Devletlerin yönetimlerinde birbirlerinden bağımsız olmaları gereken üç kuvvet vardır. Bunlar
YASAMA, YÜRÜTME ve
YARGI olarak adlandırılırlar.
Her ne kadar bunların yanlarında dördüncü kuvvet olarak
MEDYA
konulsa da, bana göre geçersizdir.
Demokrasiyle idare edilen ülkelerde
YASAMA ERKİ
yasaları, kanunları hazırlamayla ilgili kuvvettir. Parlamenter sistemlerde bu işi yapmak, o ülkenin vatandaşları tarafından seçilmiş meclislerin görevidir.
YÜRÜTME ERKİ
ise çıkarılan yasalar doğrultusunda ülkenin sorunlarını çözmekle görevlidir. Yürütme erkinin en önemli kademeleri Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve hükümetlerdir.
ADALET ERKİ,
YASAMANIN VE
YÜRÜTMENİN
yasalara uygun hareket edip etmediklerini denetlemek görevinhi icra eder. (Kuvvetler ayrılığı) kavramı, bu üç erkin birbirinden bağımsız olmaları durumudur. Hele YARGI erki, adaletin sağlanabilmesi açısından tamamen bağımsız olmak zorundadır.
Yargı erki, gücünün farkında olsa, yasalardan gelen gücünü bilse ve doğru olarak kullansa, yasalara uygun kararlar vermek konusunda kılı kırk yarsa, yasamayı ve yürütmeyi de hizaya getirebilir. Ne yasama, ne yürütme tarafsız bir yargıya asla müdahale edemez ve kontrolü altına alamaz. Diyelim ki yasama veya yürütme yargıya müdahale etti ve dolaylı olarak cezalandırmaya kalkıştı. Yargı hakkını araken, yine kendi mensuplarından hak arayışına girişecektir. Yani, haklarını arayacakları merci, yine kendi erkleridir!
Ancak, yargı erkinin güçlü olması, adalet konusunda göstereceği hassasite bağlıdır. Yargı erki, kararlarının adil olduğu ölçüde güçlüdür. Yargı erkini yürüten hâkimler ve savcılardır. Hâkimler ve savcılar tam anlamıyla tarafsız olur ve yasaların kendilerine verdiği gücü en isabetli şekilde kullanacak olurlarsa sadece kendilerini değil, bulundukları toplumların da güçlenmelerinin garantisi olurlar. Haksızlıkların, hukuksuzlukların önlerinde en güçlü setti oluştururlar.
Evet, adalet, bütün toplumlar için
(MÜLKÜN TEMELİ)
konumundadır. Ülkelerin kalkınmaları cesur, tarafsız ve yasalara uygun kararlar veren hâkimlerin, savcıların oranlarıyla orantılıdır. Kadı Karakuşi gibi değil, (Berlin’de hâkimler var) deyimini söyleten hâkimler ve savcılar varsa, o ülkenin kalkınması önünde hiçbir engel kalmaz.
Unutmayalım YARGI gücü, gerektiğnde YASAMAYI VE YÜRÜTMEYİ DE DENETLEME HAKKINA SAHİP OLAN GÜÇTÜR. Yasama ve yürütmenin, yargı gücünü denetlemesi söz konusu olamaz. Tabii, tarafsız davrandıkları ölçüde. Yoksa FETÖ’NÜN HÂKİMLERİ VE SAVCILARI KONUMUNA DÜŞERLER…
TAŞLAMALAR
YASAMA, YÜRÜTME VE
YARGI DENEN ÜÇ ERK VAR
BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ
OLMALIDIR BİL BUNLAR
BU ÜÇ ERK BİR KİŞİYE
BAĞLI OLURSA ŞÂYET
DİKTATÖRLÜK OLUR BİL
BU HUSUSA DİKKATET
EN GÜÇLÜ ERK HANGİSİ
DİYE SORACAK OLSAN
YARGI ERKİ DERİM BEN
TAVİZ DE VERMEM BUNDAN
YARGI ERKİ GÜCÜNÜN
FARKINDA OLSA ŞÂYET
YASAMA VE YÜRÜTME
HİZAYA GELİR ELBET