- Haberler
- Siirt Haber
- Postadan Dijitale: Zamanın Hızı ve Değişimin Kaçınılmazlığı (Siirt'ten Bakınca)
Postadan Dijitale: Zamanın Hızı ve Değişimin Kaçınılmazlığı (Siirt'ten Bakınca)
Tarih boyunca insanlığın en temel ihtiyaçlarından biri haberleşme olmuştur. Devletler büyüdükçe, mesafeler uzadıkça güvenilir bir iletişim ağı kurmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu anlamda tarihte bilinen ilk gerçek posta teşkilatını Persler kurmuştur. Büyük Kiros ve halefi Darius döneminde oluşturulan bu sistem, yalnızca mektupların değil, devlet aklının da taşındığı bir damar niteliğindeydi.
Osmanlı Devleti de bu geleneği kendi şartları içinde kurumsallaştırmış, 23 Ekim 1840 tarihinde Sultan Abdülmecid tarafından Posta Nezareti’ni tesis etmiştir. İlk Posta Nazırı Ahmet Şükrü Bey’in öncülüğünde imparatorluğun önemli merkezlerinde postaneler açılmış, haberleşme devlet ciddiyetiyle yürütülmüştür. Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar ulaşan bu hizmet, Siirt gibi kadim şehirler için de devletle vatandaş arasındaki bağın en somut göstergelerinden biri olmuştur.
Siirt’te posta demek; yalnızca mektup değil, gurbetteki evlattan gelen haber, askerden dönecek günün müjdesi, devletin mührünü taşıyan resmî yazı demektir. Bir zamanlar Pervari’ye, Eruh’a, Şirvan’a ulaşan bir zarf; yolların, mesafelerin ve imkânsızlıkların aşıldığının sessiz bir kanıtıydı.
Ancak zaman, her şeyi olduğu gibi posta teşkilatlarını da dönüştürüyor. Yaklaşık dört yüz yıldır mektup dağıtımı yapan Danimarka merkezli PostNord’un, 2025 yılı sonunda ülkede son mektubunu teslim edeceğini açıklaması bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biridir. 2026 itibarıyla şirket, Danimarka’daki faaliyetlerini tamamen kargo ve paket taşımacılığına yönlendirecek. Dijitalleşme, geleneksel mektubu neredeyse bir nostalji nesnesine dönüştürmüş durumda.
Bu gelişme, sadece Danimarka’yı değil; Siirt’i de yakından ilgilendiren bir işarettir. Çünkü bizler de aynı çağın içindeyiz. Hayat o kadar hızlı akıyor ki, daha dün tecrübe dediğimiz şeyler bugün nostaljik birer hatıraya dönüşüyor. Artık bilgi cepte, mesaj anlık, iletişim saniyelerle ölçülüyor.
PostNord örneğinde olduğu gibi, mektup hacminin düşmesi ekonomik sürdürülebilirliği ortadan kaldırıyor. Binlerce çalışan işini kaybediyor, posta kutuları sökülüyor. Bu tablo bize şunu söylüyor: Değişimi doğru okuyamayanlar, dönüşümün altında kalıyor.
Siirt özelinde mesele çok daha nettir. Üretim elbette devam edecektir; ancak eski alışkanlıklarla değil. Tarımda, sanayide, ticarette ve kamu hizmetlerinde yeni tekniklerle verimliliği artırmak zorundayız. Gereksiz ağırlıklardan kurtulmak, dijitalleşmeyi doğru kullanmak ve yerel potansiyeli çağın imkânlarıyla buluşturmak artık bir tercih değil, zorunluluktur.
Siirt’in genç nüfusu, girişimci ruhu ve üretim kapasitesi bu dönüşüm için güçlü bir zemin sunmaktadır. Mesele, bu potansiyeli doğru yönlendirecek vizyonu ortaya koyabilmektir.
Bu noktada Türkiye’nin son yıllarda ortaya koyduğu savunma sanayii hamlesi, değişimi doğru okuyan bir aklın somut örneğidir. Selçuk Bayraktar ve ekibinin geliştirdiği İHA’lar, SİHA’lar ve bugün gökyüzüyle buluşmaya hazırlanan KAAN; “geleceği ıskalamayan” bir vizyonun ürünüdür. Bir zamanlar dışa bağımlı olunan alanlarda bugün oyun kuran bir ülke konumuna gelinmişse, bunun arkasında değişime direnmek yerine onu yöneten bir irade vardır.
Nasıl ki Danimarka posta teşkilatı dijitalleşmeyi okuyamadığı noktada mektubu tarihe gömüyorsa, Bayraktar örneğinde olduğu gibi doğru okunan bir gelecek de bir milleti çağın önüne taşımaktadır. Bu vizyon, sadece savunma sanayiiyle sınırlı değildir; tarımdan lojistiğe, enerjiden iletişime kadar her alanda yol gösterici niteliktedir.
Siirt için çıkarılacak ders açıktır. Bizler de kendi ölçeğimizde, kendi imkânlarımızla ama aynı kararlılıkla hareket etmek zorundayız. Üretimde teknolojiyi merkeze alan, verimliliği önceleyen ve gençlerin önünü açan bir anlayış; Siirt’i geleceğin seyircisi değil, aktörü haline getirecektir.
Geleneksel olanı tamamen terk etmeden; ama geleceği de ıskalamadan…
Posta teşkilatlarının geçirdiği bu dönüşüm ve savunma sanayiinde atılan cesur adımlar, Siirt için de açık bir mesajdır: Değişim kaçınılmazdır. Asıl mesele, bu değişimi dışarıdan izleyen mi olacağız, yoksa onu kendi lehine yöneten mi?
Bakmadan Geçme