Cüneyt Arıtürk

8 MART'A DOĞRU

Cüneyt Arıtürk

Kadınların önemlerinin topluma benimsetilmesi açısından kutlanan 2 gün vardır. Bunlardan biri 5 Aralık günüdür ki, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasını sağladığı tarih olması açısından önemlidir. Bir de 8 Mart tarihlerinde kutlanan

(Dünya kadınlar Günü) veya gerçek adıyla (Dünya EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ) vardır.

8 Mart 1857 günü  ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında grev başlatmışlardı.

Ancak,  polis işçilere saldırmış ve onları fabrikaya kilitlemişti. Bu arada çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can vermişti.

İşte bugünün anısına Ağustos 1910 tarihinde  Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı)  Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Ondan sonra birçok Devlet de bu etkinliği benimseyerek

(DÜNYA KADINLAR

GÜNÜNÜ)

sahiplendiler.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlanmağa başlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlanmaya devam edilmektedir.

Maalesef, 5 Aralık ve 8 Mart günlerinde Kadınlar Gününü kutlamamıza karşılık toplumumuzda hala sözün tam anlamıyla

(KADININ ADI

YOK!)

En basitinden bir örnek verelim. Ölen kadın için

SALA VERİLİRKEN DAHİ KADININ ADI VERİLMEZ.

Bu arada bir özeleştiri yapayım. Dikkat ettim, gazete olarak biz de,

(VEFAT

EDENLER) veya (BAŞSAĞLIĞI) MESAJLARI

yayınlarken, ölen kadın ise adını vermiyoruz. Falancanın kızı, filanın eşi, feşmekanın kız kardeşi, halası, teyzesi diyerek geçiştiriyoruz. Yani, ölümünde bile

KADININ ADI YİNE YOK!

İşin doğrusu Gazete olarak vefat edenlerle ilgili bilgileri genelde

ÇARŞI CAMİİ SİTESİNDE (VEFAT VE

TAZİYELER)

adı altında yayınlanan bölümden alıyoruz. Sitede, salası verilen kadınların adları olmadığı için ve biz de isimlerini bilmediğimizden

ÖLEN KADINLARIN ADLARINI VEREMİYORUZ!

Peki, biz sözde Müslümanlar kadınların adlarını kullanmaktan ısrarla kaçınırken

VE KADININ ADI YOKKEN, KUR’AN-I KERİM’DE KADININ ADI VAR MI, YOK MU!

İşte, alfabetik sıraya göre Kur’an-ı Kerim’de geçen

KADIN ADLARI:

ADİLE. AHSEN.

AKİFE. ALEYNA, ALİME, AMİNE, ASİFE, ASİYE, AZİZE,  AZRA, BETÜL,

BELKIS,

BEŞİRE,  BÜŞRA, CENNET, EBRAR, ELİF, EMEL, EMİNE, ESİN, ESMA, ESMANUR,ESRA, HACER,HAFİZE, HAKİME, HALİLE, HALİME, HAMDİYE, HAMİDE, HANİFE,

HASİBEHAYAT

,  HAYRİYE, HUTAME, HÜSNA,  İMRAN,  İREM, KAMİLE,  KERİME, KEVSER, KEZBAN, LAMİA, LATİFE, NECVE, MECİDE, MELEK, MELİKE  MERCANE, MERYEM, MİNEL, MİNE, MİNNİ,   MUKADDES, MÜMİNE, MÜNİRE, NAİME, NEHİR, NECMİYE, NİSA, HAYRUNNİSA, NUR. BEYZANUR,  RAHİME, REŞİDE, RÜVEYDE, RÜYA, SABRİYE, SALİHA, SAİDE, SEFERE, SELİME, SEMA, SERAP, SULTAN, TAYYİBE, TENZİLE, TUBA, TURAB, TUVA, ÜNZİLE, VAHİDE, ZEKİYE…

Bütün Kadınların, Dünya Kadın Hakları gününü kutluyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları