Elektrikçinin Günümüzdeki Sınavı
Evinde kontrol kalemi tutmuş herkes bilir: O küçücük ampulüyle bize 'Burada elektrik var, sakın elleme!' diyen bir uyarı cihazıdır kontrol kalemi. Yalıtımı sınırlıdır, ama işlevi büyüktür. Bir kabloya değdirdiğinizde ışık yanıyorsa bilirsiniz ki orada akım vardır yani çıplak elinizi sürerseniz, tabiri caizse kaderinizle baş başa kalırsınız.
Elektrik işinde en büyük kolaylıklardan biri kablo renkleridir. Elektrik panosundan çıkan kablonun rengi ne ise, evde ya da iş yerinde devamının da aynı renkle gelmesi beklenir. Nötr ayrıdır, toprak ayrıdır, faz bambaşkadır. Renk, elektrikçinin pusulasıdır.
Ancak bizim Siirt'te işler biraz farklı ilerliyor.
Günlük hayatımız, sanki elektriklenmesini baraj regülatöründen direkt alıyormuş gibi… Şehrin nabzı bazen öyle bir yükseliyor ki, bir konuya 'kontrol kalemi misali' hafifçe dokunuyorsunuz; bir bakıyorsunuz kontrol kalemi basınçtan patlamış! 'Bu kadar birikme nasıl olmuş, nereden gelmiş, niye olmuş?' diye insan kendi kendine sorup duruyor.
Bir de şu kablo renkleri yok mu… Normalde elektrikçiye yol gösterir, işi kolaylaştırır. Ama Siirt'te sanki kimse kabloyu rengine göre bağlamaya niyetli değil! Renkler kaybolmuş, uçlar birbirine girmiş, kablolar adeta kendi kimliğini arar hle gelmiş. Günlük hayatta kimin ana akımda, kimin jenaratöre bağlı olduğu bile belli değil. Her gün biri çıkıp sistemi değiştiriyor; elektrikçinin de, vatandaştan hallice olanın da işi iyice zorlaşıyor.
Artık nereye kontrol kalemi değdirseniz ya kalem patlıyor ya da renksiz kablolar insanın ömrünü kısaltıyor. Böylesi bir ortamı çözmek için yalnızca elektrikçi olmak yetmiyor; adeta yüksek gerilim uzmanı olmak gerekiyor.
Siirt'in günlük hayatı da işte tam böyle…
Her temasınız riskli, her uyarı yüksek voltaj, her adım dikkat gerektiriyor. Ama ne olursa olsun, bu şehrin enerjisi bitmiyor; belki biraz çarpıyor, ama yine de çalışıyor.