• Haberler
  • Siirt Haber
  • Mustafa Kemal'in Ölüm Yıldönümünde: Siirt'in Anladıkları ve Anlayamadıkları

Mustafa Kemal'in Ölüm Yıldönümünde: Siirt'in Anladıkları ve Anlayamadıkları

Tarih 14 Eylül 1916. Doğu Anadolu, Rus işgali altındadır. Muş ve Bitlis düşmüştür. O günlerde genç bir komutan, Mustafa Kemal, Siirt'e gelir. Görevi, işgal altındaki bu toprakları kurtarmaktır. Fakat bu geliş yalnızca bir askerî hareket değildir belki de Kuva-yi Milliye ruhunun ilk kıvılcımları bu topraklarda tutuşmuştur.

Siirt, o yıllarda hem coğrafi hem de manevi olarak Anadolu’nun kalbidir. Ulu Önder Mustafa Kemal, burada halkın misafirperverliğini, cesaretini, inancını görür. Belki de Anadolu halkının —bir hedef gösterildiğinde— o hedefe doğru “zerresinden küresine kadar” mücadele edebileceğini ilk kez bu topraklarda idrak eder.

Ancak bugün dönüp baktığımızda şu soruyu sormadan edemiyoruz:
Biz neyi kaçırdık da kadim Siirt, diğer illerin gerisinde kaldı?


---

Feodalizmin Gölgesinde Kaybolan Ruh

Bir zamanlar “Siirtlilikten geçinen”, toplumda kendini aristokrat sayan, feodal yapının gölgesine sığınan zihniyet, bu coğrafyanın kaderini belirledi. Oysa Atatürk Cumhuriyeti’nin en temel ilkesi halkçılıktı. Cumhuriyet, her bireye eşit fırsatlar sunan bir sistemdi.
Bu sistem sayesinde “çoban Ali’nin oğlu” da hâkim, doktor, mühendis olabiliyordu.
Ama biz bu fırsatı yeterince değerlendirebildik mi?

Bugün geldiğimiz noktada, Cumhuriyet’in tanıdığı eşitlikten yararlanıp, sonra o Cumhuriyet’e dil uzatan bir anlayışla karşılaşıyoruz.
Köyünde birinin dördüncü eşi olabilecek bir kadın, Cumhuriyet’in sağladığı fırsatlarla TBMM’ye vekil olarak girebiliyor; sonra da o Cumhuriyet’e “ideolojik vandalizmle” saldırabiliyor.
Buna hayıflanmamak, buna içerlememek elde değil.


---

Halka Hizmet, Hakk’a Hizmettir

Kur’an-ı Kerim’de “rahmet kapıları”ndan bahsedilir. Bu kapıların açık olması, duaların kabulüne; duaların kabulü ise halkın hizmet görmesine işaret eder.
Çünkü halka hizmet, Hakk’a hizmettir.

Eğer bugün bu coğrafyada ezanlar özgürce okunabiliyor,
camiler, minareler göğe yükselebiliyorsa,
bu, Atatürk Cumhuriyeti’nin bize kazandırdığı özgürlük ortamının eseridir.

Atatürk’ün “Dinsiz bir milletin yaşama şansı yoktur.” sözü, onun dine ve inanca bakışını en açık biçimde özetler. Buna rağmen hâlâ bazı çevreler, Cumhuriyet ile dini karşı karşıya getirmeye çalışıyor.
Oysa Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, inancı yok saymak değil, onu özgürleştirmek istemiştir.


---

Bir Dahiyi Anmak

İngiltere Başbakanı Lloyd George’un şu sözü, Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğünü bütün dünyaya anlatır:

> “Yüzyıllar nadiren bir dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk milletine nasip oldu.”

 

Bugün bizlere düşen, o dahiyi yalnızca anmak değil; anlamak, anlatmak ve onun kurduğu Cumhuriyetin özünü yaşatmaktır.

Siirt, tarih boyunca inancın, direncin ve kardeşliğin şehri olmuştur.
Atatürk’ün Siirt’te gördüğü o dayanışma ruhunu yeniden diriltmek, hem O’na hem bu topraklara borcumuzdur.

Rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk – Sonsuza dek…


---

Ulu Önder Atatürk’ün Siirt’e geldiğinde Cumhuriyet Camii karşısında bir evde konakladığı, o konağın ise yıllar içinde yıkılarak üç katlı sıradan bir binaya dönüştüğü biliniyor.
Oysa o konağın restore edilip turizme kazandırılması, Siirt’in tarihî mirası ve kültürel kimliği açısından büyük bir kazanç olacaktı.

Artı Siirt Haber Ajansı

Bakmadan Geçme