- Haberler
- GURBETTEKİ BAŞARILI SİİRTLİLER
GURBETTEKİ BAŞARILI SİİRTLİLER
Bugün Siirtli olan hemşerilerimizi gazeteniz Siirt aracılığıyla Siirt halkına tanıtmak istedik.Başarılı birçok hemşerimiz yaşamlarını ilimiz dışında sürdürürken, Siirt dışında nelerle uğraştıklarını ve neler yaptıklarını bilmek, Siirt'te ikamet eden hemşe
Bugün Siirtli olan hemşerilerimizi gazeteniz Siirt aracılığıyla Siirt halkına tanıtmak istedik. Başarılı birçok hemşerimiz yaşamlarını ilimiz dışında sürdürürken, Siirt dışında nelerle uğraştıklarını ve neler yaptıklarını bilmek, Siirt’te ikamet eden hemşerilerimiz için de faydalı olacaktır diyerekten; İstanbul Teknik Üniversitesinde İşletme Fakültesi/Dekan Yardımcısı ve Ekonomi Bölümü/Öğretim Üyesi olan Siirtli hemşerimiz Dr. Öğretim Üyesi Sinan Ertemel’i konuk ettik.
Sayın Ertemel’le soru/cevap şeklinde gerçekleştirdiğimiz röportajımızı, olduğu gibi Siirtli hemşerilerimize gazeteniz Siirt sütunlarından aynen aktarıyoruz..
1-Eğitim geçmişinizden kısaca bahseder misiniz?
1985 yılında Iİstanbul’a tasşındıktan sonra ilk egğitim hayatım burada basşladı. İlk ve orta ögğrenimime Bahçelievler Anadolu Lisesi ve İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde devam ettim. Siirt’te uzun yıllar öğretmenlik yapan babam Zeki Ertemel’den aldığım matematik sevgisiyle, özellikle sayısal derslerde çok başarılı oldum. Burada ‘Bir Kelime Bir İşlem’ televizyon yarışmasında aldığım birinciliği de hatırlatmak isterim. Zamanımızda birçok fen lisesi öğrencisi gibi tercihimi mühendislikten yana kullandım ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü kazandım. Üniversitenin son yılında aldığım seçmeli bir ekonomi dersi (oyun teorisi) çok sevdiğim matematiğin sosyal problemlerin çözümünde başarılı bir şekilde uygulanabileceğini gösterdi ve akademik kariyerime ekonomi alanında devam etmeye karar verdim. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünde yüksek lisans yaptım. Burada hocalarımın tavsiyesiyle oyun teorisi alanında dünyada en başarılı araştırmacılardan olan Prof. Dr. Herve Moulin’in çalıştığı Amerika Birleşik Devletleri’nin en prestijli okullarından Houston, Teksas’ta bulunan Rice Üniversitesi’nde burslu olarak doktora programına kabul edildim.
2-Amerika’daki öğrenim hayatınız nasıldı?
Doktora sınıfımda dünyanın farklı ülkelerinden 10 tane öğrenciyle okudum, adeta küçük bir Birleşmiş Milletler grubu gibiydik. Dolayısıyla 2005-2013 yıllarında master ve doktora çalışmaları sırasında bulunduğum Amerika’da sadece Amerika kültürünü değil, aynı zamanda dünya kültürlerini de tanımış oldum. Rice Üniversitesi’nde özellikle ilk yıl çok ağır bir eğitim programı ve onun ardından verilen yeterlik sınavını başarıyla geçtikten sonra yoğun bir araştırma sürecine giriyorsunuz. Başarılı öğrenci verilen soruyu cevaplar. Başarılı araştırmacı ise daha önce sorulmamış ve bilim dünyasına katkı sağlayacak soruyu da bulması ve bunu başarıyla cevaplaması gerekmektedir. Bunun için de en başta merak ve çok ciddi disiplinle çalışma gerekmektedir. Benim en büyük şansım ise çok büyük bir araştırmacı ve yol gösterici olan danışman hocam Herve Moulin olmuştur. Kendisinden bilim merakı, ve ahlakını ve disiplinini elimden geldiğim kadar almaya çalıştım. Akademide usta/çırak ilişkisini çok önemsiyorum. Birçok hemşerimiz aile seceresini, soyağacını gururla saklar. Akademide de böyle bir soyağacı vardır aslında. Benim hocama akademik babam dersek ve onun hocası diye geriye gittiğimiz takdirde Borel, Lagrange, Laplace, Euler, Bernoulli, Leibniz, Erasmus gibi meşhur Batılı bilim adamlarını müteakiben 1200’lü yıllarda İran’da yaşayan astronomi alanında meşhur bir alim olan Şemsuddin El-Buhari’ye ulaşıyoruz. Bu da aslında bilimin evrenselliğine işaret etmektedir. Siirt’e her yaz ailece yaptığımız ziyaretlerde de ben kendi topraklarıma, köküme bağlılığımı ve buradan beslendiğimi hissediyorum. Aile kabristanımız olan Şeyh Süleyman Mezarlığına gittiğimizde ki, kendisi dokuzuncu göbekten dedem olur, kadim aile tarihimize bizzat şahitlik etmiş oluyorum. Aile büyüklerine, hocalara, ve tarihe olan saygının belki de dünyada en eşsiz örneklerinden biri de yine bizim topraklarda yetişen Tillo’da İsmail Fakirullah Hazretleri’nin talebesi olan Marifetname Müellifi İbrahim Hakkı Hazretleri’dir. Gökteki yıldızları Tillo’nun sokakları gibi bilen bu zat ekinoks zamanında (gündüz ve gece süresinin eşit olması), sabah güneşinin ilk yansımasını Tillo tepesinde kurduğu düzenekle hocasının kabrine yansıtarak bize hocalarımıza göstermemiz gereken hürmet ve saygıyı göstermiştir.
3-Birçok bilim adamı yurt dışında araştırmalarına devam ediyor ve bu beyin göçü ülkemiz için önemli bir sorun.. Siz ise Türkiye’ye dönmeye karar verdiniz.
Ben aslında Amerika’ya ilk gitmeye karar verdiğim zaman dahi eğitimimi tamamladığım zaman ülkeme dönmeyi tasarlamıştım. Ailem de aslında gurbete böyle ikna olmuştu. Amerika’da bulunduğum sürede de bu kararım hiç değişmedi. İstanbul Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden de davet alınca hiç düşünmeden gururla kabul ettim ve 2014 yılından beri öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Bu süreçte TÜBİTAK’ın yurtdışından Türkiye’ye dönen araştırmacılar için verilen teşviğine de refah ekonomisi alanındaki projemle hak kazandım. TÜBİTAK ve diğer kurumlarımızın bu teşvikleri tersine beyin göçünü sağlamak için önemli adımlar olduğunu değerlendiriyorum. Üç hafta önce de İşletme Fakültesi’ne Dekan Yardımcısı olarak atandım. İstanbul Teknik Üniversitesi gibi ülkemizin en eski ve köklü, dünyada adımızı başarıyla tanıtan ve milli kalkınmamızda çok önemli roller üstlenen bu güzide kurumunda bu şerefli görevleri almaktan büyük kıvanç duyuyorum.
4-Üniversitede hangi dersleri veriyorsunuz, araştırma konularınızdan bahseder misiniz?
Mikroekonomi, Makroekonomi, İstatistik, Kamu Ekonomisi, Enerji Ekonomisi ve Oyun Teorisi derslerini veriyorum. İTÜ dışında Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi gibi kurumlarda da misafir öğretim üyesi olarak dersler veriyorum.
5-Aktif araştırma alanlarınız olan oyun teorisi ve adil paylaşım nedir?
Oyun, iki veya daha fazla bireyin bulunduğu sosyal durumları ifade eder. Dolayısıyla farkında olmasak bile hayatın içinde çok defa kendimizi farklı ‘oyun’ların içerisinde buluruz. Sıkışık trafikte yaptığımız manevralar, açık artırmada verdiğimiz teklifler, alışverişte yapılan pazarlık, firmaların ürün ve fiyatı hakkındaki seçimleri, işçi ve işveren ilişkileri, aile ve arkadaş çevresi arasındaki etkileşim, oyun teorisinin ilgi sahasına giren güncel örnekler arasındadır. İktisat dışında, siyaset bilimi, antropoloji, sosyoloji, ve psikoloji gibi sosyal bilimlerde hatta biyoloji ve bilgisayar bilimlerinde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Adil paylaşım ise rekabetten çok işbirliğini açıklamaya çalışır. İnsanların/firmaların/ ülkelerin işbirliğiyle pastanın büyümesi ve bu pastanın nasıl adil olarak paylaşılması gerektiğini açıklar. Mesela iki çocuk çikolatalı ve meyveli karışık bir pastayı birbirinin tercihini bilmeden adil olarak nasıl paylaşır? Adalet prensibi olarak çocukların birbirini kıskanmasını alırsak bunun tek cevabı vardır. Çocuklardan biri pastayı ikiye böler. Karşısındakinin tercihini bilmediğinden kendisi için iki eşit parçaya böler ve diğer çocuk da istediği parçayı seçer. Böylece iki çocuk da birbirini kıskanmamış olur. Doğum günü partilerinde çocuk kavgalarını azaltmak için bu prensibi kullanmalıyız belki de.
6-Eğitim ve araştırma konusunda uluslararası işbirliklerinizi anlatır mısınız?
Doktora programında sınıf arkadaşım olan Britanya’da Queen’s Üniversitesi’nde birlikte çalıştığım araştırmacı ile hazırladığımız adil paylaşım projesi Britanya Akademisi’nden destek aldı ve yaklaşık üç ay araştırmalarımı orada devam ettirdim. Bu çalışmalardan uluslararası dergilerde yayınlanan iki tane makalemiz çıktı. Geçen yıl ise projem Fransa Büyükelçiliği tarafından hibe aldı ve Paris Ekonomi Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundum.
Eğitim anlamında ise İTÜ ile New York Eyalet Üniversitesi arasındaki ortak ekonomi lisans programının koordinatörlüğünü yürütüyorum.
7
-Eğitim dışında yurtdışıyla bağlantılarınız nelerdir?
Doktora sürecinde konferans, seminer vesileleriyle akademik seyahatlerim oldu. Daha sonra bu seyahatlere bazı turistik gezileri de ekledim ve bugüne yaklaşık 70 ülkeyi dolaştım. Antarktika hariç dünyanın yedi kıtası, Etiyopya’dan Haiti’ye, Vietnam’dan Fiji’ye çok renkli ve keyifli seyahatlerim oldu. Bu seyahatlerin hem profesyonel hem de kişisel olarak bana çok katkısı oldu. Siirt’e ve köklerime içten bağlılığımla birlikte, dünya insanlarının fiziksel ve kültürel bağlılıklarına rağmen, özümüzde aynı olduğunu bizzat görmemle kendimi dünya vatandaşı olarak addediyorum. Barış Manço’nun da çok güzel özetlediği gibi ‘Bu dünya benim memleket’.
Güney Pasifik’te küçük ve sevimli bir ada ülkesi olan Vanuatu’ya yaptığım seyahati ayrı tutmam lazım. Yer yüzünde adeta bir cennet olan, turkuaz rengi denizi, beyaz kumları, hindistan cevizi ağaçları ve misafirperver insanları ile gerçekten çok özel bir yer. 2014 yılından beri Vanuatu Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolos yardımcılığı görevini yürütüyorum. Bu süreçte iki ülke arasında özellikle eğitim projelerine ağırlık verdik. Vanuatu’dan üç tane öğrenci Türkiye Cumhuriyeti bursları kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki üniversitelerde eğitim alıp ülkelerine geri döndüler ve şimdi ülkelerinde başarılı çalışmalarıyla Türkiye’nin adeta kültür elçiliğini yapmaktalar.
2018 yılında bir bilimsel araştırma projesi kapsamında Ukrayna’nın başkenti Kiev’de misafir araştırmacı olarak bulundum. Kiev’de bulunduğum süre zarfında kültür ve sanat etkinliklerine katıldım ve Ukrayna Ulusal Opera Tiyatrosu’nda izlediğim bir bale temsili sonrasında bir sanatsever olarak baleyle daha çok ilgilenmeye başladım. Geçen yıl, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve Ukrayna Devlet Sanatçılarını bizzat davet edip ağırladığım ‘Kiev’den İstanbul’a’ gala temsilini gerçekleştirdik. Hali hazırda Balletistan kurucusu olarak kültür ve sanat konusunda özellikle bale alanında uluslararası projeler üzerine çalışıyorum.
Sn. Ertemel röportaj nedeniyle gazeteniz Siirt’e ve şahsıma teşekkür ederken, Siirtli hemşerilerimize de kucak dolusu selam, sevgi ve saygılarını iletmiştir.. Bizler de kendilerine vermiş oldukları röportaj nedeniyle teşekkür ediyor ve akademik yaşamında ve hayatında üstün başarılarının devamını diliyoruz…
Bakmadan Geçme





