Tıpkı geçen yıl idrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayı gibi bu yılda buruk bir Ramazan idrak ediyoruz.. Ramazan’dan bir gün önce her mahallede yakılan o dev melede ateşlerini sembolik olarak birkaç yıllık yakılmalarını hariç tutarsak, unutalı neredeyse 50 yıla varıyor.. Çocuklarımız ve gençlerimiz melede ateşi için çalı-çırpı toplamayı, birlikte iş yapmayı, bir olmayı, birlikte aynı heyecanı hiç tatmadılar.
Sahur vakti müezzinlerimizin minarelerden okudukları o taborları birçoğumuz artık hatırlayamıyoruz bile.. Ama yine de teravih namazımızı kılabiliyor ve kısmelerimizi çıkarabiliyoruz diye de avunuyorduk.
Ancak geçen yılın Ramazan’ı ile bu yıl idrak edeceğimiz Ramazan’da teravih namazını birlikte kılmanın insanın ruhunun derinliklerine işleyen o güzel duygusundan da mahrum kalacağız.. Hep birlikte dualarımızı okuyamayacağız.. Salavatı Şerifeler getiremeyeceğiz.. Kısacası o coşkuyu ve sevinci yaşayamayacağız.
Olanda hayır var demek ve mevcut durumu en iyi şekilde değerlendirmek lazım.. Her şeyden önce arefe günü “kısme”lerimizi çıkarabiliriz.. Bilmeyenler için söyleyeyim kısme, kandil ve Ramazan arefesinde varlıklı aileler durumlarına göre 40-50 ekmek ile üzerlerine birer helva ile mevsim meyvesi eklenerek yoksul komşular ile mezarlığa gelen dilencilere dağıtılırdı.. Artık bunu yapamayız diyorsanız bedelini tahmini olarak hesaplayın ve onu para ya da daha anlamlı bir gıda maddesi olarak çıkarın.
Medresede öğrenim gören öğrencilere “ratop” yemeği gönderemeyiz belki .. Yani her akşam yediğimiz yemekten o öğrencilere pay ayıramayacağız.. Ama onun yerine bir başka hayrı ikame edebiliriz.
Yani çaresiz değiliz.. Ramazan ayını manevi açıdan daha verimli geçirmek için değişik imkanları kullanabiliriz.. Bir de artık her ne kadar sesine uyanmıyorsak da en azından bazı geceler Ramazan davulunun sesinin dinleyelim.
Yeter ki isteyelim…