2022 yılının 21-26 Mart tarihleri arası günler
(Dünya Ormancılık Haftası)
olarak kutlanmaktadır. Maalesef, günümüzde ormanlarımız ve tüm doğal varlıklarımız hiç olmadığı kadar büyük tehditler altındadır. Maden çıkarmak, yol geçirmek, HES kurmak için ağaçlar kesilmekte, ormanlar tüketilmektedir. Belki de yüzyılların ürünü olan ormanlar tüketilirken, göstermelik olarak dikilen fidanlarla, sözde ağaçlara önem verilmesi adeta bir komedya gibidir. Yakın bir geçmişte, ömürleri bin yıl olan zeytin ağaçlarının kesildiğine şehit olmuştuk da yüreklerimiz yanmıştı. Maalesef, zeytin ağaçlarının kesilmesine müsaade edenler,
ZEYTİN DALI
harekâtını başlatanlardır. Bu ne büyük bir tezattır!
Kişisel çıkarlarımız uğruna ev yapmak, fabrika inşa etmek, yol açmak, maden çıkarmak, kimi zaman sadece yok etmek için acımasızca ormanları kesiyor, yakıyor, işgal ediyoruz. Oysa ormanlar sadece insanlara ait değildir. Aynı zamanda hayvanların ve bitkilerin de yuvalarıdır. Sağladığı oksijen ile de, insanoğlunun hayat kaynağıdır. Tüm bunların yanında, toprağı; yani “yaşam”ı, en büyük tehdit olan erozyondan koruyan, su varlığımızı zenginleştiren yeşil bir örtüdür. Ormanların faydaları saymakla bitmez. Sellerin ve taşkınların oluşmasını önler, yer altı sularının birikmesine yardım eder, iklim üzerinde olumlu etkiler yapar, havayı temizler, gürültüyü azaltır. Yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır. Ekolojik olarak çok hassas bir konumda bulunan ormanlarımız iklim ve toprak yapısındaki çeşitlilikten kaynaklanan ender bir biyolojik zenginliktir.
İnsan eliyle yapılan ağaçlandırmalar, asla doğal ormanların yerini tutamaz. Doğal ormanlarda yüzlerce tür ağaç, bitki, hayvan bir arada uyum içinde yaşayan bir ekosistemi oluşturur. Bu açıdan, insan eliyle oluşturulan hiçbir ağaçlandırma, asla doğal olanın yerini tutamaz. Bu bilgiler ışığında ülkemizde son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde başta ormanlarımız olmak üzere doğal varlıkların korunmasına ilişkin bilinç ve duyarlılığın artması son derece ümit vericidir.
Yazımızı Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına salat
ve selam olsun)
ağaçlarla ilgili sadece iki hadis-i şerifin meali alilerini sunarak noktalayalım:
*“Kıyamet kopuyor olsa ve birinizin elinde bir fide bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikebilirse bunu hemen yapsın!”
*“Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır, ondan çalınan şey kendisi için sadakadır, yabânî hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.”
(YEŞİLLİKLER İÇİNDE BİR SİİRT!)
Dünya Ormancılık Haftası içindeyken anımsadım. Bir dönemin Siirt Belediyesi oldukça iddialı bir slogana vurgu yapmış ve amacını
(İçinde yeşillikler olan Siirt değil, yeşillikler içinde bir Siirt)
olarak vurgulamıştı. Ancak, iddiasını gerçekleştiremedi. Taahhüdü su üstünde yazılmış yazıya dönüştü. Giderek betonlaşan Siirt’in, yeşil alanlarla bezendirilerek yeniden yaşanır bir Şehir konumuna getirileceği konusunda projeler üretilmelidir. Gerçi eski devlet hastanesi arsası üzerinde
(MİLLET BAHÇESİ)
adı altında bir yeşil alan oluştkuruldu ama, koca şehir için yeterli değil. Gerçekten de
(içinde yeşillikler olan Siirt değil, yeşillikler içinde bir Siirt)
oluşturulsun istiyoruz.
Evet,
(İçinde yeşillikler olan bir Siirt değil,
yeşillikler içinde bir Siirt)
hep hayalimiz olmuştur ve olmağa devam edecektir. Özellikle Karadeniz Bölgesindeki şehirleri gezip gördüğümüzde yeşillikler içinde olan şehirlere hayran kalmamak elde değil.
Bizim eski bir türkümüz vardır. O türkünün bir dörtlüğü şöyledir:
SİİRT ETRAFI TEPE
AĞAÇLAR SERE SERPE
YEŞİL DUVAK ALTINDA
YAR HEM GÜZEL, HEM KÖRPE
Siirtliler olarak yeşili ne kadar sevdiğimiz bu türkümüzden de bellidir. Gerçi, Şehrin etrafındaki tepelerde bulunan ağaçların tümüne yakınını kestik. Kel tepelere ve betonarme yapılara çevirdik. Son yıllarda hızla artan betonlaşmalar yüzünden, Şehrimizin yeşil olma özelliğini yitirdik. Maalesef, Şehrimizde de hızlı bir şekilde gelişen betonlaşma yüzünden yeşile hasret kaldık. Siirt artık ağaçların sere serpe olduğu bir Şehir olmak özelliğini çoktan yitirdi. Bir zamanların
BAHÇELİEVLER MAHALLESİ bile (BETONEVLER MAHALLESİNE)
dönüştü!
Evet, (İçinde yeşillikler olan bir Siirt değil, Yeşillikler içinde bir Siirt)in
hedeflemesi bu şehirde yaşayanlar olarak hepimizin dileğidir. Dolayısıyla yeni yapılacak inşaatlara ruhsat verilirken, bu kriteri gözetlemek gerekir. Biz, (içinde yeşillikler olan) bir Siirt’e bile çoktan razıyız. Hele bu (Yeşillikler içinde bir Siirt olsa!) İçinde yeşillikler olan bir Siirt, nur ise, (Yeşillikler içinde bir Siirt) nuran ala nur olur!
ANEKDOT
Adamlarıyla birlikte çevreyi gezen Padişah 80-90 yaşlarında bir ihtiyarın
FİDAN
dikmekte olduğunu görmüş, yanına giderek sormuş:
-Ey piri fâni. Yaşın 80’i, 90’ı bulmuş. Bu fidanların büyüyerek, meyve verdiğini ve meyvesinden yiyebileceğini ümit ediyor musun ki, dikiyorsun?
Yaşlı adam cevap vermiş:
-Bizden öncekiler diktiler, biz yiyoruz. Biz de dikeceğiz ki, bizden sonrakiler yesinler!
Yaşlı adamın cevabından çok hoşlanan Padişah, adama bir kese altın verilmesini emretmiş.
Altın dolu keseyi alan adam, Padişaha teşekkür ederek söylemiş:
-Padişahım, el âlemin diktiği fidan 10-15 yıl sonra ürün verir, benim diktiğim fidan daha elimdeyken meyvesini verdi.
Yaşlı adamın bu cevabından da çok hoşlanan padişah, adama bir kese daha altın verilmesi emrini verince, ihtiyar yine teşekkür ederek söylenmiş.
-Padişahım, el âlemin diktiği fidanlar yılda bir mahsul verirken, benim fidanım daha elimdeyken iki mahsul birden verdi…