kefaretin gerçekleşmesi için şu şartların bulunması gerekir:

1-Ramazan orucunu bozmuş olması gerekir. Ramazan orucunun kazasını tutarken veya başka oruç tutarken, bozana kefaret gerekmez.

2-Ramazan orucuna imsakten önce niyet etmiş olmalıdır. İmsakten sonra oruca niyet ederse veya hiç niyet etmeden ilişkide bulunursa, haram işlemiş olursa da, yalnız kaza gerekir.

3-Kasten ilişkide bulunmuş olmalıdır. Eğer unutarak ilişkide bulunmuşsa, kefaret gerekmediği gibi, oruç da bozulmuş olmaz, unutmak özür olur. Kefaret, orucu bozmanın değil, mübarek Ramazan-ı şerif ayının hürmet ve namus perdesini yırtmanın cezasıdır.

4-İlişki, imsak vaktinden sonra yani gündüz olmalıdır. Eğer imsak vaktine daha var zannı ile ilişkide bulunduktan sonra, imsak vaktinin geçmiş olduğunu anlarsa, kasten orucunu bozmadığı için sadece kaza gerekir, kefaret gerekmez.

5-İlişkiden sonra oruç tutamayacak kadar hasta olan kimseye kefaret gerekmez. Bunun gibi bir kadın ilişkide bulunduktan sonra, hayz hali vuku bulursa, yine kefaret gerekmez.

6-Kefaret olması için, ikamet ettiği yerde orucunu kasten bozmuş olmalıdır. Eğer seferde iken bozarsa, kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir. Seferde oruç tutmayan, sonra kaza eder.

7-Karı-koca kendi arzuları ile ilişkide bulunmuş olmalıdır. Mülci ikrah ile zorlanırsa, kefaret gerekmez. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak demektir. Birini zorlamanın ikrah olması için şu dört şart gerekir:

Zorlayan kimsenin, korkuttuğu şeyi yapabilecek kuvvette olması, zorlananın korkutulan şeyin muhakkak yapılacağını bilmesi, korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya üzücü bir şey olması, zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey olması gerekir. (İbni Abidin, Dürer-ül-hükkâm)

Bazı kimseler de, mastürbasyonun orucu bozmadığını, bazıları da bozduğunu ve kefaret gerektiğini söylüyorlar. Bunların ikisi de yanlıştır. Mastürbasyonun orucu bozduğu, fakat sadece kaza gerektiği, Hindiyye, Bahr ve Dürr-ül-muhtâr ve diğer fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bir Ramazanda iki defa mastürbasyon yapana kefaret de gerekir. Çünkü Ramazanın bir gününde, kaza gereken bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi kasıtla yine yaparsa, kefaret de gerekir.

(Devam edecek)

RAMAZAN FIKRALARI

BANA NE! SANA NE!

Bektaşi meşrep Siirtliyi aşikâre oruç yerken gören softanın biri kızgınlıkla söylenmiş:

-Böyle aşikâre yemek yemeğe utanmıyor musun. Ramazan’da olduğumuzu bilmiyor musun?

Muhatabı cevap vermiş:

-Ramazan’daysak, Ramazan’dayız! Bana ne!

Softa üstelemiş:

-Peki, sen Müslüman değil misin!

Beriki, kızgınlıkla cevap vermiş:

-Müslüman olsam da, olmasam da, sana ne?

***

“SİZ, YEMEKLERİN KUSURUNU BULMAYA DEVAM EDİN!”

İftar yemeğine davet edilen Siirtli muzip bir Hoca, akşam ezanı okunmak üzereyken, davetli olduğu ev sahibinin sofraya getirilmekte olan yemekleri beğenmeyip, hizmetçisine:

-Al, onu geri götür!

diyerek sofraya gelen yemekleri bir-bir geri çevirirken, ezanın okunması üzerine,  artık dayanamamış ve geri gönderilmekte olan bir yemeği, hizmetçinin elinden kaptığı gibi çala-kaşık yemeğe başlayarak iftarını açmış.

Bunun üzerine ev sahibi:

-

Yahu, yemek sofraya gelsin, hele az bekle!

diyecek olmuş.

Hoca, taşı gediğine koymuş:

-Siz, yemeklere kusur bulmaya devam edin! Ben, burada eski bir dosta rastladım. İfadesini alıyorum

demiş

..

***

“SEN DE BİZİM MEMLEKETE GEL”

Geçmiş yıllarda, Siirtli Hafızlar, Ramazan aylarında başka illere gider, zenginlerin evlerinde, konaklarında Kuran-ı Kerim okur, dönüşlerinde hatim okudukları zenginlerden iyi bir bahşiş ve hediyeler alarak,  Bayram ertesi Şehre dönerlerdi.

Yine bir Ramazan devresi için Malatya’ya giden Siirtli bir hafız, müdavimi olduğu ev sahibiyle Ramazan ayı boyunca karşılıklı

MUKABELE

okumuşlar. Bayram günü de, okudukları mukabelenin

HATİMİNİ

yapmışlar. Ev sahibi, Siirtli Hafıza:

-Sen, nasıl okuduğun mukabelenin sevabını benim ölülerimin ruhuna hediye ettinse, ben de, okuduğum mukabelenin sevabını, senin ölmüşlerinin ruhuna hediye ediyorum. Böylece, aramızda bir alacak, verecek meselesi de kalmamış oluyor. Sen, benim ölmüşlerimin ruhuna okudun, ben de senin ecdatlarının ruhuna okudum. Ödeşmiş olduk

diyerek şaka yapmak istemiş. Amma uyanık Siirtli Hafız hiç bunun altında kalır mı. Hemen cevabı yapıştırmış:

-Beyim, nasıl ödeşmiş olacağız ki! Ben yol hariç, bir aydan beri Malatya’dayım. Çoluk çocuğumdan, en önemlisi hanımımdan ayrıyım. Hanımımla aynı yatakta sarmaş dolaş yatmak varken, otel köşelerinde yatıp, kalkıyorum. İftar saatinde, çoluk-çocuğumun arasında olup, onların neşelerine katılacağıma, onlardan kilometrelerce uzakta, “acaba, toklar mı, açlar mı, bu iftar gününe yemek bulmuşlar mı, bulmamışlar mı?” düşüncesi içinde neler çektiğimi bir ben bilirim. Bir Allah bilir. Beyim, gerçekten ödeşmiş olabilmen için, Senin de Siirt’e gelmen, çoluk-çocuğundan ayrı kalman lâzım. Aksi takdirde bu senin dediğin adilane bir ödeşme olmaz!

Bu cevaptan çok duygulanan ve gayesi zaten şaka yapmak olan Malatyalı zengin, Siirtli hafıza umduğunun çok üstünde para ve hediyeler vererek yolcu etmiş…

RAMAZAN MÂNİLERİ

DAVULLAR ÇALAR DAN-DAN

HAB-I GAFLETTEN UYAN

DİLE, SAHUR VAKTİDİR

HER NE DİLERSEN HAK’TAN

ORUÇ, ATEŞE KALKAN

TUTAN, KURTULUR NARDAN

GERÇEK ORUÇ TUTANIN

BAŞINDA TAÇ VAR NURDAN

BİR ÖĞÜN YEMEĞİNİ

FAKİRLERE VERDİN Mİ

ANCAK AÇ KALAN BİLİR

AÇ OLANIN HALİNİ

HÂDİS-İ ŞERİF MEÂLİ ÂLİLERİ;

Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına,

genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar. (Tirmizi, Cihad 3, (1624))

Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın) (Müslim, Sıyam 164, (1161))

Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün. Anne ve babasına veya bunlardan

birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanında zikredildiğim zaman

bana salat okumayan kimsesinin de burnu sürtülsün! (Tirmizi, Davut 110, (3539))

BUGÜN İÇİN İFTAR SAATİ: 18:52

BUGÜN İÇİN İMSAK SAATİ: 04:09

Yazarın Diğer Yazıları