Çocuk:
-“Baba, Türk müyüz, Arap mıyız, Kürt müyüz, Laz mıyız, Çerkez miyiz, başka bir milletten miyiz!!”diye babasına sormuş. Babası da meğer aynı soruyu yıllar önce kendi babasına sormuş, Dedesi, babasına:
-(Elhamdülillah Müslümanım) de geç! demiş!
İyi de, burada eksik bir tanıtım var. Yeryüzünde 57 Müslüman devlet bulunmaktadır. Müslümansın amma, hangi ülkenin Müslümanı! Hatta 57 Müslüman ülkeyi bir yana bırakın, halkının kahir ekseriyeti Müslüman olmayan ülkelerde mesela Çin’de, Rusya’da, ABD’de ve diğer bütün ülkelerde yaşayan Müslümanlar bulunmaktadır!
-Elhamdülillah Müslümanım!
demekle iş bitmiyor! Bir kimse (Ben Arabım), (Ben Türküm), (Ben Kürdüm) veya başka bir ırktan olduğunu söylerse bu ırkçılık olmaz. Irkçılık, kendi ırkının, diğer ırklardan üstün olduğunu iddia etmek, diğer ırkları hor ve hakir görmektir! Bir kimse, kendi ırkını (üstün ırk) olarak tanımlamaz, başka ırktan insanları hor ve hakir görmezse, kendi ırkını ikrar etmesinde beis yoktur. Mensup olduğun ırkı değil de, dinini soruyorlarsa o zaman da
(Elhamdülillah Müslümanım!)
dersin, ama sana dinini değil de ırkını, milliyetini soruyorlarsa, o zaman, ona göre cevap vermen gerekir!
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun)
bir hâdis-i şeriflerinde:
-"Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur, Cennet ehlinin konuştukları dil Arapçadır."
Buyurmuşlardır. Yani bin kere haşa Peygamber Efendimiz şimdi ırkçılık mı yapmış olmakta! O Peygamber ki yine bir hadis-i şeriflerinde mealen:
(Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme
, [Arap olmayana]
Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir)
buyurmuşlardır.
Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı gibi, ırkçılık davası gütmek başka, mensup olduğu ırkı ikrar etmek başkadır.
Kur’an-ı Kerim’de de mealen:
(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.)
(Hucurat) buyrulmuştur. Yani insanların milletlere, kabilelere ayrılmış olmaları, birbirlerini tanımaları açısından gereklidir.
Bugün, adı Birleşmiş Milletler olan bir kuruluş vardır. Bu kuruluşun sınırlarını belirlediği, adlarını tanımladığı bölgeler bulunmaktadır. Edirne’den-Karsa kadar olan 780 bin kilometre kare alan üzerinde kurulu Devletin adı da, Türkiye Cumhuriyeti olarak tescillenmiştir. Bu ülkenin sınırları içinde yaşayan ve vatandaşlık bağıyla bağlı olanların hepsi de kendilerini tanımladıkları zaman
TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI
olarak tanımlamak durumundadırlar. Ben şimdi
(ARABIM)
ya da
(KÜRDÜM)
dersem ve köken itibarıyla gerçekten Arap veya Kürt isem, kendimi tanıtmış olamam. Yeryüzünde dilleri Arapça olan muhtelif ülkeler var. Peki, hangi ülkenin Arabıyım! Mısırlı mıyım, Suudi mi, Lübnan veya Libyalı mı veya diğer bir ülkenin Arabı mı!
Gerçekte ben, uluslararası statü çerçevesinde ırkım, dilim, dinim ne olursa olsun
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
VATANDAŞIYIM!
Ülkemden, bir başka ülkeye gittiğimde, taşıdığım pasaport
TÜRKİYE CUMHURİYETİ PASAPORTUDUR. O HALDE, BEN KENDİMİ (TÜRK) OLARAK
tarif etmek durumundayım.
Bu düşünceler içinde:
-Dinin nedir?
diye sorulduğunda:
-Elhamdülillah Müslümanım!
diyeceğim amma:
-Kimliğin nedir?
diye sorulduğunda da:
-Elhamdülillah Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım!
diye cevap vereceğim!