Cüneyt Arıtürk

LOZAN ANLAŞMASI VEYA TÜRKİYE'NİN TAPU SENEDİ!

Cüneyt Arıtürk

24 Temmuz, Gazeteciler Bayramı günü olmak yanında

LOZAN ANLAŞMASININ

imzalandığı gün olması açısından da önemlidir. 1923 yılının 24 temmuz günü Sevr anlaşmasının tarihin çöplüğüne süpürüldüğü ve Türkiye Cumhuriyetinin tapusu hükmünde olan

LOZAN ANLAŞMASININ

imzalandığı gündür.

Atatürk’e düşmanlığıyla ön plana çıkan ve bundan bir süre önce vefat eden Kadir Mısıroğlu adındaki sözde tarihçinin

(Lozan; Zafer mi Hezimet mi)

adında bir kitabı vardır. Tabii,

bir Atatürk düşmanının Lozan Anlaşmasını zafer olarak değil, hezimet olarak sunması kadar normal ne olabilir.

Bilindiği gibi Lozan anlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmıştır ve Türkiye Cumhuriyetinin

tapu senedi hükmündedir.

Günümüzde Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye’nin dış güçler ve iç hainler kanalıyla bölünmek istenmesi, ermeni soykırımı iddiaları, kürt sorunu ve yaşanan benzeri durumlar haklı olarak Sevr ve Lozan anlaşmalarında yaşanan tarihi olayları tekrar gündeme getirmiş bulunmaktadır.

Sözde tarihçi Mısıroğlu’na göre Lozan anlaşması, Türkiye açısından tam bir hezimettir! Şimdi biz, Osmanlı hükümeti tarafından imzalanan S

evr Anlaşması

ile

Mustafa Kemal

A

tatürk’ün kazanımlarından sonra imzalanan Lozan anlaşmasının karşılaştırmalarını yapalım ve (Lozan anlaşması zafer mi, hezimet mi) sorusunun cevabını okuyucularımızın vicdanına bırakalım.

Birinci dünya savaşı bittiğinde itilaf devletleri diğer devletlerle barış antlaşmalarını hemen imzalamalarına rağmen  Osmanlı Devleti’ni  nasıl paylaşacaklarına karar veremedikleri için kesin barışı geciktirdiler. Sevr anlaşması bu yüzden 10 ağustos 1920’de imzalanabildi.

Sevr anlaşmasına göre:

1.) İstanbul dışında bütün Trakya, Yunanistan’a bırakılacaktı.

2.) Suriye ve Lübnan, Fransa’ya terk edilecekti.

3.) Arabistan ve Irak, İngiltere’ye bırakılacaktı.

4.) İstanbul, Osmanlı devletinin başkenti olarak kalacak, fakat azınlıkların hakları korunmazsa, burası Türklerin elinden alınacaktı.

5.) Doğu Anadolu'da iki yeni devlet kurulacaktı. (Ermenistan-Kürdistan)

6.) Boğazlar, savaşta ve barışta bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacaktı.

7.) İzmir, Türklerde kalacak, fakat yönetimi Yunanlılara bırakılacaktı.

8.) Azınlıklara çok geniş haklar verilecekti.

9.) Osmanlı devletinin bütün gelir kaynakları, itilaf devletlerinin işgal masraflarına ve savaş tazminatını ödemeye harcanacaktı. Osmanlı devletinin maliyesi, itilaf devletlerinin tayin edeceği bir komisyonun elinde olacaktı

10.) Osmanlı devletinin en çok 50.000 kişilik bir ordusu olacak, ordunun ağır silahları, uçakları ve savaş gemileri olmayacaktı.

11.) Kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaktı.

İşte, Sevr buydu!

Ancak, Ankara Hükümeti servi tanımadığını açıkladı. Kurtuluş savaşlarının zaferle sonuçlanmasından sonra  24 temmuz 1923 tarihinde Lozan Anlaşması imzalandı. Anlaşma, İsviçre’nin Lausanne

(LOZAN)

şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalandı. Buna göre:

*Kapitülasyonların kaldırılmış olmasıyla, ekonomik bağımsızlığın önü açılmıştır.

*Türkiye Cumhuriyeti hiç bir devlete savaş tazminatı ödemek durumunda kalmamıştır. Sadece Yunanistan'a Karaağaç'ı vererek, bu ülkeye verdiği zararı ödemiştir.

*Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki azınlıklar Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiş, azınlıkların tamamı Türk uyruklu kabul edilmiştir. Azınlıklara hiç bir şekilde ayrıcalık tanınmamıştır. Batı Trakya'da yaşayan Türklerle, İstanbul'da yaşayan Rumlar haricinde olan, Anadolu ve Doğu Trakya'da yaşayan Rumlarla, Yunanistan'da yaşayan Türklerin mübadele edilmesi kararlaştırılmıştır.

*İstanbul'u işgal eden itilaf devletlerinin burayı boşaltmasına karar verilmiştir.

*Bu antlaşmada aleyhimize çözülen boğazlar ve Hatay sorunları 1936 ve 1939 yıllarında misak-ı millîye uygun şekilde sonuçlandırılmıştır.

PEKİ, LOZAN ANTLAŞMASININ ALEYHİMİZE OLAN MADDELERİ NELERDİR?

*Batı Trakya'daki Türk Yunan sınırı Mudanya antlaşmasına göre belirlenmiştir.

*Meriç Nehri kıyısında yer alan Karaağaç ve Bosnaköy Yunanistan'a bırakılmıştır.

*Bozcaada ve Gökçeada özerk bir yönetimle Türkiye'de bırakılmış, diğer adalar İtalya'ya verilmiştir. Türk sınırına yakın olan adaların silahsızlandırılmasına karar verilmiştir. Bu on iki ada 1945 senesinde müttefiklere, 1947 senesinde Yunanistan'a verilmiştir. Kaybettiğimiz on iki adayı bir daha geri alamadık.

*Ortodoksların dini lideri olan patrikhanenin İstanbul'dan taşınmasına izin verilmemiştir. Sadece siyasi yetkilerinin alınması kabul edilmiştir.

*Yabancı okullarda Türkiye Cumhuriyetinin kanunları ile eğitime devam edecekti.

*Osmanlı Devletinin borçları, buradan ayrılmış olan devletlerarasında paylaştırılmış, Türkiye Cumhuriyetine düşen kısmı Fransız Frangı ile taksitlendirilmiştir.

***

Tarihi anlaşmalar ortadayken, bu ülkede, Lozan’ı küçümseyen hatta küçümsemekten öte hezimet diye yorumlayan bunaklar var! Gerçekten, bu gibilerin akıllarına şaşmak gerekir. 10 Ağustos 1920’de Osmanlı İmparatorluğunun imzalamak zorunda bırakıldığı Sevr Antlaşması, Türk milleti tarafından reddedilmiş, yapılan savaşlar ve binlerce şehitlerimizin kanları pahasına 24 Temmuz 1923 tarihinde

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TAPUSU HÜKMÜNDE OLAN LOZAN ANLAŞMASI İKAME EDİLMİŞTİR.

Sevr’in dayatmaları arasında Anadolu’nun doğusunda iki yeni devlet kurulmasını ön gören madde ile yine aynı anlaşmada, azınlıklara geniş haklar verilmesi ön gören maddeler ortada. Ancak, haçlı zihniyetin eseri olan

Sevr

anlaşması, M

ustafa Kemal (ATATÜRK)

ile arkadaşlarının başlattıkları ve bütün milletin katkı sunduğu

İSTİKLAL

SAVAŞLARIYLA

yırtılarak tarihin çöplüğüne atılmıştır.

Sevr anlaşmasının yerine ikame edilen Lozan anlaşmasında ise Edirne’den, Kars’a; Kapıkuleden, Çukurca’ya kadar bütün vatan toprağı bir ve bölünmez kabul edilerek; yeni Türkiye Cumhuriyetinin sınırları çizilmiştir. Tüm azınlıklar da Türk uyruklu kabul edilmiş ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtilmişti.

Günümüzde aynı senaryo yeniden oynanmak istenmektedir.  Yani, Sevr’de yapılamayan Türkiye’nin bölünmesi, Ortadoğu projesiyle getirilmek istenmektedir. ABD, AB, NATO VE İSRAİL’İN dayatmaları sonucu getirilmek istenen budur. Savaşarak, yırtıp attığımız Sevr’i, şimdi

altın tas içinde ve barış adı altında sunmak istiyorlar.

Öyle inanıyoruz ki, Türkiye’yi eyaletlere bölmeyi içeren Büyük Ortadoğu Projesi asla gerçekleştirilemeyecektir. Bu ülkede yaşayan ve Türkiye Cumhuriyetini kendilerine

vatan

kabul edenler, kimlikleri ne olursa olsun, ülkenin bölünmesine yol açacak bir projenin gerçekleşmesine asla geçit vermeyeceklerdir. Yani, yüz yıl sonra hortlatılmak istenen S

evr,

yok olmuştur ve ebediyen yok olmak hükmündedir.

İşte, kimilerinin

hezimet

olarak tanıtmağa çabaladıkları,

LOZAN

ANLAŞMASININ

sağladığı kazanımlar! Bakalım, Türkiye Cumhuriyetinin bugünkü yöneticileri, bu kazanımları koruyabilmek iradesini gösterebilecek mi!

Şunu da anımsatalım, LOZAN ANLAŞMASININ 100 YILLIK BİR SÜREYİ KAPSADIĞI İDDİASINDA OLANLAR VAR. Yani, 2023 yılında hükmü sona erecek,

Sevrin hükümleri

geçerli olacakmış. Külliyen yalan! Öyle bir durum olsa ABD, AB, İSRAİL ve diğerleri neden Türkiye’yi böyle sıkıştırmaya kalkışsınlar! 2023’ü bekler, anlaşma belgelerini ortaya koyar,  hak talebinde bulunurlardı. Hem, 2023’e şunun şurasında ne kaldı ki!!!

Yaşasın Lozan ve Lozancılar. Kahrolsun Sevr ve Sevr seviciler…

ANEKDOT

İsmet Paşa’yı sevmeyenlerin, Lozan’ı küçümsemeleri doğaldır. Sultan 2. Abdulhamid’i alkışlayanların

ATATÜRK’Ü sevmeleri muhaldir.

TBMM eski Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, samimiyetle itiraf ederek demiş ki:

-Biz DP’nin propagandasını yaparken, Askerlikte PAŞA rütbesine ulaşmış ve meydan savaşları vermiş rahmetli İnönü için (ASKER KAÇAĞI) derdik, köylü vatandaşlar da inanırlardı…

Yazarın Diğer Yazıları