Siirt Milletvekillerinden 'Siirt'teki orman yangınları araştırılsın' önergesi

Yeşil Sol Siirt Milletvekilleri Tuncer Bakırhan ve Sabahat Erdoğan Sarıtaş, sundukları dilekçede, "Siirt’te yaşanan orman yangınlarının çıkma sebepleri; ormanlık alanların ranta açılmasının, Siirt’te güvenlikçi politikalar izlenmesinin orman yangınlarında ve orman kıyımında rolünün tespit edilmesi;  yangınları söndürme faaliyetlerinde kasıtlar ya da zafiyetler olup olmadığı, sorumlu ve yetkili kurumların bekleme ve seyirci kalma tutumlarının altında yatan esas nedenlerin ciddiyetle incelenmesi, Siirt’teki ormanlarımızın korunması, ağaç kesiminin engellenmesi, yangınların önlenmesi ve yangınlarla mücadelede bütünlüklü, etkili, sonuç alıcı çözümlere gidilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğü ’nün 104 ve 105’inci Maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz." dedi.

"Çıkan orman yangınlarıyla ve yetersiz müdahalelerle günden güne ormanlarımız azalıyor." diyen Milletvekilleri, "Ormanlar, ağaçlar, hava, su, toprak, mikroorganizma ve içinde yaşayan tüm canlıları ile kendine özgü bir çevreyle ilgili sistemdir ve bu sistemin oluşturulması yüzlerce yılı alan bir süreci bulmaktadır. Orman yangınları sadece barındırdığı ağaç çeşitliliği açısından değil içinde bir habitat alanı için telafisi güç sonuçlar doğurmaktadır. Her bölgeye yüzyılların mirası olan kendisine has bitki türleri, kuş ve diğer hayvan türleri bu orman yangınları ile yok olmaktadır. Bu nedenle orman yangınlarına sadece birkaç ağacın yok olması gözü ile bakmamamız gerekiyor. Hali hazırda çok az ormanımız mevcut. Çıkan orman yangınlarıyla ve yetersiz müdahalelerle günden güne ormanlarımız azalıyor."  dedi.

"Siirt’te çıkan orman yangınlarından sonra ağaçların kesilmesi, tırlar ve kamyonlar ile bu ağaçların taşınması ise son günlerde bir rutin halinde işler olmuştur." diyen milletvekilleri şu açıklamalarda bulundu:

"Sıcak hava dalgalarının en büyük etkisi orman yangınlarıdır. Türkiye’de her yıl kendisini tekrar eden orman yangınları özellikle havalarında da ısınmasıyla birlikte çok sıkça yaşanmaktadır. Türkiye ve Kürdistan’daki orman varlıkları yeterince nemi olmayan, bakımsız ve korunmayan ormanlardır. Ekolojik varlıklara saldırılar, madencilik faaliyetleri, enerji yatırımı faaliyetleri ekolojik kriz içindeki ormanları korumasız hale getirmektedir. Havaların ısınması meselesi dışında Türkiye’de özellikle Kürt illerinde yaşanan orman yangınlarının bir kısmı ise güvenlik gerekçesiyle ve güvenlik güçleri eliyle bölgenin orman örtüsüne zarar verildiği iddiaları zaman zaman kamuoyuna yansımaktadır. Yaşanan orman yangınlarının benzerleri Siirt ilimizde de yaşanmaktadır. 

Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde güvenlik gerekçesiyle zaman zaman ağaç kesimlerin yapıldığı biliniyor. Siirt’te çıkan orman yangınlarından sonra ağaçların kesilmesi, tırlar ve kamyonlar ile bu ağaçların taşınması ise son günlerde bir rutin halinde işler olmuştur. Özellikle meşe ağaçları kesiliyor. Keyfi bir şekilde kesimler yapılıyor. Ormanlık alanda bulunan meşe ağaçlarının yanı sıra bölge için önemli geçim kaynağı olan fıstık ve bıttım ağaçları ile genç ağaçlar kesiliyor. Kesilen genç ağaçlar Zorova Köprüsü mevkiinde satılarak mangal kömürü yapılıyor. Kesimlerin de bölgedeki güvenlik güçleri ve korucular tarafından yapıldığı ifade edilmektedir. Bu durum o kadar açık bir şekilde yapılıyor ki asker gözetiminde ve korucular eliyle kesilen ağaçlar Siirt’ten çevre illere ve merkeze onlarca kamyonla taşınırken bu durum videolar ile sosyal medyada paylaşılıyor. Deyim yerindeyse yapılan ağaç kesimlerinin taşeronluğunu korucular yapıyor. 

Son zamanlarda bu iddialardan birisi de Siirt’in Pervari ilçesi Besta bölgesindeki ormanlık alanda meşe ağaçlarının korucular tarafından kesilmesi olmuştur. Ve bir süredir devam eden ağaç kesimlerinin yer yer orman yangınlarına neden olduğu söylenmektedir. Baykan (Hawêl) ilçesinde Madran köyünde çıkan yangının ağaç kesimi sırasında verilen molada içilen sigara izmaritinin mazotla çalışan hızar kesim aletinin yanına atılmasıyla başladığı belirtiliyor. 
Bölgenin flora ve faunasını tehdit eden bu politikanın terk edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması sadece bölge halklarına değil gelecek kuşaklara da olan borcumuzun gereğidir. Hiçbir gerekçe gelecek kuşakların ve tüm canlıların yaşam haklarını kısıtlama için bahane olarak sunulmamalı bu kapsamdaki iddialar ciddiyetle ele alınmalı ve soruşturulmalıdır. Devam eden iklim krizinin etkisi ve ormanların önemi bilimsel olarak biliniyorken tek bir ağacın bile yok edilmesi veya yakılmasının engellenmesi amacıyla meclisin sorumluluk alması elzemdir."