(İnsafsızlığın bu kadarına da pes doğrusu!) Meclis restoranlarındaki yemeklere yüzde 50’ye varan oranlarda zam yapıldığı haberini okuyunca, dilimden dökülen ilk cümle bu oldu. Milletvekilleri ki, illerindeki asli işlerini bırakarak (VATAN, MİLLET, SAKARYA) uğruna milletvekili olmayı bile göze alabilmişler Az bir maaşla iktifa ederek, (EZAN, BAYRAK AŞKINA) ağır sorumluluğu olan milletvekilliği görevini lütfedip, kabul etmişler! O biçarelerin Meclisin çatısı altında yedikleri yemeklere yüzde 50 oranında zam yapılır mı. İnsafınız kurusun! Düşünebiliyor musunuz, Meclis restoranının en pahalı yemekleri arasında yer alan kuzu kavurmanın fiyatı zamla birlikte 18 liradan 25 liraya yükselmiş! Ciğer-şiş ızgara ve kuzu şiş de 25 lira olmuş. Tavuk yemeğinin porsiyon fiyatı 4 lira artarak 15 liraya, pide 15, sütlaç gibi tatlıların fiyatı da 10 liraya yükselmiş. Çorba fiyatlarına da 1 lira zam yapılmış! Hem zaten, Meclis lokantasındaki personel memur olduğu ve elektrik, su, kira gibi masraflar da bütçeden ödendiği için sunulan yemeklerin maliyetine satılmaları gerekmekte.
TBMM’de halen milletvekilleri, gazeteciler, seçmenler ve personele hizmet veren 8 lokanta bulunuyor. Milletvekillerinin maaşları yapılan zam ile birlikte temmuz ayında 40 bin liradan 56 bin liraya yükselmişti. Topu topu maaşları sadece 56 bin TL iken, işleri EZANI SUSTURMAMAK, BAYRAĞI İNDİRTMEMEK, VATANI BÖLDÜRTMEMEK OLAN MİLLETVEKİLLERİMİZİN yedikleri yemeklere yüzde 50 zam yapmak da neyin nesi oluyor.
Saygıdeğer Milletvekillerimizi Meclis restoranlarında yemek ücretlerine yüzde 50 gibi fahiş bir zam yapılması ayıbından kurtarmak işi anlaşılan yine muhalefete düşecek. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hemen bir önerge vererek, meclis restoranındaki lokantalara yapılan zammın geri çekilmesini istesin. Bu fahiş zam iktidar ve muhalefet milletvekillerinin oy birliğiyle geri çekilsin ki Saygıdeğer milletvekillerimiz bu ağır zam yükünden kurtarılmış olsunlar.
YARGI, TATİLE GİRMİŞKEN!
20 Temmuz itibarıyla ADLİ TATİL BAŞLADI. YARGI TATİLE GİRMİŞKEN, İSTEDİK Kİ BU KONUDA AZ BİR HASBİHAL EDELİM.
20 yıllık AKP iktidarı döneminde bu ülkede, gerçekten çok tuhaf işler oldu. Öyle ki, ülkemiz yargının, yargıyı yargıladığı hale getirildi. Savcılar, hâkimler, emniyet müdürleri hakkında davalar açıldı, yargı, yargıyı bile yargıladı!
Ülkede, adaletin ruhuna FATİHA OKUNDUĞU en yetkili ağızlar tarafından ifade edilmektedir. Düşünün ki, operasyon düzenledi diye savcılar, hâkimler sorgulanmakta. Savcıların yapmak istedikleri tahkikatlar, Valiler tarafından engellenmekte ve bu işi yapanlar, başları sıkıştığında engellemelerine (DEVLET SIRRI!) kılıfı uydurmaktadırlar.
Artık, erkler birbirine yardımcı değil, birbirinin hasmı gibi davranıyorlar. Yargı, yürütmeyi; yürütme yargıyı takmıyor. Yasama derseniz, her ikisini de yönlendirmek, kontrol altına almak peşinde!
Adalet, tuz hükmündedir. Tuz kokarsa, kokmayan hiçbir kurum ve kuruluş kalmaz. Maalesef, Türkiye’de tuzun koktuğu noktaya gelinmiştir. Bir ülke düşünün ki en yetkili ağızlar, devlet içinde devletten, paralel devletten bahsediyorlar. Bu durumda başımızı iki elimizin arasında alıp koyu, koyu düşünmemiz gerekmez mi. Devlet içinde devlet, paralel devlet ve birbirlerine karşı tasfiye harekâtı içinde olan erkler! Şanlı Ordumuzun kahraman mensuplarına KURULAN KUMPASLAR!!!
Birbirine tuzak kuran, birbirini dinleyen, fişleyen kurumlar! Ayakkabı kutularından fışkıran dolarlar. Rüşvet alınıp verilirken yapılan ses kayıtları, çekilen görüntüler ve daha neler neler.
Dün destan yazdığı ilan edilen polis teşkilatının bugün darmadağın edilmesi! Kahraman olarak empoze edilen savcının, rüşvetle iş görmekten yargılanması!
Evet, gerçekten bu ülkenin çivisi çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 90 yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar yıpranmış, hem içte, hem dışta büyük itibar erazyonuna uğratılmıştır!
Yüce ALLAH, bu ülkeyi, bu hallere düşürenlerin belasını versin!!!
KIBRIS KONUSUNDA NOSTALJİ!
Bizim yaşta olanlar, Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmeleri çok iyi hatırlarlar. Eski Başbakanlardan Merhum Bülent Ecevit zamanında gerçekleştirilen
“BARIŞ HAREKATI”
öncesinde ne curcunalı, Türkiye’de, Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da ne sancılı yıllar yaşandı! 1970 öncesinde kendi isteğimle askerliğimi Kıbrıs Türk Kuvvetler Alayında yaptım. Orada tam 1 yıl kaldım. Yani, Kıbrıs’ı ve Kıbrıslı Türkleri gerçek anlamda tanımak fırsatını buldum.
20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı askerî harekât öncesinde hemen hemen Türkiye’nin bütün illerinde ve bu arada Siirt’te de ne kadar eylemler, gösteriler, mitingler düzenlendi. Şehrimizde, Kıbrıs’la ilgili ilk mitingi ben tertiplemiştim. O mitingi, dün gibi anımsıyorum.
Başlangıçta
“YA KIBRIS, YA ÖLÜM!”
diye sloganlar atardık. Sonra işi
“YA TAKSİM, YA ÖLÜM!”
demeğe indirgedik. O zamanlar, Kıbrıs’ın başında Başpiskopos
MAKARİOS
vardı. Makarios için
“nes-nes, keşiş el hannes odur ki, saçını sakalını derleyip toplayıp, cehenneme hendekleyiniz!”
diyerek, Kıbrıslı Türklere karşı giriştiği katliamları kınanırdı.
Kıbrıs Türklerini, o yıllar yok edilmek endişesi sarmıştı. Gözleri Anavatandan yapılacak müdahaleye çevriliydi. Nihayet Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine istinaden
BARIŞ HAREKATI GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Kahraman Mehmetçiklerimiz denizden ve havadan Kıbrıs’a girdiler. 5 Parmak Dağlarına indirilen komando birlikleri, Kıbrıs Türk Kuvvetler Alayı ile birleşerek tüm Ada’yı istilâ edecekken, dışarıdan yapılan müdahaleler sonucu, bugün mevcut sınırlarda kalmayı uygun buldu. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmişlerdi. Rumlar halâ topraklarının işgâl edildiğini ve Türkiye’nin Kıbrıs’ı terk etmesini istiyorlar.
Barış harekâtının yıldönümünde koalisyon ortakları Başbakan Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı ile şehit askerlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
TAŞLAMA
ADALET TATİLDEDİR
NE ZAMAN GERİ DÖNER
KAYIP İLANI VERSEK
DUYAR, DÖNER Mİ BEYLER
KIZIN ADI ADALET
VE HERKES ONA TALİP
ÇOK NAZLIDIR GÖRÜLMEZ
KAYIP OLMASIN GARİP
ÂŞIĞIYIM BU KIZIN
NASİP OLMUYOR VUSLAT
EY ADALET NERDESİN
ARAR DURURUM HEYHAT
TATİLE ÇIKANLAR DA
BİR-BİR GERİ DÖNÜYOR
DELİ GÖNLÜM DÖNMEYEN
ADALET’İ ÖZLÜYOR
ADAELET TUZ HÜKMÜNDE
HER ŞEY KOKAR KOKTU MU
BİL KOKAN ADALETTEN
YEĞDİR LAĞIM KOKUSU
TUZU KOKUTMAYINIZ
HER ŞEY KOKAR, TUZ KOKSA
RAHAT OLMAZ, HUZUR DA
EĞER ADALET YOKSA
ADALET TATİLDEDİR
UZUN SÜRMESİN TATİL
ADALET OLMAYINCA
MÜLK TEMELSİZ KALIR BİL
ADALET İÇİN (MÜLKÜN
TEMELİDİR) DENİLMİŞ
TEMELİ SAĞLAM TUTMAK
İŞTE BUDUR ASIL İŞ
KAF DAĞININ ARDINA
SAKLANMIŞTIR ADALET
GERİ GELMEZ BİLİN Kİ
ÖMER GELMEZSE ŞÂYET
BELLİ YEZİTLER ALMIŞ
ÖMERLERİN YERİNİ
ADALET DÖNSÜN DİYE
BEKLİYORUZ ÖMER’İ