Kent, Salgın ve Neticeleri Üzerine - Vedat Barga

Kent, Salgın ve Neticeleri Üzerine


Günümüz toplumu,  kentleşme ve yoğun nüfuslanma neticesinde bir  takım problemler yaşamaktadır. Kentlerin bu denli yoğun ve istiflenerek gelişmesi bazı sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bunlara ek olarak yaşanan savaşlar, bunların neticesi olan göçler, besin kavgaları, içme suyu sorunları, halihazırda savaştığımız Covid-19 pandemisi vb. olaylar artık  alışmış olduğumuz  - daha doğrusu bir türlü alışamadığımız, alıştırıldığımız  -   yaşam ve barınma şeklimizi sorgulamamız gerektiğini göstermiştir.  

     Salgınların, afetlerin, savaşların çağdaş kentleşme üzerindeki etkisi göz ardı edilemeyecek denli önemlidir. Şu an savaşıyor bulunduğumuz   Covid-19 pandemisinin de muhakkak bazı şeyleri değiştireceğini öngörüyoruz ya da bir şeyleri değiştirmesini umuyoruz.

     Olmasını beklediğimiz şeyler her zaman beklentilerimizi tatmin eden bir netice vermez maalesef. Ama yine de bir şeyler değişecek, buna alışsak iyi olur. Mesela bugüne bakacak olursak, aklımıza hayalimize gelmeyen durumlarla karşılaşıyoruz. Söz gelimi sosyal mesafe kavramının önemi daha da baskın hale geldi, iç içe yaşayan çağdaş toplum artık eskisi kadar rahat olamayacak ; oturma düzeninden ulaşıma, ulaşım araçlarından mimariye, plan bazında  mekân- kullanıcı ilişkilerinin artık klasik şekilde ele alınmayacağının; açık-kapalı- yarı açık mekân dengesinin yeniden , farklı durumlara ve kullanıcılara duyarlı bir şekilde kurgulanması gerektiğinin; küçük ölçekten kentsel ölçeğe kadar birçok şeyin değişeceğin göstergesidir.  Balkon ve bahçenin önemi, havalandırmanın niteliği ve verimi daha da önemli hale gelmiş, doğal yaşantının önemi bir kez daha anlaşılmıştır.

     -Doğanın bizden, bizim ondan aldıklarımızı geri alma şekli en az bizimki kadar acımasız.-

     Bunun yanında yapılardaki izolasyon (ses-ısı-nem), ısıtma-soğutma-havalandırma tesisatlarının ne denli önemli olduğunun bir kez daha farkında olmak gerekir. Ayrıca bu durumda deprem (ki her zaman ihtimal dahilindedir) faktörünün de göz ardı edilmemesi gerekir. 

      Peki nasıl yapmalı? Problemleri sıralamanın ardından ne önermeliyiz?

      Öze dönmeliyiz. İlkel toplumun yaşantısını izlemeliyiz. Gelişmek  dediğimiz şey eğer bize ve diğer tüm canlılara zarar veriyorsa ve vermeye devam edecekse bunu irdelemeyiz. Genlerimizde, dünyaya ilk geldiğimizde nasıl yaşayacağımıza dair bazı kodlar vardır. İçgüdüsel olarak bazı davranışları kazanırız. Refleksler kazanılır,  izlenimle-taklitle vb. yollarla bazı şeyleri öğrenebiliriz. Ama devamında nasıl yapacağımız tamamen olmasa da bize bırakılmış durumda. 

      Hayatı nasıl devam ettireceğimize karar verebiliriz. Ben bu noktada sadece kavramsal ve yaşamın bazı kısımlarını ele alan bir şekilde değil  de, en küçük yapı malzemesinden kentsel ölçeğe, felsefeden edebiyata, aile kavramından toplum yönetimine topyekün bir değişim olması gerektiğinin taraftarıyım.

     Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz Yanlış tarafa döndüğümüz noktaya. Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz, suları kirletmeden.  (A. Tarkovsky- Nostalghia/1973)

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
13Tem

PEKİ YA SONRA?

30May

Henüz Gören Yok!

21May

Sanata Dair Karalamalar

16May

KARMAŞA

02May

SOSYAL MEDYA VE BEDENİN İNŞASI