• Haberler
  • Siirt Haber
  • Siirt'in Tarihe Geçen Günü: Erdoğan'ın Şiiri ve Başlayan Yargı Fırtınası

Siirt'in Tarihe Geçen Günü: Erdoğan'ın Şiiri ve Başlayan Yargı Fırtınası

Erdoğan'ın 1997 Siirt'te Okuduğu Şiir Davası: Siyasi Tarihe Yön Veren Süreç

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Siirt'in Tarihe Geçen Günü: Erdoğan'ın Şiiri ve Başlayan Yargı Fırtınası

Türkiye, 1997 sonbaharında 28 Şubat sürecinin belirlediği askerî ve bürokratik vesayet ortamında derin bir siyasi krizin içindeydi. Refah Partisi’nin iktidardan uzaklaştırılması, MGK kararlarının yol açtığı gerilim ve Erbakan’ın istifasıyla şekillenen bu dönem, İslami kimliği öne çıkan siyasetçilerin yoğun baskı altında olduğu bir atmosfer yarattı. Tam da bu şartlarda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te okuduğu bir şiir, onu Türkiye siyasi tarihinde dönüm noktası hâline gelecek bir yargı sürecinin merkezine taşıdı.

Siirt’te Okunan Şiir ve Başlayan Soruşturma

12 Aralık 1997’de Siirt’te düzenlenen mitingde Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde “camiler kışlamız, minareler süngü, müminler asker” gibi metaforlar içeren dizeleri okudu. Kamuoyunda uzun yıllar Ziya Gökalp’e atfedilen bu şiirin Mehmet Cevat Örnek’e ait olduğu sonradan ortaya çıktı. Dönemin hükümeti ve bürokratik çevreleri, dizelerdeki sembolleri Cumhuriyet’in laik düzenine yönelik bir çağrı olarak değerlendirdi. Basında şiirin “militan bir söylem” taşıdığı yönünde haberler yer alırken, savcılık kısa süre içinde Erdoğan hakkında soruşturma başlattı.

TCK 312/2’den Açılan Dava

Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde hazırlanan iddianamede Erdoğan, Türk Ceza Kanunu’nun 312/2. maddesi kapsamında “halkı din ve mezhep ayrımcılığı temelinde kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlandı. Savcılığa göre Erdoğan’ın konuşması, laik-dindar ayrımı yaratarak toplumu cepheleştiriyor; şiirin askerî metaforları ise bir kesimi diğerine karşı “mücahit” konumuna getiriyordu.

Erdoğan ve avukatları, söz konusu dizelerin ifade özgürlüğü sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Şiirin Türkiye’nin milli-manevi değerlerine vurgu yaptığını, toplumda düşmanlık yaratma amacı taşımadığını belirttiler. Ancak mahkeme, savunmayı yeterli görmedi.

Mahkemenin Kararı ve Siyasi Yasak

Diyarbakır DGM, 21 Nisan 1998’de verdiği kararla Erdoğan’ı suçlu buldu. Mahkeme kararında, şiirin “laik kesimi düşmanlaştırdığı ve dini kimliği ön plana çıkaran bir örgütlenmeye çağrı niteliği taşıdığı” görüşü yer aldı. Verilen bir yıllık hapis cezası Erdoğan’ın iyi hâli dikkate alınarak 10 aya indirildi. Kararla birlikte 860 bin TL tutarında para cezası da uygulandı.

Hapis cezasının kesinleşmesi, dönemin yürürlükteki mevzuatı gereği Erdoğan’a siyasi yasak getirdi. Bu yasak, onun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bırakmasına yol açtı.

Pınarhisar Cezaevi ve Toplumsal Tepki

Erdoğan, 26 Mart 1999’da Pınarhisar Cezaevi’ne girerek cezasını çekmeye başladı ve 4,5 ay sonra, 24 Temmuz 1999’da tahliye edildi. Cezaevindeki günleri muhalif basında ve destekçileri tarafından farklı açılardan tartışılırken, karar geniş kitleler tarafından “ifade özgürlüğüne müdahale” olarak değerlendirildi.

Ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşları, mahkûmiyet kararını demokratik toplum ilkeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle eleştirdi. Uluslararası Af Örgütü, hükmün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirterek Türkiye’ye geri adım atma çağrısı yaptı.

Siyasi Kaderi Değiştiren Dava

Şiir davası, Erdoğan’ın siyasi kariyerinin önünü kesmek bir yana, ilerleyen yıllarda ona yeni bir siyasal zemin hazırladı. Fazilet Partisi’nin yenilikçi kadrolarından biri olarak öne çıkan Erdoğan, partinin kapatılmasının ardından 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu.

Siirt'in Tarihe Geçen Günü: Erdoğan'ın Şiiri ve Başlayan Yargı Fırtınası

AK Parti’nin 3 Kasım 2002 seçimlerindeki zaferine rağmen Erdoğan’ın mahkûmiyeti nedeniyle milletvekili olmasının önünde engel bulunuyordu. Siirt’te seçimlerin yenilenmesi kararıyla bu engel aşıldı ve Erdoğan, 9 Mart 2003’te Siirt milletvekili seçilerek yeniden siyasi arenaya döndü. 14 Mart 2003’te başbakanlığa atanması, şiir davasının Türk siyasetindeki etkisini bir kez daha gösterdi.

Bugün siyaset bilimi literatüründe Erdoğan’ın Siirt davası, hem Türkiye’de ifade özgürlüğü tartışmalarının sembolü hem de modern siyasi liderlik hikâyelerinin başlangıç noktası olarak değerlendiriliyor.


Kaynaklar:
aa.com.tr
mazlumder.org
serbestiyet.com
tr.wikisource.org

Artı Siirt Haber Ajansı

Bakmadan Geçme