Siirt: Üç Dilli, Dört Soylu Bir Medeniyetler Şehri
Siirt'in çok dilli, çok kültürlü yapısının tanıtımlarda tek bir kimliğe indirgenmesi eleştirilere yol açarken, şehrin bin yıllık Türk, Kürt, Arap, Zaza ve diğer kadim topluluklardan beslenen zengin mozaiğinin daha kapsayıcı şekilde yansıtılması gerektiği vurgulanıyor.
Siirt, tarih boyunca üç dili ve dört köklü topluluğu bünyesinde barındırmış ender şehirlerden biridir. Türk, Kürt, Arap ve Zaza toplulukları; hatta göçebe koçerleri de eklediğimizde, bu zenginliğin ne kadar geniş bir mozaiğe sahip olduğu daha iyi anlaşılır. Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Zazaca'nın konuşulduğu bu kadim şehir, Anadolu'nun kültürel çeşitliliğini en derin şekilde yansıtan merkezlerden biridir.
Bu çeşitlilikten dolayı bir endişe duymaya gerek yoktur. Dünyayı yöneten Amerika ve İngiltere gibi ülkelerin çok dilli ve çok kimlikli yapıları incelendiğinde, bunun bir zenginlik kaynağı olduğu açıkça görülür. Medeniyetlerin birbirine temas ettiği, kültürlerin birbirinden beslendiği topraklar, daima daha yüksek bir kültürel enerji üretir. Siirt de bu birikimin Anadolu'daki en değerli örneklerinden biridir.
Burada önemli olan, yönetimlerin tüm topluluklara adil yaklaşması ve fırsat eşitliğini sağlamasıdır. Zaten Siirt'in tüm unsurları, 'tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak' anlayışıyla ülkenin birlik ve bütünlüğüne gönülden bağlıdır. Bu yönüyle Siirt, bölgenin kültür başkenti olma niteliğini bugün de taşımaktadır.
Ancak Siirt'in tanıtımı için hazırlanan bazı programlarda yalnızca tek bir köken üzerinden anlatıma ağırlık verilmesi, diğer toplulukların ise neredeyse hiçbir şekilde yer almaması ciddi bir eksikliktir. Bu yaklaşım, şehrin bin yıllık kültürel dokusunu daraltmak anlamına gelir. Tıpkı vücuttaki kas sisteminin yalnızca bir bölümünü öne çıkarıp diğerlerini yok saymak gibi… Oysa Siirt'in kültürü, folkloru, tarihi ve mutfağı; bu topraklarda yaşamış tüm halkların katkısıyla tamdır.
Üstelik ben detaylı araştırmamış olsam da, tarih boyunca bu şehirde Ermenilerin, Protestanların, Katolik ve Ortodoks toplulukların iz bıraktığı bilinir. Onlara ait önemli yapıların, kurumların ve kültürel unsurların da tanıtımlarda yer alması gerekirdi. TRT gibi ülkenin en güçlü medya organlarından birinde yapılan 2,5 saatlik yayın elbette Siirt'e katkı sağlamıştır; ancak şehrin zengin kültürünün yeterince yansıtılmadığı yönünde tartışmalar da haklı olarak gündeme gelmiştir.
Siirt, herkesin renginin ayrı ayrı değer kattığı bir medeniyet buluşma noktasıdır. Tanıtımlarımız da bu gerçeği yansıtmalı; ayrıştırıcı değil birleştirici, daraltıcı değil kapsayıcı bir anlayış taşımalıdır. Çünkü Siirt ancak tüm renkleriyle birlikte Siirt'tir.