Ahmet Arıtürk

20 YILLIK BİR İKTİDARIN HİÇ BİR KONUDA MAZERETİ OLAMAZ!

Ahmet Arıtürk

Bu AKP iktidarı var ya, algı yönetimi açısından gerçekten de yüksek bir performans sergilemektedir. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 20 yıl, hem de tek başına anayasayı bile değiştirecek temsil kabiliyetiyle iktidardadır. Ama, hala da mazeretler üretmekte ve mağduriyet edebiyatı peşinde.

Cumhuriyet tarihinde gelen geçen hükümetleri irdelediğimizde sözde ilk demokratik seçimlerin yapıldığı 1950’li yıllardan günümüze kadar 20 yıl süreyle iktidarını sürdüren bir başka siyasi parti var mıdır. Hatta, iktidarını sürekli olarak 10 yıl sürdürebilen başka parti olmuş mudur.

1950’lerde iktidar olan Demokrat Parti tarafından kurulan Menderes hükümetlerinin toplam ömrü 10 yıldır. 22 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960 yılları ardasında iktidarda kalmıştır.

Ondan sonra iktidarını 6 yıl devamlı sürdürebilen ADALET partisinin Süleyman Demirel Hükümetleri vardır. Demirel hükümetlerinin süreklilik kazandığı yıllar 27 Ekim 1965-26 Mart 1971 yılları arasındadır. Demirel, birkaç defa daha hükümetler kurmuşsa da bunlar koalisyon hükümetleri şeklinde ve kısa süreli olmuştur. Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra Adalet partisi de zayıflamış ve siyasi partiler mezarlığına defnedilmiştir.

AKP’den önce en uzun süreyle hükümetler kuran bir siyasi parti de Turgut Özal’ın ANAP hükümetleridir. 13 Aralık 1983’te ilk hükümetini kuran Özal, 21 Kasım 1989 yılına kadar Başbakanlık yapmıştır. Yani yaklaşık 6 yıl Başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı oluştur. Özal’dan sonra ANAP zaman-zaman hükümetler kurmuşsa da, zayıf bir durumda ve koalisyonlar içinde yer almıştır.

AKP ise 3 Kasım 2002 yılından günümüze kadar sürekli iktidardadır. Hem de kuvvetli bir şekilde ve TBMM’nden dilediği her yasayı çıkarabilecek güce sahip bir çoğunlukla. AKP hükümetlerinin ilk 5 aylık döneminde Başbakanlığı Abdullah Gül yürütmüşse de, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilme yasağının kaldırılmasından ve iptal edilen Siirt seçimlerinin 9 Mart 2003 tarihinde yenilenmesinden sonra Meclise girmesi üzerine Abdullah Gül Başbakanlıktan istifa ettirilmiş ve Erdoğan Başbakan olmuştur. 2018 yılına kadar Başbakan olarak görev yapan Erdoğan, Başkanlık sisteminin getirilmesiyle birlikte şimdi de tek yetkili BAŞKAN OLARAK iktidarını sürdürmektedir.

Yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin hala mağduriyet edebiyatı yapması ve Türkiye’nin kalkınmasının dinamosu olması gerekirken, milyonlarca işsizin oluşmasına, ekonomide bunca başarısızlıklara imza atmasına bir gerekçe bulunabilir mi!

Şöyle düşünün. AKP’nin iktidar olduğu gün dünyaya gelen bir bebek bugün ya üniversite mezunudur, ya da üniversite öğrencisi. 2002 yılında doğduğu ilk aylarda  altına kakasını, çişini yapan o bebek, imkan bulabilmişse belki iş hayatına atılmış, iş adamı bile olmuştur. Hatta, üstün irade tarafından tensip edilse Meclise milletvekili olarak da girebilirdi.

Diyelim ki, AKP iktidar olduğu zaman Türkiye’nin durumu da yeni doğmuş o bebek gibi olsun. Her konuya sıfırdan başlanılmış bulunulsun. Nasıl bir bebek 20 yıl içinde serpilip güçlü kuvvetli bir genç haline dönüşüyorsa, AKP’nin de bu 20 yıllık iktidarı döneminde Türkiye’yi güçlü kuvvetli bir duruma getirmesi gerekmez miydi.

Kaldı ki, AKP iktidarı hükümetleri  yönetimi devraldıklarında, Türkiye Cumhuriyeti gerçekte zaten güçlü kuvvetli, gelenekleri, görenekleri olan dünya çapında bir devletti. Hiçbir şekilde bir

ORTADOĞU

ÜLKESİ

durumunda değildi. Ortadoğu’nun

KUTUP YILDIZI

durumundaydı. Bütün Ortadoğu ülkelerinin gıpta ile baktıkları, hızına erişmek istedikleri bir konumdaydı. Sanayisi, ekonomisi, askeri gücü, en önemlisi demokrasiyi içselleştirmiş, kuvvetler ayrılığının en iyi uygulandığı bir ülkeydi. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun ve AKP zihniyeti tarafından 20 yıldır yönetilen ülkenin durumuna bir bakın. Bu ülkenin güçlü bir ekonomisinin olduğunu, her şeyden önemlisi kuvvetler ayrılığının tıkır-tıkır işleyen yapısının bulunduğunu söyleyebilen var mı! Allah için doğruyu söyleyin. Bugün bu ülkede 15 milyon işsiz varsa, bir zamanlar aşı ihraç eden ülke, ithal edecek aşı bile bulamıyorsa, mirasyediler gibi devletin bütün sanayi tesisleri, fabrikaları haraç-mezat satılmışsa, ülkenin dış borcu 500 milyar doları aşmışsa, vatandaşlar, çöp bidonlarından ekmek kırıntıları, meyve-sebze artıkları  toplamak mecburiyetine bırakılmışlarsa bunun sorumlusu kimdir!

20 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti, ülkeyi bu hallere getirmişse, hala bu siyasi partiye umut bağlamış olan ve ALLAH İLE KANDIRILAN SAF VATANDAŞLAR VARSA, SUÇU KİMDE ARAMALI!

TAŞLAMALAR

YİRMİ YILLIK İKTİDAR

MAZERET ÜRETEMEZ

VAKİT BULAMADIM DA

YAPAMADIM DİYEMEZ

YİRMİ YIL, ÇEYREK ASIR

DEMEKETİR UYANINIZ

ALLAH İLE KANDIRMAK

BERDEVAM İNANINIZ

NE BİTMEZ MAĞDURİYET

HALA SONU GELMİYOR

(MAĞDURUM DA MAĞDURUM)

NAKARATI DİNMİYOR

MAĞDUR OLAN BİL YOKSUL

BIRAKILAN MİLLETTİR

ONLARIN GÖZLERİNDE

MİLLET ZATEN ZİLLETTİR

Yazarın Diğer Yazıları