• Haberler
  • Siirt Haber
  • Heidegger'in Kulübesinden Siirt'in Düşüncesine: Sahip Çıkmak ile Sahip Olmak Arasındaki Büyük Ayrım

Heidegger'in Kulübesinden Siirt'in Düşüncesine: Sahip Çıkmak ile Sahip Olmak Arasındaki Büyük Ayrım

Martin Heidegger, Kara Ormanlar'daki sade kulübesinde düşüncenin en yalın ve en derin hâllerini ararken önemli bir ayrımı hatırlatır: Bir şeye sahip çıkmak ile bir şeye sahip olmaya çalışmak arasındaki fark.

Bu fark, yalnızca felsefenin değil; bugün toplumun, siyasetin, insan ilişkilerinin ve şehir bilincinin tam merkezinde duran bir meseledir.

Heidegger’e göre bir şeye sahip çıkmak, onu korumak, değerini gözetmek ve kendi özgün varlığı içinde yaşamasına izin vermektir. Böylece o şeyin efendisi değil; ona eşlik eden ve onu yaşatan bir özne olursunuz.

Oysa bir şeye sahip olmaya çalışmak, o şeyi araçsallaştırmak, metalaştırmak ve kendi çıkarına uygun bir nesneye dönüştürmek anlamına gelir. Bir dostu, bir fikri, bir geleneği, bir şehri ya da bir devleti “kullanılacak bir araç” olarak görmek bu anlayışın sonucudur.

Heidegger’in uyarısı tam da burada belirir:
Bir şeye sahip olmaya çalıştığınızda, onu özünden koparırsınız;
ama sahip çıktığınızda, onu kendi özü içinde yaşatırsınız.

Bu ayrım bugün Siirt’in düşüncesinde her zamankinden daha görünür hâle geliyor. Çünkü bu şehir, tarih boyunca birçok kez “sahip olunmak” istenen; fakat çok az kez “sahip çıkılan” bir coğrafya oldu.

Bir şehre sahip çıkmak, onu kendi çıkar kalıplarınıza göre şekillendirmek değildir.
Aksine, onun özgün kimliğini, kültürünü, tarihini, acılarını ve sevinçlerini kendi bütünlüğü içinde koruyabilmektir.

Sahip çıkmak:
– Onu araç değil değer görmek,
– Onu tüketmek değil yaşatmak,
– Onu metalaştırmak değil anlamlandırmaktır.

Sahip olmaya çalışmak ise:
– Bir kenti, bir geleneği, bir toplumu çıkarın basit bir parçasına dönüştürmek,
– İş bitince bir kenara bırakmak,
– Kısacası bir varlığı özünden koparmaktır.

Siirt’in bugün ihtiyaç duyduğu düşünce; Heidegger’in bu uyarısıyla yeniden hatırlanan ayrımdır.
Bu topraklar sahiplenecek bir mülk değil, korunacak bir emanettir.
Bu şehir birilerinin kullanacağı bir araç değil, kendi ruhuyla yaşaması gereken bir varlıktır.

Heidegger’in kulübesinden yükselen düşünce, Siirt’in yüreğine şu cümleyle dokunuyor:

Sahip olmaya kalkma; sahip çık.
Çünkü sahip olmak güç ister;
ama sahip çıkmak vicdan, emek ve sadakat ister.

Ve bir şehrin geleceğini belirleyen şey, ona kimlerin sahip olmak istediği değil;
kimlerin ona gerçekten sahip çıktığıdır.

Artı Siirt Haber Ajansı

Bakmadan Geçme