Yıl içinde Gazetecilik mesleğiyle ilgili üç ayrı gün vardır.
Bunlar:
*24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı,
*21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü ve
*10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’dür.
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Osmanlılar döneminde (Sultan 2, Abdulhamid) gazetelere uygulanan sansürün 1908 yılında 24 Temmuz günü kaldırılmış olması sebebiyle kutlanır. Bu açıdan, Türkiye’de görev yapan gazetecilere özel bir gündür.
21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü, adından da anlaşılacağı gibi dünya genelinde bir gün olup, bütün gazetecilere armağan edilmiştir. Osmanlılar döneminde de Tercüman-ı Ahval adı verilen gazete 21 Ekim 1860 tarihinde yayına başlamıştı.
(10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü) de sadece Türkiye’yede kutlanan günlerdendir. Bugünün serencamını şöyle özetleyebiliriz:
4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” Resmî Gazetede 10 Ocak’ta yayınlandığı için (10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü) olarak kutlanmaktadır.
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete patronu, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazetelerini yayımlamama kararı aldılar. Bu gelişmeler karşısında, İstanbul’da gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Sendika binası önünde toplanarak Vilayete kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise Sendika'nın öncülüğünde,
BASIN
adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar.
O tarihten sonra da 10 Ocak,
"Çalışan
Gazeteciler Bayramı"
olarak kutlandı. 1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak,
"Bayram"
olmaktan çıkarıldı ve
"Çalışan Gazeteciler Günü"
olarak anılmaya başladı.
1961’li yıllara göre, günümüzde basın alanı oldukça gelişmiştir. Televizyon yayınlarıyla, internet medyasıyla dünyanın herhangi bir bölgesinde meydana gelen bir olay, anında bütün dünyaya yayılmaktadır. Ancak, yine de yazılı basının farklı olduğunu belirtmekte yarar vardır. Sosyal medya, su üstünde yazılan yazıya benzer, anında uçar gider. Yazılı basın ise kalıcıdır, çünkü gelecek yüzyıllarda tarihe tanıklık edecektir.
Gazetecilik mesleğiyle ilgili günleri kısaca tanıttıktan sonra, gelelim asıl konumuza. Günümüz Türkiye’sinde maalesef çok sayıda tutuklu gazeteciler vardır. Kimileri mahkûm edilmiş, kimilerinin yargılamaları devam etmektedir. Muhabirler ve özellikle köşe yazarları, işlerinden kovulmakta,
“Sen patronsun, onun maaşını sen veriyorsun. Çizgiden çıkan bir yazı yazdı mı, bizi eleştirdi mi,
işine son vereceksin”
diyen iktidar sahibi siyasilerin talimatlarıyla işlerine son verilmektedir.
Günümüzde gazetecilik faaliyetlerinin özellikle Terörle Mücadele Yasası’nın son dönemdeki yorumlarıyla
“Terör Suçu”
kapsamında değerlendirilmesi, demokratik ülkelerde benzerine rastlanmayan durumların yaşanmasına yol açmaktadır. Bugün bile Türkiye, en çok tutuklu gazetecilerin bulunduğu ülkelerin başında gelmektedir. Gazetecilere,
(TERÖRİST)
yaftasının takıldığı tek ülke de Türkiye’dir.
Gazetecilerin, mesleklerini icra ederlerken, işlerini baskı odaklarından etkilenmeden, yapmaları çok önemlidir. Bunun yapılabilmesi ise, gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarının her zaman iyi olmasına bağlıdır. Hal böyleyken, görevleri gereği yazdıklarından, dile getirdikleri sorunlardan ve yaptıkları yorumlardan dolayı tutuklanan gazetecilerin durumlarını düşünün. Gazeteciler, günümüzde neredeyse Sultan 2. Abdulhamid döneminin sansürlerini çağrıştıran bir ortam içinde çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevlerinde geçirmek zorunda kalan bunca meslektaşlarımız varken, Gazetecilerle ilgili günlerinh kutlanmasının bir anlamı da kalmamıştır.
Son 20 yıllık dönem gazeteciler, yazarlar, aydınlar için baskıcı, sansürcü bir dönem olmuştur. Öyle ki, Türkiye tutuklu gazeteci sayısında dünya birincilik zirvesine oturmuş bulunmaktadır. Başkan Yardımcıları, bakanlar, hatta bizzat Cumhurbaşkanı bile sürekli olarak gazetecilere çatmaktadırlar! Gazeteciyseniz ve Hükümetin icraatlarını övdünüz mü, sizden iyisi yok! Ama hükümeti eleştirmeğe, yermeğe, icraatlarını tenkit etmeğe, yanlışlarını gündeme getirmeğe yeltendiniz mi, işiniz zor!
Maalesef kimi gazeteciler(!)
“dalkavukluğu”
kendilerine iş edinmişlerdir. İktidarı, hükümeti, Cumhurbaşkanını, Başkan Yardımcılarını bakanları, iller düzeyinde valileri, diğer yetkilileri alkışlar, “
gözlerinin üzerinde kaşları var”
denilmesine bile yanaşmazlar!
Bu arada, medyanın da gerçek anlamda görev yaptığını kabul etmek elbette zordur. Medyanın da büyük hataları vardır. Türkiye’de özgür medya yoktur. Kendi içinde 4 sınıfa bölünmüş bir medya vardır. Bunlar:
*Havuz Medyası,
*Paralel Medya,
*Merkez Medya ve
*Anadolu Medyasıdır.
Bir öz eleştiri yaparak belirtelim ki, maalesef, ülkemizde
GERÇEK ANLAMDA gazetecilik yapanların sayıları oldukça azdır ve giderek azalmaktadır.
Türkiye’de, tutuklu ve hükümlü gazetecilerin sayısının, dünyanın bütün ülkelerinden daha çok olduğu düşünülürse, medyamızın işlevini giderek yitirmesinin sebebi daha iyi anlaşılacaktır. Bugün için ülkemizde medyanın üzerinde yoğun bir baskı vardır. Bunun böyle olduğu tutuklu, hükümlü gazetecilerle, işlerini kaybeden gazetecilerin sayılarının yüksekliğinden belli olmaktadır.
Şu anda söyleyenin adını anımsamıyorum amma, beynelmilel bir gazeteciye ait olduğunu bildiğim bir anekdot vardır. Anekdotun orijinali olmazsa bile:
“Yöneticilerin hoşlarına giden her haber, her yorum magazindir. Haber ve yorum odur ki, yöneticileri kızdırsın veya en azından düşündürsün!”
şeklinde algılanacak bir ifadeydi.
Gerçekten çok güzel ve bütün meslektaşlarımız tarafından örnek alınması gereken bir gazetecilik anlayışı. Yöneticileri kızdırmayan, kızdırmak şöyle dursun alkışlayan, pohpohlayan haberler, yorumlar elbette ki magazin hükmündedirler. Gazeteci yolsuzlukların, haksızlıkların, noksanlıkların, eksikliklerin, aksaklıkların üzerine gidebilendir. Bunu yaparken zaman – zaman yöneticileri kızdıran veya en azından
(bunu neden böyle yaptım, keşke böyle yapmasaydım)
diye düşündürecek haberler, yorumlar yapandır. İşte bunu yapabilen gazeteci, gerçek anlamda gazetecidir. Alkışlamakla, pohpohlamakla gazetecilik yapılmaz. Böyle yapanlar, sadece bulundukları toplumlara değil, hatalarını sürdürmelerine sebebiyet vermek açısından yöneticilere de en büyük zararı verirler!
Çevremize baktığımız zaman, medyanın, medya olmaktan çıktığına, magazinleştiğine tanık olmaktayız.
Dalkavuk gazetecilerin bu tutumları, bize tarihi bir anekdotu anımsattı. Osmanlı Döneminde, işi sadrazama meddahlık olan biri etrafında pervane gibi dolanır, osuracak olsa
“oh! Ne hoş, mis gibi koktu!”
demekten bile haya etmezmiş!
Dalkavuğunu denemek isteyen Sadrazam bir gün
PATLICAN’IN NE KADAR yararlı bir sebze olduğunu söylemiş. Bunun üzerine dalkavuk başlamış PATLICANIN nimetlerini sıralamağa. Patlıcan kebabından girmiş, güvece, imambayıldıya, dolmaya kadar, aklına gelen patlıcanlı yemekleri bir-bir sıralamış.
Aradan bir süre geçtikten sonra, bu defa Sadrazam, patlıcanı yerecek olmuş. Dalkavuk durur mu. Bu defa da,
PATLICANI
yermekte öylesine ileri giderek demiş ki:
-
Bilmem ki Hazret-i Allah, böylesine yararsız bir sebzeyi ne için yaratmış, HERHALDE EŞEKLERE YEM OLSUN DİYE!
Bunun üzerine sadrazam dayanamamış ve birkaç gün önce
, PATLICAN HAKKINDA DÜZDÜĞÜ
METHİYELERİ ANIMSATMIŞ.
Dalkavuk, cevap vermiş:
-Paşa hazretleri, ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum!
Evet ve maalesef, Türkiye’de gazeteciliğin düşürüldüğü durum budur. Yine de, görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışırlarken, işlerinden olan veya cezaevlerine düşen meslektaşlarıma
(GEÇMİŞ OLSUN, ALLAH KURTARSIN)
dileklerimi sunarak, gerçek anlamda gazetecilik yapan bütün meslektaşlarımı yürekten alkışlıyorum.
ANADOLU BASINI!
10 Ocak tarihinin neden
(Çalışan Gazeteciler Günü)
olarak kutlandığını anlattık. Yaygın medya (İstanbul basını için) durum böyleyken,
Anadolu Basınına
gelince, iş değişir. Çünkü
Anadolu Basınında patron yoktur.
Gazete sahipleri de çalışan gazetecilerdir. Öyle ki, gazete sahipleri zaman-zaman gazete dağıtım işini bile üstlenmek zorunda kalırlar. Anadolu basınında gazete sahibi, aynı zamanda gazetesinin yazarı, muhabiri, fotoğrafçısı, hatta dağıtıcısı olabilmektedir! İşte, İstanbul Basını ile Anadolu Basını arasındaki bariz fark budur. Bunun için, Anadolu Basını, İstanbul basınından çok daha özgür, bağımsız ve cesurdur. Tek hedefi, ülkesinin, yöresinin sorunlarına neşter vurmaktır. İhale peşinde koşuşturan müteahhit, iş adamı,
PATRONLARI
olmadığı için, Anadolu Basının yazarları, çizerleri, muhabirleri daha cesur, atak ve gerçekçidirler.
İlimizde yayınlanan gazetelerin, zaman-zaman bizzat sahipleri tarafından teker-teker dağıtıldıklarına şahit olmuşsunuzdur. Doğrusunu söylemek gerekirse, benim de, gazete dağıttığım çok olmuştur. Gerekirse ve ihtiyaç olursa, yine, seve-seve dağıtırım.
İşte, Anadolu Basını, bu açıdan İstanbul basınından farklıdır. Çünkü Anadolu Basınında PATRON YOKTUR. Gazetenin en aktif ÇALIŞANLARI, genelde gazetenin sahipleri olurlar. Yani, Anadolu Basınında GAZETE PATRONLARI YOK, GAZETE ÇALIŞANLARI VARDIR!
Bu açıdan, 10 Ocak tarihi Anadolu Basınının Gazete Sahipleri için de
“ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ”dür.
Çalışan bütün gazeteci meslektaşlarım yanında, gazetelerin hem sahipleri, hem en ağır işçileri konumunda olan
ANADOLU BASININA MENSUP OLUP DA, SÖZDE PATRONLARI GİBİ GÖRÜNEN, ÇİLEKEŞ SAHİPLERİNİN DE GÜNLERİNİ
bu düşünceler içinde yürekten kutluyorum.
Türkiye genelinde 150 kadar gazeteci tutuklu. Birçok TV kanalı, radyo, ajans, gazete, dergi kapatılmış, 2 bine yakın gazeteci işsiz bırakılmış durumda! Yani anlayacağınız,
GAZETECİLİK ARTIK EN ZOR VE EN TEHLİKELİ ZANAATLER SINIFINDA!
İşin acı tarafı, tutuklanan gazetecilerin büyük çoğunluğu terör örgütü üyesi olmak, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak, terör örgütlerini övmek gibi çok ağır ithamlarla suçlanmaktadırlar. Haklarında müebbet hapis cezası istenen
GAZETECİLER
bile var!
Biz de, bu gerçekten yola çıkarak, Çalışan Gazeteciler Gününü kutlamak nezaketini gösterecek yetkililere söylüyoruz:
-Sayenizde, günü kutlanacak doğru dürüst gazeteci mi kaldı!
GAZETECİLİK MESLEĞİ İLE İLGİLİ SÖZLER
*Milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacak olan' yazılı ve görsel basın çalışanlarımıza işlerinde kolaylıklar diliyorum.
Mustafa Kemal Atatürk
*Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir!
G.Orwell
*Gazetecilik, okuyucularının tarihe tanıklık etmesini sağlar; kurgu okuyucularına yaşamak için bir fırsat verir. -
John Hersey
*Gazetecilikte ses çıkarmak, öğrenmekten daha kolaydır. Özelleştirmek, terlemekten daha zariftir. -
Harold Evans
*Ahlaki olmayan bir gazetecilik imkansızdır. Her gazeteci ahlakçıdır. Kesinlikle kaçınılmaz. Bir gazeteci, dünyaya ve çalışma şekline bakan, her gün olaylara yakından bakan ve gördüklerini rapor eden, başkalarını dünyayı, etkinliği temsil eden biri. Gördüklerini yargılamadan işini yapamaz. -
Marguerite Duras
*Gazetecilik, düşmanlarını paraya çevirmek olarak tanımlanabilir. -
Craig Brown
*Gazeteci: hiçbir fikri olmayan ama onları ifade edebilen bir kişi; yeteneği son teslim tarihine kadar iyileştirilmiş bir yazar: ne kadar çok zaman geçirirse o kadar kötü yazar. -
Karl Kraus
*Gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz. -
Walter Lippmann
*Neler olup bittiğini fark edemeyecek kadar aptal ya da kendisiyle dolu olmayan h*!er gazeteci, yaptığı şeyin ahlaken savunulamaz olduğunu bilir.
- Clive Owen
*Hâlâ inanıyorum ki eğer amacınız dünyayı değiştirmekse, gazeteciliğin daha kısa süreli bir silahtır. -
Tom Stoppard
*Gazetecilik, yakın zamanda vaazları, dersleri ve kitapları geçersiz kılan büyük bir güçtür. -
Theodore Tilton
*Gazetecilik, hiçbir zaman büyümek ve gerçek dünyaya çıkmak istemeyen insanlar için bir tür meslek, zanaat ya da rakettir. -
Harry Reasoner
*Gazetecilik, hareket etmeyi bırakana kadar önemli hikayeleri bir yastıkla örtmekle ilgilidir. -
David Burge
*Gazetecilik eğlenceye sürükleniyor. Ciddi
haber
bölümleri,
haber
eğlencesi ve
haber
komedisi arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. -
Drew Curtis
*Muhtemelen romancıların gittikçe daha fazla gazeteciden uzak durmaya çalışmasının küçük bir nedeni, romancıların gerçeği yazmaya ve gazetecilerin kurgu yazmaya çalışmasıdır. -
Graham Greene
*Gazetecilik geleceğe bir inanç eylemidir. -
Ann Curry
*Önemsiz gazetecilik, en az bir şeyi doğru yapan bir toplumun, sorumlu gazeteciliğin başladığı yeri dikte edebilecek kimsenin olmaması gerektiğinin kanıtıdır. -
Tom Stoppard
*Her iyi gazeteci, ticaretinin bir gün frenolojinin yoluna gidebileceğinin ve dahası, nüfusun yok oluşunu protesto edemeyeceğinin farkındadır. -
David Remnick
*Gazetecilik alanı doldurma zorluğunu aşma becerisidir. -
Rebecca West
*Edebiyat ve gazetecilik arasındaki fark gazeteciliğin okunamaz olması ve edebiyatın okunmamasıdır. -
Oscar Wilde
*Gazeteciler kelimeleri kapsar ve kendilerini gazetecilik yaptıkları düşüncesine sokarlar. -
Hedrick Smith
*Her yetenekli editör, ikna edici olan dünyanın hükümdarı değil midir? -
Thomas Carlyle
*Gazetecilik, demokrasi gibi, elde edilen bir şey değildir. Bu devam eden bir çalışmadır ve her gün sonuncusu kadar iyi değildir. -
John Maxwell
*Hamilton Gazetecilik asla sessiz olamaz: bu onun en büyük erdemidir ve en büyük hatasıdır. -
Henry Anatole Grunwald
*Gazetecilik, bunun büyük bir yüzdesi, iktidara, saçmalıklara, her türlü şike üzerine baskı yapmaya adanmış olmalı ve eğer bir davayı davet edecekse, onu getirin. -
David Remnick
*Gazetecilik sonuçlarla ilgilidir. Topluluğunuzu veya toplumunuzu en ilerici şekilde etkilemekle ilgilidir. -
Anas Aremeyaw Anas
*Gazetecilik susturulduğunda edebiyat konuşmalıdır. Çünkü gazetecilik gerçeklerle konuşurken, edebiyat gerçekle konuşur. -
Seno Gumira Ajidarma
*Gazetecilik her zaman eksik olanın sanatıdır. Bitler ve parçalar alırsınız.
- Anthony Shadid
*Gazetecilik asla bencil amaçlarla ya da sadece geçim kaynağı kazanmak ya da daha da kötüsü para biriktirmek için fahişelenmemelidir. -
Mahatma Gandi
*Gazetecilikte, her zaman önce onu almak ve doğru yapmak arasında bir gerilim olmuştur. -
Ellen Goodman
*Gazetecilik aceleyle edebiyattır. -
Matthew Arnold
*Gazeteciler kendileri için, aynı zamanda şöhret tapınağı olarak da adlandırılan küçük bir ahşap şapel inşa ettiler, içinde gün boyu portre çekip çekip, konuştuğunuzu duyamayacağınız bir çekiçleme yaptılar.
- Georg Christoph
*Gazetecilik çalışmanın tek düşünülebilir alternatifidir. -
Jeffrey Bernard
*Gazeteciliğin bir kısmı kendilerini hizmet etmeyi düşündükleri insanlardan ayrı ve bir dereceye kadar düşünüyor. -
Brit Hume
*Gazetecilik popülerdir, ancak esas olarak kurgu olarak popülerdir. Hayat bir dünya, gazetelerde görülen başka bir dünya. -
Gilbert Chesterton
*Gazeteciliğin gazetecinin bakış açısından olmasına izin vermek. Genellikle hayır-hayır ve gazeteciler tamamen nesnel olmaya teşvik ediliyor. -
Marisa Tomei
*Gazetecilik bir tür rekabetçi çığlık haline geldi: önemsiz ama gürültülü ve acil olan şey, zamanla gelişen önemli meselelere göre önceliklidir. - Ted Koppel
*Biz gazeteciler, çok çeşitli konular hakkında çok az şey bilmelerini istiyoruz; nesnel olarak böyle kalıyoruz. -
Dave Barry
*Gazeteciliği gerçekten ciddiye alıyorlar çünkü bu gücün ne olduğunu ve olabileceğini biliyorlar. -
Christiane Amanpour
*Gazetecilik en iyi ve en etkili olanı eğitimdir. Görünüşe göre insanlar ne kendileri ne de başkaları için öğrenmeyeceklerdi. -
Martha Gellhorn
*Bilgi medyası büyüdükçe, takip ettikleri cesaret ve özgürlük de azalır. -
Eric Sevareid
*Gazetecilik sizi öldürecek, ama siz oradayken sizi hayatta tutacaktır. -
Horace Greeley
*Gazetecilik kusurlu bir meslektir, fakat kendi kendini düzelten bir mekanizması vardır. Gazetecilik kuralı: herkesle konuşun. -
Lawrence Wright
*Gazetecilikteki cesaret popüler olmayanlara değil, popüler olmayanlara yapışıyor. -
Geraldo Rivera
*Hiç bir şey okuyan adam, gazetelerden başka bir şey okuyan adamdan daha iyi eğitimlidir. -
Thomas Jefferson
*Gazetecilik, kamuoyunu tanımada ve ifade etmede ayrı bir yere sahiptir. -
Mahatma Gandi
*Bize eğitimsizlerin görüşlerini vererek gazetecilik, toplumun cehaletiyle iletişim halinde kalmamızı sağlar. -
Oscar Wilde
ANEKDOTLAR
Gerçek demokrasinin olmadığı iddia edilen 1937’li yıllarda Şair ve Yazar Hemşerimiz
Merhum
ENVER AYTEKİN’in
Gazeteniz SİİRT’TE şiirleri, makaleleri
yayınlanmaktaymış.
Dönemin yetkililerinin hoşlarına gitmeyen tenkit edici yazılar sebebiyle o dönemde Gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olan
Merhum Haydar Kılıççıoğlu’nu
savcılığa davet ederek, dikkatini çekmişler ve adı geçen yazar hemşerimizin böyle aşırı yazılar yazmaması konusunda uyarmasını istemişler. Bunun üzerine merhum Haydar Kılıççıoğlu’nun aslında gazeteciler için bir
VECİZE
olarak değerlendirilmesi gereken şu cevabı verdiği söylenir:
-ENVER AYTEKİN, ERBAB-I KALEMDİR. İstediğini yazar. Biz onu yönlendiremeyiz!
Evet, Türkiye’nin tek partili döneminde bir Gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, o zamanın etkililerine ve yetkililerine böyle cevap verebiliyordu. Şimdi, güya çoğulcu demokraside yaşıyoruz amma, söz gelimi bir yetkili, bir gazete patronunu çağırtarak:
-Yazarına söyle, böyle yazılar yazmasın!
derse, inanın ki, bunu yapacak ve gerekirse çalışanına yol verecektir.
***
Yandaş medyaya ait bir gazetenin Patronu, yazılarında zaman-zaman iktidarı eleştiren yazarını çağırmış ve söylenmiş:
-Bak kardeşim, biz buradan ekmek yiyoruz. Ya gazetenin politikasına uyumlu yazılar yazarsın, ya da bizden ayrılırsın! Ha, bir de şu var. İstersen hiç yazı yazma, maaşına yüzde 50 zamla işine devam et!