Potansiyeli Yüksek Bir Şehrin Bitmeyen Kısır Döngüsü
Bir şehir düşünün… Potansiyeli yüksek, imkanları büyük, insanı çalışkan ama bütün bu gücü ortaya çıkaracak irade, dar bir bakış açısının içinde sıkışmış. Bizim şehrin en büyük sorunu da tam burada başlıyor: Gerçek ihtiyaçlar yerine, tek bir meseleye odaklanan ve tüm enerjiyi oraya yığan bir anlayış.
Yıllardır şehirde aynı konu dönüyor, aynı söylem tekrar ediliyor. Sanki şehirde başka hiçbir problem yokmuş, başka hiçbir ihtiyaç yokmuş gibi… Oysa herkes biliyor ki bu kentin asıl ihtiyacı bambaşka:
Öz kaynağa, ekonomiyi canlandıracak girişimlere, turizmi ayağa kaldıracak hamlelere ve gerçekten yeni, gerçekten vizyoner projelere.
Fakat kim bir proje önerse, kim yeni bir fikir sunsa, kim ufkunu biraz genişletip ortaya çıksa… Bir yerlerden hemen 'fazla öne çıkma' diyen görünmez bir el beliriyor. Engelleyen bir zihniyet, frenleyen bir yapı… Adı yok ama etkisi büyük. Şehirde ilerlemek isteyen kim varsa, önce bu duvarla çarpışıyor.
Siyasi aktörler ile bazı bürokratlar arasındaki bitmeyen gerilim ise cabası. Aynı masada oturup birbirinin yüzüne bakmayan bir yönetim tablosu…
Yetki çok, iş yok; sorumluluk çok, uyum yok.
Her şey kişisel çekişmelere takılırken, şehir yerinde sayıyor.
Vatandaş dert anlatmak için bir kapı çaldığında çözüm yerine yeni bir dert dinliyor.
'İmkan yok, bütçe yok, hareket alanı yok…'
Peki şehir nasıl gelişecek?
Nasıl büyüyecek?
Nasıl umutlanacak?
Birlik yok; çünkü birlik olursa değişim olur.
Birlik olursa talep çoğalır, denetim artar, hesap sorulur.
Dağınıklık bazılarına konfor sağlar; değişim ise rahatsızlık.
Bu yüzden şehrin bütün enerjisi ortak akıl yerine kişisel çekişmelerde heba oluyor.
Bir de en ironik taraf var:
Yıllar önce yapılmış bazı şeylerin bugün yeniden hayata geçirilip 'şehrin miladı' olarak sunulması. Eski bir uygulamayı paketleyip yeni diye anlatmak…
Bunu vizyon diye tanıtmak…
Sanki şehir hafızasızmış gibi. Elbette şehri büyük bir yükten kurtarmak takdire şayandır. Yatırımı inkar etmek kimseye yakışmaz ama beklenen vizyon bu değil.
Oysa bu şehrin ihtiyacı eski dosyaların tozu alınarak masaya konulması değil.
Bu şehir, daha önce hiç görmediği projelerle nefes alacak.
Gerçek potansiyeli, turizmde atılacak cesur adımlarla, yerel üretimi güçlendirecek yatırımlarla, gençleri istihdama taşıyacak girişimlerle açığa çıkacak.
Ne zaman ki Siirt'te daha önce olmayan, gerçekten vizyon sahibi projeler hayata geçer;
ne zaman ki 'samimiyet' söylem olmaktan çıkar, gerçek bir çabaya dönüşür;
o zaman bu şehirden umudumuz yeniden filizlenir.
Bugün eksik olan tam da budur:
Yeni bir anlayış, yeni bir adım, yeni bir ufuk.
Engelleyenlerin gölgesi çekildiği anda şehir zaten kendiliğinden ışıyacak.