Ahmet Arıtürk

BUNLAR, DAHA İYİ GÜNLERİMİZ!!!

Ahmet Arıtürk

Türkiye’nin bütün il, ilçe, kasaba ve köylerinden  EKMEK ZAMMI haberleri peş-peşe gelmekte. Artık, millet olarak KANIKSARSAK bile ZAMLARA ALIŞTIK. Her gün uyandığımızda, (BUGÜN ACABA NEYE ZAM GELECEK) diye beklenti içine giriyoruz. Her gün, ensemize bir şaplak yemekteyiz. Zamsız günümüz yok. Hatta, gün içinde 2-3 zam haberiyle karşılaştığımız olmaktadır…

Ekmek fakir, zengin herkesin sofrasının olmazsa olmazı. Bir zamanlar, tahıl ambarı olarak bilinen ülkemiz, maalesef, artık buğday ithal eder hale düşürülmüştür. Yüzölçümleri Konya ovası kadar olmayan ülkelerden bile buğday ithal eder hale düşürülmüşüz.

Özellikle akaryakıta, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlar, her kaleme sirayet etmekte ve fakirin belini büktükçe bükmektedir. Artık, çay-simit hesabıyla asgari ücretli bir ailenin geçinebilesinin imkânı kalmamıştır. Sözde, Temmuz ayında memur, işçi ve emekli maaşlarına kallavi bir zam yapılacakmış. Hani bir deyim vardır (DUY DA, İNANMA) derler. Zammın kallavi olacağını YANDAŞ MEYDA YAZIYOR, ÇİZİYOR. Şimdiye kadar, hiçbir yazdıklarının gerçek olduğuna da şahit olamadık.

Türkiye, son 20 yıl içinde hem tarımda, hem sanayide üretimi bir yana bırakmış, varlığını, yokluğunu betona yatırmıştır.

BETONA ATILAN TOHUMLARIN YEŞERMESİNİN İSE İMKÂNI YOKTUR.

İyisi mi, yazımızı bir anekdotla noktalayalım. Günün birinde BUĞDAY, HACCA GİTMEYE NİYET ETMİŞ. Arpayı yerine vekil bırakmış.

Arpa sormuş:

-Ekmek olayım mı!

-Ol.

-Bulgur olayım mı?

-Pek yakışmaz amma, mecbur kalırsan, bulgur da ol…

Hızını alamayan Arpa son bir hamle yapmış:

-BAKLAVA OLAYIM MI, BAKLAVA!

Buğdayın canı sıkılmış cevap vermiş:

-Yok, artık o kadar da uzun boylu değil!!!

Biz de diyoruz ki, bunlar, daha iyi günlerimiz. ALLAH SONUMUZU HAYIRLI ETSİN…

23 HAZİRAN 2019’DA GERÇEKLEŞEN

İSTANBUL YENİLEME SEÇİMLERİ

31 Mart 2019 yerel seçimleriyle 23 Haziran’da yenilenen İstanbul seçimlerinde Cumhur ittifakının sözcüleri hep

OSMANLI TOKADINDAN

bahsettiler. Muhalefeti kastederek, taraftarlarına

(BİR OSMANLI TOKADI VURMAYA VAR MISINIZ!)

dediler. Ama özellikle İstanbul Büyükşehir yenileme seçimlerinde

OSMANLI TOKADI

vurabilmek şöyle dursun kendileri şiddetli bir

CUMHURİYET TOKADI YEDİLER!

İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına bir kere daha ama bu defa kahir bir çoğunlukla seçilen Millet İttifakının adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu da, kendisine seçim öncesinde yönetilen

(O

BİR PROJEDİR)

suçlamasını yanıtlarken,

(Evet, ben bir projeyim. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinin projesiyim. Atatürk Türkiye’sin projesiyim) diyerek yanıtladı.

Evet, son yüzyıl içinde Türkiye’yi yönetme şansı bulanların hepsi de gerçekte birer Cumhuriyet Projesidirler. Cumhuriyet kurulmasaydı hiç biri cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, hatta milletvekili bile olamayacaktı. Bu önemli makamları işgal edenler yatıp, kalkıp, ATATÜRK’E ve silah arkadaşlarına dua etsinler ki, cumhuriyeti kurdular, bu sayede en gariban köylülerin çocukları bile cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, vali, paşa, genel müdür oldular.

İşte, CUMHURİYET PROJESİ BUDUR.

Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak bir mevkie, bir makama gelip de cumhuriyetin ve özellikle cumhuriyetin kurucusu

Mustafa Kemal

ATATÜRK’ÜN

aleyhinde olanlara seslenerek diyoruz ki, gerçekten de yatıp, kalkıp

ATATÜRK’E

ve silah arkadaşlarına dua ediniz. Bulunduğunuz makamlara onların sayesinde geldiğinizi asla unutmayınız. Cumhuriyet olmasaydı, kim bilir hangi  padişahın elini, eteğini öpmek için sıraya girecektiniz! Acaba, padişah hazretlerinin elini öpmek şerefine nail olabilecek miydiniz!

Bizce, 23 Haziran seçimlerinde vatandaşlar ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLARINA OKKALI BİR CUMHURİYET TOKADI ATMIŞLARDIR. Seçim sonuçlarının özeti budur. İstanbul büyükşehir belediye seçiminin gerçek galibi ne MİLLET İTTİFAKI, ne CHP Adayı Ekrem İmamoğlu ve ne de bir başkası değil, doğrudan doğruya

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜR. CUMHURİYETTİR.

O halde gür bir sesle haykıralım. Yaşasın MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, YAŞASIN CUMHURİYET!

MÜSLÜMANLAR CENNETE,

DİĞER İNSANLAR CEHENNEME Mİ!!!

2022 yılı itibarıyla Dünya nüfusu yaklaşık 8 milyardır. Yeryüzünde çok sayıda din olmakla birlikte, en yaygın dinler İslamiyet, Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm'dir. Bunların yanında Jainizm, Sihizm, Şintoizm, Taoizm, Tenrikyo ve Zerdüştlük gibi dinler var ise de mensuplarının sayıları itibarıyla önemli bir yer tutmazlar. Bir de hiçbir dine inanmayan ve adlarına

ATEİSTLER

denilenler vardır. Bunların dünya genelinde toplam nüfuslarının 500 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Müslüman dinine mensup insanların sayılarının 1,5 milyar olduğu tahmin edilirken, Hristiyan dinine mensup olanların sayılarının 2 milyar 200 milyon dolayında oldukları, 500 milyon Budist'in bulunduğu tahmin edilen Dünyamızda Kitap ehli kabul edilen dinlerden Yahudi olanların sayılarının 15 milyon olduğu belirtilmektedir.

Şimdi, sadece Müslümanlar cennete girecek, diğer bütün insanlar cehenneme gidecek, düşüncesinden hareket edersek, 1,5 milyar insan cennetlik, 6,5 milyar insan da cehennemlik demektir.

Kaldı ki, Müslümanların hepsi de cennetlik sayılmazlar! İslam dininde iki temel görüş vardır. Sünnilik ve Alevilik. Sünniler, Alevilerin; Aleviler, Sünnilerin cehennemlik olduğunu iddia ederler. Bu iki görüşten biri doğru olsa bile, iş bununla da bitmiyor. Bir de, Müslüman oldukları halde işledikleri günahlar yüzünden cehenneme girecekler var!!!

Durum, gerçekten çok karışık. İster istemez,

(YÜCE ALLAH insanları cehennemde yakmak için

mi yarattı)

istifhamı zihinlere takılmaktadır! Azapla ilgili çok sayıda âyet-i kerime bulunmakla birlikte hiçbirinde

(MÜSLÜMAN OLANLAR CENNETE, MÜSLÜMAN OLMAYANLAR CEHENNEME

GİDECEKLER)

şeklinde yorumlanacak bir ayet-i kerime yoktur. Bir ayet-i kerime’de ise mealen şöyle buyrulmaktadır:

“Şüphesiz inananlar ile Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allah’a ve ahiret

gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.”

Karia süresinde ise cennete ve cehenneme gidecekler şöyle belirtilirler:

Fe emmâ men sekulet mevâzînuhu, fe huve fî îşetin râdiyetin, ve emmâ men haffet mevâzînuhu.

f

e ummuhu hâviyetun.”

Bu ayetlerin meali alileri ise:

“İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.  Ama kimin de tartıları hafif gelirse, İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye'dir.”

Şeklindedir. Burada bahsedilen TARTI, insanların yaptıkları iyilikler ve kötülüklerdir. İyilikleri ağır gelenler cennete, iyilikleri hafif gelenler cahenneme gidecekler demektir. Burada da MÜSLÜMANLAR CENNETE, MÜSLÜMAN OLMAYANLAR CEHENNEME GİDECEK diye bir hüküm yok. İyiler, cennete; kötüler cehenneme gidecekler, mesajı var. İyiliğin ve kötülüğün ne demek olduğunu hepimiz biliriz. Bize yapılmasını istemediğimiz şey, kötülük; bize yapılmasını istediğimiz ise iyiliktir. Buna göre kendimizi ayarlayalım, insanlığın yaratılışının gayesine uygun hareket edelim. Yoksa, nüfus cüzdanımızda (DİNİ İSLAM) yazısı olsa bile bizi kurtarmaz…

TAŞLAMA

ONLAR SUŞİ YESİNLER

PATATES DE YOK BİZE

KURU EKMEK BULURSAK

ŞÜKÜRLER HALİMİZE

“YİYİNİZ EFENDİLER”

SUŞİ’LERİ, ETLERİ

BİZLER AÇ DA KALIRIZ

SİZ DOYUNUZ YETER Kİ

KANIMIZ, BEYNİMİZ DE

VARSIN LOKMANIZ OLSUN

HELÂL-HARAM DEMEYİN

MİDENİZİ DOLDURUN

MİLLET İŞSİZ, PERİŞAN

SEFİLLERİ OYNUYOR

ÇAY SİMİT HESABIYLA

EMEKLİ DOYAMIYOR

SADAKA EKONOMİSİ

TUTMADI BU BİR GERÇEK

MİLLETİN İSTEDİĞİ

ALINTERİ BİR EKMEK

NE MERHAMET, NE LÜTUF

ADİLANE PAYLAŞIM

MİLLETİN İSTEĞİ BU

BİLESİNİZ BAŞKANIM

Yazarın Diğer Yazıları