Sanal gerçeklik terimi bireylerin sanalda olma hissini yaşadığı bilgisayar kaynaklı 3 boyutlu ortamlar için kullanılıyor. Kullanıcılar, çeşitli çevre birimleri aracığıyla sanal ortamlara dahil oluyor. O ortama girdiği andan itibaren kullanıcının gerçeklik ile bağlantısı kopuyor ve tamamen sanal gerçekliğin oluşturulduğu ortamda olma hissini yaşıyor. Geçtiğimiz hafta Yeni Zelanda’da iki ayrı camiye terör saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılarda 50 kişi hayatını kaybetti 50 kişi de yaralandı. Şimdi akıllara şu an şu geliyordur; Sanal gerçeklik ile Yeni Zelanda arasından nasıl bir ilişki var. Aslında çok ilişki. “Y. Zelanda’daki terör saldırısının incelemeye değer birçok yönü var; lakin gözüme ilk çarpan ‘katliamın görsel tasarımın bir playstation oyunu formatında’ gerçekleştirilmiş olması. Kötülüğün gerçekliğinden koparılıp, süreal bir ortamda genç zihinlere nakşedilmesi arzulanmış.” -Deniz Ülke Arıboğan- Aslında olaydan sonrasına bakılırsa tepkiler çok cılız kaldı. İnsanlar yaşanan katliamı sanki YouTube kanalından oynanan canlı bir oyun gibi izledi bu da insanların tepki vermemesine neden oldu. Öldürmek üzerine kurulu olan PUBG oyununun şu an dünya üzerinde 400 milyondan fazla kayıtlı oyuncusu bulunmakta. Bu oyunu oynayan herkes oyundan sonra ben şu kadar kişi öldürdüm, ben şu şekilde öldürdüm diye videolar çekiyorlar ve bu oyunu oynamayan insanlar bile bu videoları izleyip yorum yapıyorlar. IŞİD’in yaptığı katliamlardan sonra videoları çekip sosyal medyada servis etmesi gibi. Tepkiler çok cılız kaldı dediğim gibi. İnsanlar öldü hem de bunu saldırganın yaptığı canlı yayında bütün dünya izledi ama müdahalede geç kalındı. Canlı yayını yetkililer kesebilirdi ne yazık ki yapılmadı. Herkes bu olayı izlerken insanları tıpkı oyundaki gibi sanki oyun bittikten sonra ölen herkes tekrar yaşayacak gibi izledi. Yeni Zelanda’da terör saldırısı oldu ve insanlar öldü bu çok vahim bir olay ama gözlerden kaçırılmaması gereken bir durum var. İnsanlara öldürmeyi oyun sanan, oyun bittikten sonra sanki her şey tekrardan başlayacak gibi zanneden bir nesil oluşturuluyor. Gerçekliği sanallık ile birleştirip bunu insanlara bu şeklide servis ediyorlar ve bu da insanları tepki vermeden uzaklaştırıyor. Verilen tepkilerde yine sanal ortamlar üzerinden sosyal medyadan yapılıyor. Verilen tepkiler cılız kaldığı için terör daha da derinleşiyor ve daha da yayılıyor. Çünkü terör meydana getirdiği etkiye değil tepkiye odaklıdır.
